Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe
Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi
EastMed boru hattı projesi İsrail ve Mısır doğalgazının Kıbrıs, Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşınmasıdır. Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyacının tavan yaptığı bugünlerde ABD tarafından çeşitli gerekçelerle bu projenin yapılmasının uygun görülmemesi aslında arka planında oldukça farklı politikaların olduğunu göstermektedir.
2 bin metre uzunluğunda, kimi yerlerde 3 bin metre derinlikte inşa edilmesi gereken ve oldukça maliyetli olan bu proje güzergahının bir kısmı Türkiye’nin karasularından geçmektedir. Projenin planlanmasında ve imza aşamasında Türkiye’nin görüşünün alınmaması ve ilan ettiği deniz yetki alanlarının yok kabul edilmesi Türkiye’nin projeyle ilgili çekincelerini yüksek sesle açıklamasına neden olmuştur.
BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ
ABD yönetimi geçtiğimiz günlerde Ankara, Atina ve Tel Aviv’e birer mektup göndererek EastMed doğalgaz boru hattını desteklemeyeceklerini bildirmiştir. ABD yönetiminin mektubunda projeyle ilgili üç hususa vurgu yapılmıştır. Birincisi çevresel sorunlar, ikincisi yüksek maliyet ve üçüncüsü Türkiye’nin itirazları ve tavrı. ABD’nin bu gerekçelerinin her birinin ayrı bir yorumu olabilir. Ancak gerekçelerden birine yoğunlaşmak, ABD siyasetinin gerçeklerini görmemizi engeller. ABD’nin EastMed projesinden çekilmesini salt Türkiye’yi tedirgin etmemek gibi bir hususa indirgeyen bir kısım Yunan ve İsrail basınının bu haberlerini ve yorumlarını esas kabul ederek erkenden sevinmek Türkiye’yi ileriki dönemlerde zora sokabilir. Türkiye’nin tavrı ve itirazları mutlaka kabul görmüştür. Ancak, ABD yönetimi bölgesel politikalarında her zaman Türkiye’nin çekincelerini dikkate almamıştır. Bunu PKK/PYD ve Fetö terör örgütleriyle ilgili konularda, Yunanistan ile olan ilişkilerde görmek mümkün. Dolayısıyla ABD’nin bu sorunlu alanlarda Türkiye’nin çekincelerini dikkate almadan, sadece Doğu Akdeniz’deki boru hattı üzerinden Türkiye’nin görüşlerini dikkate alması oldukça manidardır.
ABD’nin kendi açıklamasına ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına göre ABD’nin bu projeden çekilmesinin esas sebebi maliyet analizinin yapılarak oldukça pahalı bulunmasıdır. ABD’nin bu projeden herhangi bir kazancının olmadığı anlaşılmaktadır. ABD’nin esas amacı Avrupa’nın enerji ihtiyacında söz sahibi olarak Avrupa’yı, Rusya ve Çin’e karşı uyguladığı politikalarda kendine bağımlı hale getirmek ve birlikte hareket edilmesini sağlamak ve aynı zamanda da para kazanmaktır.
Avrupa ülkeleri, başta Almanya olmak üzere doğalgaz ihtiyacının yüzde 50’den fazlasını Rusya’dan temin etmektedir. ABD bugün Rusya-Ukrayna krizinde Avrupalı ülkeleri kendi yanına çekebilmek için onların Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak niyetindedir. Ancak bu politikasını gerçekleştirirken kendisi de para kazanmak istemektedir. ABD yönetimi, Almanya’ya Rus gazının yerine kendilerine ABD gazını tankerlerle taşıma teklifinde bulundu. Almanya’nın, ABD teklifine şimdilik sıcak bakmaması ABD’yi harekete geçirmiş ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’yı bir nebze rahatlatacak EastMed projesinden çekilmesine neden olmuştur.
ALTERNATİF PROJELER DEVREDE
ABD, kendi politikasına uygun hareket etmelerini sağlamak için Almanya ve Avrupa’ya, hem kendi doğalgazını satmayı hem de farklı enerji kaynağı imkanları sunmayı planlamıştır. Bu kapsamda EastMed doğalgaz projesinin yerine ABD tarafından, Mısır ve İsrail’in elektrik enerjisinin Avrupa’ya aktarılması planlanmaktadır. ABD odak noktasını 7 Şubat 2019’da Kahire’de imzalanan Mısır-Girit-Yunanistan güzergahından geçmesi planlanan Euro-Afrika elektrik enterkonnekte bağlantısı ile İsrail-Kıbrıs-Yunanistan Euro-Asia elektrik enterkonnekte bağlantısına çevirmiştir. Elektrik enerjinin aktarılması projesi 1397 km uzunluğunda, denizaltına elektrik kablo hattı döşenmesi vasıtasıyla gerçekleştirilecektir. İsrail Enerji Bakanlığı projenin 2024 yılına kadar tamamlanmasının beklendiğini ve 1000-2000 megawatt (MW) kapasitede olacağını belirtti.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus Mısır’daki gelişmelerdir. Mısır’da Alman firması Siemens tarafından inşa edilen üç dev elektrik santrali Temmuz 2018’de faaliyete geçmiştir. Bu santrallerin faaliyete geçmesiyle birlikte Mısır’ın enerji üretimi 50 bin megavata ulaşmıştır. Mısır bunun sadece 30 bin megavatını kullanmakta ve 20 bin megavatlık arz fazlası ortaya çıkmaktadır.
Elektrik enterkonnekte hattının yapımı ve işletilmesinde Alman Siemens firması büyük rol üstlenecektir. Böylelikle Almanya ve Avrupa’nın farklı bir enerji kaynağı ile acil durumlara karşı tedbir alması sağlanırken, Siemens firması vasıtasıyla Almanya’nın projeye bağlanması ve ABD’nin kendi doğalgazını Avrupa’ya satma imkanı doğacaktır.
Bu projenin güzergahı incelendiğinde ABD tarafından uygun görülmeyen doğalgaz boru hattı ile aynı güzergahta olduğu görülmektedir. Türkiye’nin bu hususa oldukça dikkat etmesi gerekmektedir. Çünkü önceki proje ile yapılması planlanan elektrik enerjisi projesi aynı güzergahtan geçmekte ve Türk kıta sahanlığını ihlal etmektedir. Türkiye Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nden doğan yükümlülükleri ve haklarını bu projede de savunması gerekmektedir.