Pazarlar huzurlu ama mesafeli

Pazar günlerini bu hafta yönetmen Kerem Kurtuluş’la masaya yatırdık. Kurtuluş’a göre pazarlar bir insan olsaydı, “Tıpkı günün kendisi gibi, insanların onun varlığında huzur bulduğu, ama bir o kadar da mesafeli durmayı seçen biri olurdu.”

Merve Akbaş
Kerem Kurtuluş

Bugün size Thomas Bernard’dan bir alıntı yapmak istiyoruz. Ünlü yazar Kiler’de şöyle sesleniyor okura: “Aslında cumartesi günü, pazar gününden bile daha korkutucudur, çünkü cumartesi günü herkes arkadan pazarın geleceğini bilir ve pazar gününden fenası yoktur.” Bernard bizim “pazar serüvenimiz”e çok farklı bir bakış açısı getiriyor bu alıntıyla. Cumartesiden Pazar korkusu yaşamak, belki de pazarın ayak seslerini duymak… Sizce günlerin sesleri var mıdır? Bunu başka bir yazıda tartışırız. Çünkü konuğumuzu bekletmeden sizinle tanıştırmamız gerek: Bu hafta pazarları yönetmen Kerem Kurtuluş’la konuşacağız. Malumunuz masadaki ilk soru, “Klasik bir Pazar gününüzü tarif eder misiniz?” Bakalım Kurtuluş’un klasik pazarı nasılmış: “Aslında hayatımda ‘klasik’ bir pazar günüm yok; çünkü işimin temposu gereği haftanın hangi günü çalışacağımız belirsiz. Ama diyelim ki o gün çalışmıyorum; böyle bir günde pazar sabahına ailece yapılan bir kahvaltıyla başlamayı tercih ederim. Sıcacık çayların buharıyla, masada yayılan sohbetin verdiği huzur, sanki tüm haftanın stresini silip süpüren bir ritüel gibi... Bu kahvaltının ardında bir hafiflik var, tüm günü bir ahenk içinde geçirme sözü veren bir dinginlik. Üstelik o akşam bir Galatasaray maçı varsa, bu pazar daha da güzel geçecek demektir. Galatasaray galibiyetiyle tamamlanan bir pazar keyif doludur, ama ya mağlubiyet varsa? İşte o zaman içimde bir burukluk oluşur, “Pazarları Hiç Sevmem” derim içimden.”

Plansızlık huzursuzluk demek

Peki sayın Kurtuluş diyoruz, sizce bugünü sıkıcı olmaktan kurtaracak önerileriniz olabilir mi? Sorumuzu şöyle yanıtlıyor kendisi: “Öncelikle pazar gününüzü önceden planlamalısınız. Plansız günlerde ortaya çıkan belirsizlik bazen eğlenceli olabilir, ama çoğu zaman huzursuzluk getirir. O yüzden, hafta içi sevdiğiniz bir aktiviteyi belirleyip o günü beklemek güzel bir heyecan oluşturur. Ve en önemlisi, pazar gününe erken başlamak! 10’dan önce uyanmak, günü daha uzun ve verimli hâle getirir. Geç uyandığınızda, gün göz açıp kapayıncaya kadar geçiverir ve geriye hüzünlü bir tat bırakır. Pazarları yaşamak, onları dolu dolu geçirmek bir tercihtir; eğer mutlu bir pazar hayal ediyorsanız, biraz önceden planlayarak bu keyfi kendinize hediye edebilirsiniz.”

Yıldızlararası’ndan Rock’ye

Gelelim filmlere… Karşımızdaki isim bir yönetmen olduğundan merakla soruyoruz: “Sizce pazar günü izlenecek en iyi film hangisidir?” Kurtuluş’un da aklına pek çoğumuz gibi TRT’nin yayınladığı eski kovboy filmleri geliyor ve şunları aktarıyor: “Pazar sabahı dendiğinde, hafızamda çocukluk günlerine dair bir sıcaklık belirir. Babamla oturup TRT’de izlediğimiz eski kovboy filmleri, pazar günlerinin nostaljik birer parçası olarak aklımda kalmış. Şimdi düşündüğümde favorim olmasa da, o eski filmler pazar sabahlarının vazgeçilmez hatıralarından. Ancak pazar günü izlenecek en iyi film, aslında kiminle izlediğinize bağlı olarak değişir bence. Eğer yalnızsanız ve kafa dinlemek istiyorsanız, sizi düşündürecek, hayal dünyanızı açacak bir film, mesela Yıldızlararası, ideal bir seçim olabilir. Çocuğunuzla beraberseniz, ona ilham verecek, mücadele ruhunu aşılayacak bir film serisi olarak Rocky’yi önerebilirim. Eşinizle romantik bir gün geçirmeyi planlıyorsanız da La La Land gibi bir film, o özel pazar anlarınıza mükemmel bir eşlikçi olur. Pazar günleri, izlenen filmle birleşerek adeta bir hikâye oluşturur, her defasında farklı bir anlam kazandırır.”

Pazarlar roman günleri

Pazar günleri Kurtuluş bir şeyler okuyacaksa bu roman olurmuş. Bunun nedenini, “Pazar günleri genellikle bir romanın içine dalmayı tercih ederim. Yoğun bilgiye, teknik detaylara ya da karmaşık meselelere fazla yer vermeyen, hayal gücümü besleyen bir kurgu kitabı, pazarın ruhuna en çok yakışandır bence” cümleleriyle açıklıyor.

Öncelik ailem

“Özellikle pazar günleri görmek istediğiniz arkadaşlarınız var mı?” dediğimizde de “Haftanın koşturmacasından sıyrılıp dostlarla bir araya gelmek, hafta içinin yorgunluğunu atmak için en güzel zaman” diyerek başlıyor anlatmaya: “Normalde de arkadaşlarımla sık sık görüşsem de pazar günleri bu buluşmalar ayrı bir anlam taşır. Ancak, pazar günleri önceliğim her zaman ailem olmuştur. Ailemi görmeye gittiğimde, geçmişten gelen hikâyelerin arasında zamanın nasıl geçtiğini anlamam; bu buluşmalar içimde bir huzur oluşturur.”

En kötü gün boşa harcadığım gündür

Konuyu en kötü ve en güzel pazarına getirince “En güzel pazar günümü henüz yaşamadım, diyebilirim belki de” diyor ama yine de yaşadıkları üzerinden bir genelleme yapıyor: “Yaşadıklarım arasında en güzelini tarif etmek gerekirse, gün güzel bir kahvaltı ile başlıyorsa, sevdiğim dostlarla birlikteysem, bir film izliyor ve akşam Galatasaray galibiyeti ile günü kapatıyorsam işte en güzel pazar günüm budur diyebilirim. En kötü pazar günü ise sanırım tüm günü evde, hareketsiz geçirerek boşa harcadığımı hissettiğim bir gündür. Elbette dünyada kötü durumlar, sıkıntılar mevcut; ama sıradan bir kötü pazar günü, eğer monotonlukla geçiyorsa bu günün en büyük kaybı oluyor.”

Huzurlu ama mesafeli

Pazar günleri de çalışmaya devam eden Kurtuluş’a son sorumuz da yine “Pazar günü bir insan olacak olsa nasıl birisi olurdu?” oluyor. İşte kendisinin cevabı: “Pazar günü bir insan olsaydı, sanırım zarif, asaletli ve bir o kadar da bağımsız bir karakter olurdu. İhtiyaç duyduğu hiçbir şey yokmuş gibi duran, ama herkesin ona ihtiyaç duyduğu biri... Tıpkı günün kendisi gibi, insanların onun varlığında huzur bulduğu, ama bir o kadar da mesafeli durmayı seçen biri olurdu. Belki erişmesi zor, ama sohbeti çok keyifli; sesi yumuşak, ama etkileyici… Ancak, fazla vakit geçirildiğinde ardında hafif bir hüzün bırakırdı.”