Bulunduğu coğrafya itibariyle birçok medeniyete evsahipliği yapan ülkemiz bu kültürlerin toplamı ve yansıması olarak Türk mutfağıyla emsalsiz zenginliği oluşturuyor. Günün en önemli öğünü olan kahvaltı zengin ve çeşitli olduğu kadar aynı zamanda sağlıklı olmasıyla öne çıkıyor. Güne zinde ve enerjik başlamamızı genellikle kahvaltıya borçluyuz. Hem tuzlu hem tatlı yiyeceklerin tüketildiği günün en doyurucu yemeği aynı zamanda. Kahvaltı dünyanın her yerinde kültürel bir yapıya sahiptir. Bizde ise bir öğünden çok seremoni gibi.
Türkçede etimolojik olarak ‘’kahve altı’’ anlamına gelen iki kelimeden oluşan kahvaltı kelimesi kahveden önce anlamını taşır. Dünyanın çoğu mutfağı için vazgeçilmez olan kahve bizim mutfağımızda çay ile yer değiştirdiği halde bu öğüne ismini vermesi ise manidardır. Eskiden sabah ve akşam olmak üzere iki defa sofra kurulduğu halde modernleşme ile birlikte öğün sayısının üçe çıktığı çeşitli kaynaklarda dile getirilir, Geleneksel mutfakta kahvaltının başlangıcında çorbalar varken, zamanla yaygınlaşan çay kültürüyle birlikte çorbanın tahtı sallandı. Günümüzdeki hayat yoğunluğu sebebiyle aileler hafta içi kahvaltılarını çay ve simit ikilisiyle değiştirdiler. Hafta sonlarında ise sabahın geç saatlerinde kahvaltı sofraları kuruluyor.
En başta çay ve hamur işi var
Çoğu ülkelerde kahve tüketilirken bu durum bizde farklı. Çünkü kahvaltımızın olmazsa olmazlarından biri demleme çaydır. Dünya üzerinde en çok çay tüketen ülkeler arasındayız. Farklılığa başka bir örnek ise mevsimine göre çeşitlilik gösteren ve değişen meyve ve sebzelerdir. Bir diğer farklılık ise hamur işlerinde görülür. Diğer ülkelerde kruvasan, tortilla, çörek çeşitleri, kızarmış ekmek ve krep gibi ürünler tüketilirken, Türkiye’de yufka ekmek, bazlama, kömbe, poğaça çeşitleri, somun ekmek, pişi, boyoz, kete, ekşi mayalı ekmek, simit, gözleme çeşitleri, katmer, pide ve börek çeşitleri yer alır. Diğer ülkelerin kahvaltıda çorba tüketen bir ülke olmaması kahvaltı kültürümüzün başka bir farklılığını ortaya çıkarır. Bazı bölgelerde ve kırsal kesimlerde çorbalar kahvaltı sofralarının ayrılmaz parçalarıdır. Buna Gaziantep’te kahvaltıda tüketilen beyran çorbası ve Kahramanmaraş’ta tüketilen Maraş paçası örneği verilebilir.
Türk kahvaltısını diğer ülke mutfaklarının kahvaltısından ayıran bir diğer özellik de yumurtanın farklı şekillerde tüketilmesidir. Buna menemen, çılbır, sucuklu ya da pastırmalı yumurta, sahanda yumurta, omlet çeşitleri ve haşlanmış yumurta örnek gösterilebilir.
Zengin menü olarak tanıtılmalı
Dünya mutfaklarındaki kahvaltı menüleri incelendiğinde hiçbirinin Türk mutfağı kadar zengin bir menüye sahip olmadığı görülür. Bölgelerimize göre değişiklik gösteren bir kahvaltı kültürü var. Öyle ki, bölgeden bölgeye, şehirden şehire ve daha küçük yerleşim yerlerine göre değişen bir çeşitlilik ve zenginlik söz konusu. Bariz olarak sayabileceğimiz Karadeniz, Ege, Bursa, Konya, Antep, Maraş, Van ve Hatay kahvaltısı öne çıkıyor.
Kahvaltı menülerimiz gastronomik açıdan önplana çıkarılmalı, turizm için cazibe unsuru olarak değerlendirilmeli. Ülkemiz başta Van kahvaltısı olmak üzere her bölgesiyle zengin kahvaltı menüsüne sahip olduğu halde yeterli tanıtım çalışması maalesef yok. Bu konuda farkındalık yaratacak çalışmalara ağırlık verilmesi gerekir. Türk kahvaltı kültürünün dünya üzerinde tanınırlığı ve bilinirliği olmadığı için otellerde ya da uluslararası işletmelerde mevcut olan bir kahvaltı çeşidi değil. Son yıllarda mutfağımızın giderek biraz daha tanınmaya başladığını söyleyebilirim.
GÖZÜME TAKILANLAR
Paylaşacak çok şey var
12. Restoranlar Haftası nedeniyle İstanbul, Ankara ve İzmir’de 100’ü aşkın katılımcı restoranın hazırladığı menüler uygun fiyatlarla lezzet tutkunlarıyla buluştu. Menülerin tamamı atıksız mutfak disiplinine göre hazırlanırken deprem bölgesi de unutulmadı. Hasar gören restoranlara destek için bu yılki slogan ‘Paylaşacak Çok Şey Var’ olarak belirlendi.
Yapay zekâ menüye giriyor
İnternetten yemek siparişi hizmeti veren bir şirket, hizmet ağında olan restoran menülerindeki ürün açıklamalarını yapay zekâ desteğiyle zenginleştirmek ve iyileştirmek için adım attı. “ChatGPT” destekli oluşturulan proje sayesinde ürün açıklamalarının genişletilmesi siparişlerin artmasına olumlu yansıyacak, kullanıcıların bilinçli karar vermelerine imkan sağlayacak.
Van için Dünya Kahvaltı Günü
UNESCO’nun her yıl haziran ayının ilk pazar günü için ilan ettiği “Dünya Kahvaltı Günü” etkinlikleri bu yıl üçüncü defa düzenlendi. Yunus Emre Enstitüsünün ev sahipliğinde dış temsilciliklerimizde Türk kahvaltısındaki lezzetler davetlilerin beğenisine sunuldu. Etkinlikler çerçevesinde Van kahvaltısının dünyada marka haline gelmesi için yöreye özgü lezzetler de yer aldı.
Cemal Süreya
Havuçlu, gülsuyulu, erişteli ve safranlı dondurma ülkesi
Dondurma ülkemiz için olduğu kadar İran için de önemli bir yere sahip. İhracat hacmine göre ikinci gıda ürünü. Bu lezzetin İran’da M.Ö. 5. yüzyılda doğduğu ve buradan dünyaya yayıldığı söylenir. Safran da İran mutfağında öne çıkan lezzetlerden. Safranlı pilavı en bilinen yemeklerden biri. Safranın öne çıktığı bir diğer ürün ise dondurma. Ülkenin en meşhur dondurmaları arasında safranlı ‘Bastani Sonnati’ yanısıra gül suyu ve ince erişteli ‘Faloodeh’ ve havuçlu ‘Havij Bastani’ dondurma çeşitleri damakları süslüyor. Geleneksel İran dondurmasına Faloodeh deniyor. Nişasta ve pirinç unundan yapılan bu tatlının görünümü soslu erişte gibidir. Hazırlanan ince erişteler soğuk suda bekletilir, içine şeker veya limon şurubu, gül suyu, antep fıstığı ve buz kırıntıları eklenir. Safranlı dondurma: Dünyanın en pahalı baharatlarından olan safrana İranlılar kırmızı altın adını vermiş. Kokulu safranın yanısıra şeker, süt, gülsuyu katılarak bu dondurma hazırlanır. Safran ilavesi dondurma karışımının viskozitesinin azalmasını ve hacim artışını sağladığı tespit edilmiş. Safran, dondurmanın renk, hacim artış oranı ve tat-aroma üzerinde olumlu etkileri olduğundan dolayı, normal ve diyabetik sade dondurma üretiminde kullanılabileceği sonucuna varılmış. İran dondurması İtalyan dondurması gibi yapımı kolay dondurma değil. Bu sebeple evde hazırlamak çok meşakkatli. Çünkü geleneksel tarife göre kremsi yapıyı elde etmek için birkaç saat elle karıştırmak icap eder.