Röportaj: ARZU ERDOĞRAL
(on5yirmi5.com sitesinden iktibastır)
filminin gösterime girmesine paralel olarak, aynı trajik olayı odak noktasına oturtan bir de tiyatro oyununun sahnelenmek üzere olduğunu duyunca, unutulmaması gereken acıları bizlere inatla hatırlatanlara benzer bir kararlılık içinde destek olunması gerektiğini düşündüm. Bu niyetle de kısa bir süre önce adlı oyunu hazırlayan nun yetkililerine ulaştım. Sanatçı arkadaşlara oyunu izlemek istediğimi söylediğimde beni kırmadılar ve ekiple doğrudan doğruya provaların gerçekleştirildiği salonda buluştuk.
yı izlerken, geçtiğimiz yılın ilkbaharında Akdeniz'in ortasında yaşanan can pazarını hatırlayıp bir kez daha içim yandı. İster yazılı basında yer alacak haber ve yorumlar, isterse de sinema, tiyatro ve televizyon dizilerinin gücü kullanılarak olsun, uluslararası kamuoyuna kesinlikle unutturulmaması gereken bir zorbalık ve vahşet gösterisi bu… O yüzden, deki tiyatrocu gençlerin çabası gerçekten de her türlü takdiri fazlasıyla hak ediyor. Hele hele, Almanya'nın gibi ilgisiz bir nedenle gibi iddialı bir serüven filminin bu ülkedeki gösterimlerini hiç bir tereddüt sergilemeksizin yasakladığını gördükten sonra, küresel alanda dâvâsındaki haklılığımızı anlatmanın ne kadar elzem olduğunu, aynı zamanda da ne kadar kıran kırana bir mücadele gerektirdiğini bir kez daha görmüş olduk.
Şubat ayının ilk haftasında 'daki 'nde sahnelenecek olan adlı oyunu, arzu eden bütün sanatseverler ücretsiz olarak izleyebilecekler. O gün, salonun tek bir boş koltuk kalmamacasına dolmasını can-ı gönülden bekliyorum.
Provaların sonunda, oyunun -kısa film çalışmalarıyla da tanınan- genç yönetmeni ile bir araya gelip kendisine bazı sorular yönelttik.
* * *
- Bedir bey, Genç Öncüler Tiyatro Topluluğu ne zaman ve nasıl kuruldu?
Genç Öncüler Tiyatro Topluluğu'nu 2008 yılında kurduk. Tiyatroya sevdalı sekiz arkadaş bir araya geldik ve böyle bir adım attık. İlk oyunumuzu da o yıl oynadık. Necip Fazıl Kısakürek'in “Püf Noktası” adlı eseriydi. Böylelikle, büyük bir ustanın çok ünlü bir eseriyle ilk kez seyirci karşısına çıkmış olduk.
- Yeni oyununuzda ise Türk toplumu üzerinde travmatik bir etki yarattığı gibi, aynı zamanda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri de derin dondurucuya kaldıran “Mavi Marmara” saldırısını ele alıyorsunuz.
Ben kendimle baş başa kaldığımda hep şu duayı ederim: “Allah bizi birbirimize yardımcı kılsın.” Mavi Marmara'da bulunan sivil ve silahsız yolcular, uluslararası kamuoyunun gözleri önünde katledilen insanlara yardımcı olmak için denize açıldılar. Dünyanın bütün büyük devletlerinin eli kolu bağlı bir vaziyette boş gözlerle izlediği bir vahşeti içlerine sindiremeyen bir avuç kahramandı o insanlar… Üstelik de yalnızca İslâm ülkelerinden değil, dünyanın dört bir yanından gelmiş iyi kalpli gönüllülerden oluşmaktaydı bu topluluk…
Bizim de bu oyunu sahneye koyarak yapmaya çalıştığımız şey, onların din kardeşlerimize yaptığı iyiliğe karınca kararınca başka bir iyilikle karşılık vermek; iyi kalpli insanlar arasındaki dostluk ve yardımlaşma zincirini pekiştirmek… Onlar, olanca riskleri göze alarak Gazze'ye doğru yola çıktılar ve oradaki mazlumları unutmadıklarını bütün dünyaya gösterdiler. Bize de onların bu kahramanca başkaldırısını nefes alıp verdiğimiz sürece unutturmamak düşüyor.
- “Mavi Marmara” gemisi, günümüzde artık siyonizme karşı uluslararası ahlâkî direnişin yeni sembolüne dönüşmüş durumda… Bu filoya yapılan saldırıyı sahneye uyarlama fikri nasıl doğdu?
Eser, geçen ilkbaharda Akdeniz'de yaşananlar esas alınarak yazıldı elbette, ama teatral bir anlatımın gereği kurmaca bölümleri de mevcut… Terör ve dehşet devleti İsrail, insanlığa verdiği zararlarla içimizde kocaman bir yara olmayı sürdürüyor. Hepimiz çok sıkıldık artık İsrail'in küstahlıklarından. Bunun nedenlerini de Sedat ağabey yazdığı metinde çok ustalıkla ifade etti. Senaryo elime geçtikten sonra, ben de dört ay boyunca oyuncu arkadaşlarımla birlikte provaları yönettim. Şimdi artık galayı sabırsızlıkla bekliyoruz.
- Ekipte toplam kaç kişi var?
Çalışmalarımızı 22 kişilik oyuncu kadrosu ve 7 kişilik bir prodüksiyon ekibiyle sürdürüyoruz.
- Bütün bu çabaların sonucunda, oyuncularınızın Mavi Marmara'daki dayanışmacı ruhu başarıyla yakaladığına inanıyor musunuz?
Eğer ki benim varlığım da yönettiğim tiyatro oyunuyla onları bir nebze rahatlatırsa, bu bana yeter. “Ümmet” dediğimiz duygusal birlik de böyle bir şey olsa gerek. O yollarda, hayatının baharında canını fedâ eden şehitlerimiz var artık bizim… Benim içinse buradan o halet-i ruhiyeyi yaşamadan cümleler kurmak çok zor…
Oyunun provalarına başlamadan önce bazı motivasyon dersleri yaptık. Oyuncularıma bir takım haber filmleri izlettim. ABD ve İsrail'e ait işkence videolarıydı bunlar. Kayıtlar oynatılıp bittiğinde sınıfta yalnız kaldığımı gördüm. Çünkü, hiç kimse bunları sonuna kadar izlemeye dayanamıyordu. O yüzden, arkadaşlar sahnede nasıl bir siyasal düzeni canlandırdıklarını çok iyi biliyorlar. İsrail'in de, Mavi Marmara'nın da şu dünyada neyi temsil ettiğinin sonuna kadar farkındalar...
Sonuç olarak, oyuncu arkadaşlarım o güzel yürekleriyle son derece iyi bir iş çıkardılar. Üstelik, bu projeye hepsi de gönüllü olarak katıldı.
- Oyun ne zaman ve nerede sergilenecek? İzlemek için ne yapmalıyız?
- Pekiyi, Genç Öncüler Tiyatro Grubu'na katılıp aktif olarak tiyatro yapmak isteyen gençler size nasıl ulaşabilir?
Bizimle adresinden iletişime geçebilirler. Sitemiz üzerinden bize yapılan başvuruları süratle cevaplandırıp, bu alana ilgi duyan arkadaşları en doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyoruz.
* * *