Gazeteci-yazar Şule Yüksel Şenler, dün vefat etti. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Gazi Yiğitbaşı, Şenler’in konjestif kalp yetmezliği ve pnömoni (zatürre) tanılarıyla 4 Nisan’da hastanenin yoğun bakım ünitesine yatırıldığını belirtti. Yiğitbaşı, Şenler’in, zatürreye bağlı septik şok nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi. Şenler, bugün Eyüp Sultan Camisi’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedilecek.
BAŞÖRTÜSÜ MODELİNİ TASARLADI
Pek çok konuda ilkleri yaşamış, tavizsiz bir isim olarak öne çıkan ve hayatı mücadelelerle geçen Şenler, 29 Mayıs 1938’de Kayseri’de dünyaya geldi. Aslen Kıbrıslı olan ve küçük yaşlardayken ailesinin İstanbul’a göç ettiği Şenler, Koca Ragıp Paşa İlkokulu’na giderken ailenin ekonomik durumu bozuldu. Annesi kalp krizi geçirip yatağa düşünce Şenler, öğrenimini ortaokul ikinci sınıfta bırakmak zorunda kaldı. Ermeni bir terzinin yanında çalışmaya başlayan Şenler’in bu tecrübesi, onun ileride kendi başörtüsü modelini tasarlamasına öncülük etti. Yazı hayatına 14 yaşında Yelpaze Dergisi’nde hikayelerle başladı. Asıl adı Yüksel olan Şenler, yazılarında isminin önüne Şule’yi ekleyerek erkek olmadığını vurgulamak istedi. Böylece yazı hayatında Şule Yüksel adıyla tanındı ve ünlendi. Şenler, 21 yaşında da gazetecilikle tanıştı.
BİRÇOK KEZ HAKKINDA DAVA AÇILDI
Amansız bir hastalığa yakalanıp hastanede tedavi altına alınan ağabey Özer Şenler’in kendisine “Risale” okumasını tavsiye ettiği Şenler’in örtünme ve namaz kılmaya yönelimi başlamış oldu. Şenler, 1965’te görüntüsüyle düşüncelerinin uymamaya başladığından hareketle tesettüre girdi. Ardından Mehmet Şevket Eygi’nin çıkardığı Yeni İstiklal Gazetesi’nde yazılar kaleme aldı. Buradaki yazılarından ötürü Şenler’e birçok kez dava açıldı. Türk Kadınlar Birliği’nin şikayeti üzerine hakkında açılan davayla birlikte Şenler’in hayatında yeni bir süreç başladı.
1960-70’Lİ YILLARA DAMGA VURDU
Şenler, başörtü konusunun eğitimli Müslüman kadının hayatına girmesine vesile olurken, gerek yazıları gerekse konferanslarıyla da 1960-70’li yıllara damgasını vurdu. Anadolu’yu dolaşarak verdiği konferanslarla tartışmalar başlattı. Onu taklit eden genç kızların başlarını aynı şekilde örtmesi sonucu bu tartışmalar daha da alevlendi ve Şenler’in örtünmesi gibi başlarını bağlayan kadınların sayısı sürekli arttı. Bunun üzerine bu tür örtünmeye “Şulebaşı” denildi. Şenler’in gazetelerdeki yazıları da büyük ses getirmeye başladı. Kadın gazetecilerin parmakla gösterildiği bir dönemde üstelik başörtülü bir kadın gazeteci olarak dikkatleri üzerine çekti.
- Şenler’in, Huzur Sokağı adlı eseri, Yücel Çakmaklı’nın yönettiği İzzet Günay ve Türkan Şoray’ın rol aldığı Birleşen Yollar adlı filme konu oldu. Huzur Sokağı adlı romanı daha sonra aynı isimle bir televizyon kanalında dizi olarak izleyiciyle buluştu. Huzur Sokağı’nın yanı sıra Şenler, Gençliğin Izdırabı, Hidayet, Bize Ne Oldu, İslam’da ve Günümüzde Kadın, Duyuşlar, Her şey İslam için, Uygarlığın Göz yaşları, Kız ve Çiçek, Sağ El, Bir Bilinçli Öğretmen ve Yılanla Tilki gibi eserleri de kale aldı.
- ***
- ***
- ***
Cesur yürek
- Gazeteci Sibel Eraslan, Yüksel’in vefatıyla bir dönemin kapandığını belirtti. Yüksel’in mücadelesinin önemine dikkat çeken Eraslan, “Rahmetli Üstad Şevket Eygi ile birlikte gazetecilik yaptığı günlerde, hem dini bakımdan davet vazifesinin hem de inanan insanların haysiyet mücadelesini birlikte omuzladılar. Bir döneme damga vurmuş bir isim. Köşe yazıları, kitapları ve tüm Anadolu’yu tutan konferanslarıyla inançlı insanların haysiyet davasına öncülük etti. O bir mücahideydi. Allah rahmet mağrifet eylesin” dedi.
- Şule Yüksel’in hayat öyküsünü ve 1960’lı yıllarda yaşadığı özgürlük mücadelesini anlatan biyografi kitabının yazarı Demet Tezcan ise “Çok üzgünüm bir devrin cesur yüreğiydi. Vefatıyla bir devir kapanmış oldu” diye konuştu.
- Hekimoğlu İsmail, “Şule Hanım kardeşimiz, tam bir dava insanıydı. Bizler o dönemde iman hakikatlerini, inandığımız gibi yaşamanın lüzumunu anlatma gayreti içindeyken o da hanım kardeşlerimize bu şuuru kazandırmak için büyük mücadele verdi. Cesurdu, davasından vazgeçmedi. Şehir şehir gezdi, konferanslar verdi, gazetelerde, dergilerde yazdı. Müslüman bir hanım nasıl yaşamalı sorusuna verilecek cevaptı. Hanımların timsali oldu. Huzur Sokağı yüz binlerce insanı etkiledi. Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum”dedi.
- Şule Yüksel Şenler’in edebiyat dünyasında yankı uyandırdığını söyleyen senarist ve yönetmen Safa Önal, usta yazar için şunları söyledi: “Şule Yüksel Şenler Hanım, bizim dünyamıza, edebiyat ve duygu dünyasına Huzur Sokağı ile hızlı yaman bir başlangıç yapmıştır. Sonra eseri “Birleşen Yollar” adıyla Yücel Çakmaklı tarafından sinemaya aktarıldı, senaryolaştırıldı. İtikadı olan, çizgisini hiç bozmayan birisiydi. Belli bir inancı, itikadı, dünya ve ahiret görüşünü hiç değiştirmeden ısrarla savundu. Vefatı büyük kayıptır. Allah rahmet eylesin”