Osmanlı Sultanı I. Ahmed’in emriyle 1615’te Cünuni Ahmed Dede tarafından kurulan ve 310 yıl faaliyet gösterdikten sonra 1925’te kapatılarak yerinde su depoları inşa edilen Bursa Mevlevihanesi, geçtiğimiz 9 Ekim’de Büyükşehir Belediyesince yeniden yapım projesi hazırlanarak ayağa kaldırılmıştı. 98 yılın ardından ayağa kaldırılan Mevlevihane’ye ait, son postnişin Mehmed Şemseddin Efendi’nin emaneti olarak ailesi tarafından yıllarca özenle saklanan 133 parçalık koleksiyon, aynı yerde ve nitelikte inşa edilerek açılan yapıda sergilenmeye başlandı. Kültür merkezi özelliğine de sahip olan, sema mukabelelerinin yanı sıra tasavvuf sohbetlerine ev sahipliği yapan Mevlevihane, son postnişin Mehmed Şemseddin Efendi’nin üçüncü kuşak torunu Nesibe Günalp Kal’ın bağışladığı kıyafetler, o yıllarda kullanılan kap kacak gibi eşyalarla neredeyse müze kimliği kazanıyor.
Her evime beraberimde götürdüm
Mevlevihane’ye ait eserlerin ailesi tarafından nesilden nesle değeri bilinerek saklandığını söyleyen Nesibe Günalp Kal, “Bu eserleri senelerce taşındığım her eve beraberimde götürdüm. Taşınma faaliyeti biraz uzun sürüyordu her seferinde. Mesela diyelim ki Kükürtlü Caddesi’nde bir eve taşındım, aşağıya küçücük bir merdiven yaptım odunluk olan bölüme, bu eşyaları sakladım. Hisar’da başka bir eve geçtim, o evin alttaki iki bodrum odasını bir güzel bu işe tahsis ettim. Velhasıl eşim de sabretti, çocuklar da arada büyüdü. Gün bugün, saat bu saat ne mutlu bize” diyor. Ailedeki herkesin aynı bilinçte olduğunu belirten Kal, getirdiği eserlerin arasında annesinin iki oğlu için verdiği antikaların yerinin ayrı olduğunu, onların rızasını alarak bunları süreli sergilenmek üzere bağışladığını aktarıyor.
Hatıra ve belgeler müzelere
Eserleri zarar görmeden gelecek nesillere miras bırakmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Kal, “Bu benim başarım değil. Bu benim annemin, anneannemin ve anneannemin annesinin başarısı” ifadesini kullanıyor. Evinde bulunan çok sayıda tarihi askeri belgeyi ise askeri müzeye bağışladığını anlatan Kal, “Böyle böyle hafifliyorum. Böyle böyle huzura kavuşuyorum ve her şeyi yerli yerine yerleştirmenin huzurunu yaşıyorum” diyor.