Siracu'l Münir: Şirkin karanlığını aydınlatan kandil

Fotoğraf: Arşiv

Erir canlar o Gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından, Güneş titrer, yanar dîdârının bak, ihtirâsından, Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından Cemalinle ferah-nâk et ki yandım Ya Resûlallah…

Her tarafın koyu ve zifiri bir karanlık içinde olduğu bir geceyi düşünelim.

Göz gözü görmüyor, kimse adım atamıyor, az sonra nereye ayak basacağımızı, nasıl düşeceğimizi, kime çarpacağımızı bilemiyoruz. Ama yürümek ve yola devam etmek zorundayız.

Şaşkınlığımızı, korku ve heyecanımızı henüz üzerimizden atamamışken bir ışık görüyoruz.

Bize gülümseyen, kendine davet eden, gönül alıcı, içe ferahlık veren bir ışık.

Daha doğrusu bir nur. Nurdan bir kandil.

Sönmeyen, gitmeyen, azalmayan bir ışık huzmesi.

Hz. Musa’yı (as) gece karanlığından kurtaran ve büyük bir sorumluluk yükleyen bir nur.

Hz. Muhammed’in (sav) içini dışını pîru pak eden bir nur.

Ve bizi maveraya götüren bir nur…

Vahiy nuru ve Hz. Muhammed’in (sav) ebebî nuru…

Yani Sirâcu’l Münir: Nur saçan, tutuşan, parlayan kandil, lamba.

Yani Sirâcü’l-Vehhâc: Işık veren, pırıl pırıl parlayan güneş ve/ya yıldız.

Yani Misbâh: Bütün âlemi aydınlatan bir yıldız.

Şirkin karanlığını iman nuruyla aydınlatan, yok eden peygamber.

“Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil (Sirâcü’l- Münir) olarak (gönderdik).” (Ahzap, 33/45-46)

AYDINLATICI KANDIL OLMAK…

Hz. Muhammed’in (sav) elindeki ilahî kitap, dilinde tecelli eden hadisler, kalbinden kaynayıp fışkıran irfan pınarı bu üç ana temayı birleştirip bütünlük içinde işlemektedir. O bakımdan Hz. Muhammed Efendimiz (sav) kalp ve kafaları aydınlatan bir kandildir.

Şüphesiz bu kandilin yakıtı ilahî vahiydir; fitili Hz. Muhammed›in (sav) kalbidir; muhafazası ise onun irfanıdır.” (C. Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Ahzap 45. Ayet Tefsiri)

“(Orada) alev alev yanan bir kandil (sirâcen vehhâc) yarattık.” (Nebe’, 78/13)

HAKIKAT DÜŞMANLARI

Bütün peygamberler etrafına nur saçarlar.

Mevlâna Hazretleri Mesnevi’sinde şöyle der:

“Peygamberler din düşmanları ile Allah’a inanmayanlar ile savaşırlar. Melekler de peygamberlerin başarıya ulaşmaları için: ‘Ya Rabbi! Nurlu bir kandil gibi olan bu peygamberleri, hırsızların üflemesinden, nefeslerinden uzak tut da onlar sönmesinler, nur saçsınlar.’

Hırsız da nurun düşmanıdır, kalpazan da.

Ey feryat edenin feryadına ulaşan Allah’ım!

Bize yardım et.

Bu nur düşmanlarının şerrinden koru.”

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de nurdan, ışıktan rahatsız olan yarasa zihniyetli insanlar olmuştur. Onlar aydınlıktan rahatsız olurlar, karanlığı seçerler. Ancak her şeye rağmen geceyi aydınlatan ay ve yıldızlar eksik olmaz, güneş her daim bütün bir kâinatı aydınlatır.

Gözünü kapatan, karanlığa sığınan, ancak kendine gece yapar.

İnsanların yolunu aydınlatan, karanlıkları dağıtan bir nur ve hidayet kandili olan Peygamber Efendimiz’e (sav) sonsuz salât ve selam olsun.