Ahmet Haşim, “Müslüman Saati” yazısında, “Saatten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır” diyor ve ünlü yazısını bitirirken “Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi” demekten kendini alamıyordu.
Gugar Wood Osmanlı Saat de biraz Haşim’den, biraz da “Ne içindeyim zamanın, /Ne de büsbütün dışında; /Yekpare, geniş bir anın /Parçalanmaz akışında.” şiirini yazan, bize Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi bir roman bırakan Tanpınar’dan ilham almış. Dikkat edilirse; iki şair de hayatları boyunca, aile ve ev sıcaklığını arayan ebedi yalnızlardı. İkisi de iki ayrı kültür arasında kalmıştı. Zamanı ve saatleri acaba bu yüzden mi bu kadar iyi anlamışlardı?
1’den 12’ye Tevhid’den hakka bir devri daim
Edebi şahsiyetler ve onların eserlerinden esinlenen Gugar Osmanlı Saat ürünlerinde 12’nin yerinde Hak, 1’in yerinde Tevhid, 2’nin yerinde İlim, 3’ün yerinde İrfan, 4’ün yerinde Akıl, 5’in yerinde Hikmet, 6’nın yerinde İnsan, 7’nin yerinde Amel, 8’nin yerinde Adalet, 9’un yerinde Ahlak, 10’un yerinde Ümran, 11’in yerinde İslam yazılmış. 1’den 12’ye, Tevhid’den Hak’ka bir devri daim. 12’nin yerinde “Hak” yazması gibi, tüm sayıların saat kadranındaki yerleri ile lafızlar arasında özel ilişkiler var. Her saat başı, Hak’tan Tevhid’e anımsattığı kavram, Osmanlı hattıyla yazılmış. Mesajlar, “zaman” gibi evrensel.
Gugar Osmanlı Saat, 42 cm çapıyla ideal duvar saati ölçüsünde. Kayar saat mekanizmasına sahip, yani sessiz. Her bir sayının yerine kullanılan ve hatla yazılan lafızları, alt kısımda, yeni yazıyla görüyoruz. Lafızlar, akrep ve yelkovan gibi, pirinçten tasarlanmış.