Masumlar Apartmanı’nda konuşan kıyafetler

TRT’nin en çok izlenen dizilerinden Masumlar Apartmanı’nda bir ailenin dramını izliyoruz. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan dizide karakterler giydikleri kıyafetlerle de ruh dünyalarını seyirciye açıyor. Safiye’nin anne elbiseleri, Gülben’in uçuk renkli kıyafetleri, İnci’nin salaş tarzı ruh hallerine bağlı dizi boyu çeşitleniyor.

Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan dizide karakterler giydikleri kıyafetlerle de ruh dünyalarını seyirciye açıyor.

LATİFE BEYZA KAHVECİOĞLU

Yayınlanan ilk bölümden itibaren hem çok izlenen hem de çokça konuşulan, insanlarda eşe dosta “Dün akşam Masumlar’ı izledin mi?” sorusunu sorma ve kritiğini yapma ihtiyacı hissettiren Masumlar Apartmanı’na bu kez farklı bir penceresinden bakacağız. Bir psikoloji dizini olan Masumlar Apartmanı’nda karakterlerin giydiği kıyafetler onları ne kadar anlatıyor? Zira insanların davranışları kadar, giydikleri kıyafetler de insanlar hakkında bize bilgi verir.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/21/01/26/resized_af36b-353c58f02f4b25889a394b66aae97d6c3d37d248.jpg

Gülseren Budayıcıoğlu’nun kendi terapilerinden derlediği kitaplardan uyarlanan ilk dizi hatırlayacağınız gibi İstanbullu Gelin’di. Biz hikaye izleyicileri diziye yalnızca “bir aşk masalı” penceresinden bakarken içeriğin perde arkasını gören yapımcılar, yeni diziler için oldukça zengin bir kaynak yakaladıklarını fark etmiş olmalılar ki Budayıcıoğlu’nun tüm kitaplarını bir bir televizyon ekranına uyarlamaya başladılar. Bir psikiyatristin kaleminden çıkan İstanbullu Gelin ve Doğduğun Ev Kaderindir dizilerinde verilen düşük dozun ardından izleyici artık psikolojik dizi deryasına dalmaya hazırdı. Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı bu dozu tepe noktasına çıkaran işler oldular.

DEKOR VE KIYAFETLER ÖNEMLİ

DERENOĞLU MALİKANESİ

Han Derenoğlu, gerçek hikayede olmadığı halde diziye “aşklar ve tesadüfler” kontenjanından katılıyor. Beyoğlu’nda tüm kardeşlerini tek bir çatı altında, Derenoğlu Malikanesi’nde muhafaza etmeye gayretli bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ailesinden uzakta yaşadığı sorunlu bir çocukluğu başarılı bir iş yaşamına evrilten bu karakteri dizinin neredeyse tüm bölümlerinde takım elbisesi ile izliyoruz. Öyle ki İnci’nin yanına taşınmasıyla gördüğümüz gardrobu beyaz gömlek, siyah takım elbise ve siyah kravattan ibaret. Han karakteri, aklıma Fransız Psikolog Sarah Stern’in hep aynı kıyafetleri giyen insanlar hakkında söylediklerini getiriyor. Stern, alışverişe çıksa dahi dolabında mevcut kıyafetlerin benzer ya da aynılarını alan ve belirli renklerin dışına çıkmayan bu kişilerin, aslında mizac olarak hayli kırılgan olduklarını söylüyor. Bu nedenle kişiliklerini korumak için kendilerine kıyafetler üzerinden sert ve dokunulmaz bir kalkan oluşturmaya ve benimsedikleri bu dış görüntüyle insanlardan korunmaya çalışıyorlar.

Hikayeye sonradan eklenen bir diğer karakter de Zeynep Farah Abdullah’ın canlandırdığı İnci. Hayatın ona sunduğu ya da ondan talep ettiği tüm koşullara hemencecik uyum sağlayabilmek için midir bilinmez sürekli salaş kalıplar ve triko takımlar içerisinde seyirciyle buluşuyor. Karakter kendini “cesur” olarak tanımlasa da belki de dış dünyadan yara almamak adına bir zırh gibi kalın kalın kabanlar ve atkılar kullanıyor. İnci karakteri, Han’ın hem huy hem de stil olarak tam zıttı olsa da bu aralarındaki büyük aşka engel değil.

GELİNLİK VE HAYALLER

Gelelim dizinin demirbaşları Safiye ve Gülben’e… Gülben hem karakteri hem de dizi içinde hazırlanan klipleri ile favori ismim diyebilirim. Buna rağmen dizinin kostümlerine odaklanmadan önce Gülben’in de baştan aşağı ablası Safiye gibi annesinin kıyafetlerini giydiğini sanmıştım. Yanılmışım. Gülben’i başından beri pastel tonlar eşliğinde monokrom bir görünümle izlesem de onun stilini o, “aşık” ruh haline bürününce fark edebildim. Halbuki dizinin ilk bölümlerinde Gülben’e Han tarafından alınan toz pembe elbiseye bakarak bile onun bir masal içinde yaşamak istediğini görebilirdim. Özellikle 24. bölümde Gülben’in annesinin gelinliğini bulması ve masalının beyaz atlı prensi olarak gördüğü Esat ile bu gelinlik üzerindeyken randevulaşması, onun inandığı masallardan kolay kolay kopamayacağını gösteriyor.

GEÇMİŞTE KALAN HATIRALAR

Safiye, bizler için uzun zamandır “demode” olan tüm parçaların içerisine hapsolmuş bir karakter. Basma elbise, uzun triko hırka ve de kalın mus çorap… Bizler için geçmişte kalan her şey Safiye’ye annesinden miras. Karakter için seçilen parçalar biz “vintage” diyelim diye değil, adeta annesinin ait olduğu zaman diliminden çıkamayalım diye seçilmiş. Safiye, annesinden yadigar tüm giysileri hatta saç tokasını bile özenle kullanıyor. Onun dış dünya ile olan uyumsuzluğunu Naci ile Beyoğlu sokaklarına çıktığında daha iyi anlıyoruz. Şehrin sokakları ve engebesi Safiye’nin eve kapanırken bir kenara kaldırdığı botlarının aşabileceği gibi değil.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/21/01/28/resized_e79d6-e063b010thumbs_b2_3cdc361e489d847b41be7101f56afb79.jpg

Renkler jestler ve mimikler

Giyinmenin sosyal boyutu

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/21/01/30/resized_f574c-778ba18d4f4d583ac3074bab8a9d2007c2b809bc.jpg

Giyim, her ne kadar kişisel bir olgu olarak düşünülse de temelde bunun kişisel olduğu kadar sosyal bir olgu olduğunu da söyleyebiliriz. Kişi, pek çok konuda duygu, düşünce ve tercihlerini bilerek ya da bilmeyerek giyimine aktarır. Biz de ondan bize yansıyan veriler ışığında onu analiz eder, onu tanıyıp tanımadığımıza, yakınlık kurup kurmayacağımıza hatta sevip sevemeyeceğimize karar veririz.

Değişimi kıyafetten okumak

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/21/01/32/resized_dac3a-03b549874dc1e7eeadc44bd585bf625bf3e76eb3.jpg