Siyasal iletişim kampanyaları nihai olarak seçmeni ikna etmek amacıyla yapılır. Özellikle seçim dönemlerinde siyasi partiler ve adaylar vatandaşlarla daha yoğun bir iletişim çabasına girer. Son yıllarda Facebook, Instagram, X (eski adıyla Twitter) ve Youtube gibi dijital platformlar seçmenlere ulaşmakta sağladığı kolaylıklar bakımından siyasi propagandanın merkezine dönüşmüştür. Adaylar; kendilerini, çalışmalarını ve vaatlerini, mitinglerde bir araya getirilemeyecek kadar geniş kitlelere bu platformlar üzerinden anlatmayı tercih etmektedir. Özellikle televizyon ve gazete gibi geleneksel medyaya mesafeli genç seçmene ulaşmanın yolu dijital iletişim yöntem ve tekniklerini kullanmaktan geçmektedir.
Türkiye’de bir seçmen günlük ortalama yedi buçuk saat internet kullanmaktadır. Hayatın olağan akışı içinde internet kullanmanın öncelikli amaçları arasında bilgi bulmak, haberleri takip etmek ve sosyal çevreyle olan iletişimi sürdürmek yer almaktadır. Kamuoyunun seçim gündemine odaklandığı zamanlarda ise tıpkı evde, sokakta, pazarda olduğu gibi dijital mecralarda da siyaset ve seçim her zaman olduğundan daha fazla konuşulmaktadır. Araştırmalar siyasi parti üyeliği olmayan, siyasi paylaşımlar yapmayan bireylerin dahi seçim dönemlerinde dijital platformlar aracılığıyla siyasallaştığını göstermektedir.
DİJİTAL MEDYA BİÇİLMİŞ KAFTAN
Seçmenler destekledikleri parti ve adaylara, olumlu içerikler paylaşarak, beğenerek, yorumlayarak ve yeniden paylaşım yaparak destek vermektedir. Geçmişte miting meydanlarını doldurarak yaşanan siyasi rekabet, şimdilerde çeşitli dijital platformlarda gündem olma veya etkileşim yarışına dönüşmüştür. Her ne kadar siyasetin doğasında var olan rekabetin dijital yansımaları Türkiye gibi teknoloji odaklı toplumlarda yoğun biçimde hissedilse de rekabetin zemini siyasi bir eleştiri veya tartışmanın ötesinde çoğu zaman rakibin imajına ve itibarına yönelik bir saldırı ya da iftira şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yalan ve iftirayı dakikalar içerisinde dolaşıma sokmanın günümüzdeki en etkili yolu olan dijital medya, özellikle seçim dönemlerinde siyasi dezenformasyonun merkezine dönüşmektedir. Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in “eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz insanlar buna inanır” sözü için dijital platformlar adeta biçilmiş kaftan olarak değerlendirilmektedir.
2024 Türkiye yerel seçimlerine sayılı günlerin kaldığı, siyasi partilerin aday tanıtım toplantıları yaptığı, belediye başkan adaylarının seçim bölgelerine yönelik siyasal iletişim çalışmalarını hızlandırdığı şu günlerde, dijital medyada dolaşıma giren yalan haberlere ve dezenformasyona karşı hazırlıklı olunmalıdır.
Seçim dönemlerinde sahte sosyal medya hesaplarında gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Sahte hesaplar hem dezenformasyonu başlatmak hem de yayılmasını sağlamak için kullanılmaktadır. Takipçi sayıları, profil fotoğrafları ve paylaşımlarıyla gerçeğinden ayırt etmesi zor olan bu hesaplar dezenformasyon sürecinde kilit rol oynamaktadır.
SEÇMENİ NASIL MANİPÜLE EDİYORLAR?
Seçim sürecinde herhangi bir belediye başkan adayının veya ilgili siyasi partide öne çıkan isimlerin geçmiş tweetleri ekran görüntüsü alınarak servis edilebilir. Tweet metinleri üzerinde değişiklik yapılabilir. Yetenekli bir bilgisayar kullanıcısı herhangi bir tweetin metnini “anlık ve geçici” olarak değiştirip ekran görüntüsü alabilir ve paylaşabilir. Sık karşılaşılan bir başka durum ise “tweet seli” olarak adlandırılan birkaç tweet serisinden sadece birinin ekran görüntüsünü alarak yani bağlamından kopararak adayın itham edilmesi ve iftira atılmasıdır. Adayın peş peşe birkaç tweet atarak ifade ettiği durum aradan bir tweet alınarak farklı amaçlarla kullanılabilir.
Bir adayın fotoğrafı üzerinde rahatlıkla değişiklik yapılabilir. Görsel manipülasyon teknikleriyle aday bir terör lideri, suç örgütü lideri, sevilmeyen bir kişi veya rakip siyasi partiden birileriyle aynı fotoğraf karesinde bir araya getirilebilir. Katılımcıları daha kalabalık göstermek için miting, toplantı fotoğrafları üzerinde oynamalar yapılabilir.
Videoların önü, arkası kesilerek sadece belirli bir kısmı servis edilmek suretiyle dezenformasyon yapılabilir. Deepfake video manipülasyon teknikleri ile adayın hareketli bir görüntüsü bir başka sahneye montajlanabilir. Her ne kadar profesyonel Deepfake videoları oluşturmak teknik bilgi gerektirse de siyasi dezenformasyon amaçlayanların profesyonel destek aldığı unutulmamalıdır.
Adayların sesleri taklit edilebilir. Yapay zeka herhangi birinin daha önceki konuşmalarından hareketle sesini taklit edebilmektedir. Adayın daha önce söylemediği şeyler ya da parti görüşüne aykırı ifadeler oluşturularak gerçekmiş gibi paylaşılabilir. Ses kopyalama teknolojisi ile sahte telefon görüşmeleri üretilerek dezenformasyon amacıyla dolaşıma sokulabilir.
BİZE DÜŞEN GÖREV
Bütün bu senaryolardan hareketle, küresel bir soruna dönüşen dezenformasyonla mücadele için sorumluluklarımız var. Daha demokratik ve ahlaki rekabetin yaşandığı bir seçim atmosferi için hepimize düşen görevler var. Sosyal medyada bizi şaşırtan bir bilgi ile karşılaştığımızda sorgulamadan etkileşime girmemeliyiz. Özellikle seçim döneminde her karşılaştığımız paylaşıma, ekran görüntüsüne, gördüğümüz fotoğrafa, izlediğimiz videoya ve duyduğumuz sese inanmamalı, sorgulamalı ve araştırmalıyız.
Güvenilir hesapları ve haber kaynaklarını takip etmeliyiz. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ve Anadolu Ajansı Teyit Hattı gibi kurumsal doğrulama organizasyonlarını, bağımsız teyit mekanizmalarını dikkate almalıyız. Gerçek olabileceğinden şüphe duyduğunuz bilgileri, dezenformasyon içeriklerini ve bağlamından koparılmış görselleri teyit organizasyonlarına bildirmeliyiz.