Yıl 1993. Yer, İstanbul otogarı. Perona yaklaşan otobüs Kars'tan geliyor. İçinde, henüz 19'unda bir adam var. Birazdan İstanbul'a ilk kez ayağını basacak olan genç bir adam. Cebinde bir simit parası, kalbinde umut.
Yıl 2008. Yer: İstanbul Fatih'te bir sokak. Ana caddeden birkaç metre içeride bir apartmanın ikinci katı. Dışarıda kocaman bir tabela. Tabelanın her iki yanında, renkli gömlekler ve kravatlar içinde poz vermiş, 34 yaşında genç bir adam. İki farklı yer ve zamana ait bu karelerin kahramanı aynı: Şevket Kaya. Nam-ı diğer gömlekçi… Bugün size gömlekçinin hikayesini anlatacağım. Bu da bir "İstanbul'un taşı toprağı altın" hikayesi ama biraz farklı…
GALOŞLA GİRİLEN GÖMLEKÇİ
Şevket Kaya ile tanışmamız aslında iki yıl öncesine, bir tesadüfe dayanıyor. Alışveriş amacıyla gezindiğim günlerden birinde, gömlekçiyi görünce ben de bir müşteri olarak içeri girmiştim. Daha doğrusu girememiştim. Çünkü ikinci kattaki gömlekçiye çıkmak için, önce apartmanın giriş katındaki zile basmak, "Lütfen merdivenlerde konuşmayın" uyarıları eşliğinde yukarı çıkmak gerekiyordu. İyice artan merakımı gidermek için çıkmış, kapıyı açan kişinin, dükkanın dışında asılı büyük boy levhalarda resmi olan kişi olduğunu görünce epeyce şaşırmıştım. Tabi yine içeri girememiştim. Çünkü ayakkabılarımı çıkarmam veya galoş giymem gerekiyordu. Galoşları takıp, gömlekçiden içeri süzülünce, tümüyle halı kaplı olan mağazada gömleklerin tek tek dizilmiş olması, hiçbir simetrik bozukluk olmaması dikkatimi çekmişti. Ama o gün acelem olduğu için üzerinde durmamıştım. Geçtiğimiz günlerde Şevket Kaya'ya bir kez daha rastlayınca hikayesini dinledim.. Buyrun siz de dinleyin. ÇOK KALİTELİ GİYİNİYORUM!
Anadolu'nun dört bir yanından kaçıp gelen her delikanlı gibi, Şevket Kaya da 15 yıl önce 4 kardeşini, anne babasını bırakıp, ekmeğin peşine düşmüş. "İlkokulu bitiren herkes buraya gelmek için can atardı" diye başlıyor anlatmaya gömlekçi. Tek başına değilmiş gelirken, ama bir çoğu tutunamamış. "Hep geri döndüler" diyor devam ediyor: "Kalacak yerim yoktu. Mecburen bir hafta parklarda yattım. Simitle karnımı doyurdum. Sonra iş buldum. Akrabalarının aşçı olması sebebiyle Şevket Kaya da İstanbul'daki altın madenini kazmaya buradan başlamış. Biraz askerde öğrendikleri, biraz akrabaları derken mutfakta usta olmuş. İstanbul'un havasına suyuna da uyum sağlamakta gecikmeyen Şevket Bey, 'gömlekçi'liğe giden yolun başlangıcınışöyle anlatıyor "Akşamları işten erken çıkınca canım sıkılıyordu. Çok kaliteli giyinmeyi sevdiğim için Osmanbey Merter gibi tekstil merkezlerini dolaşıyordum. Bir arkadaşım 'sana gömlek vereyim git sat' dedi. Ben 'bu işle uğraşamam' dedim ama baktım tutuldu. İşi bıraktım ve kendimi bu işe kaptırdım. O gün bugündür gömlek satıyorum."
İki yıl önceki şaşkınlığımın sebebini de izah etti Şevket Kaya. Osmanbey ve Merter'den aldığı 'ihraç fazlası, seri sonu ya da defolu ama kaliteli' gömlekler seyyar tezgahında tutulunca ve biraz da para birikintirce bu dükkanı satın almış. Dükkanı, gündüzleri mağaza, akşam ise ev olarak kullanıyormuş. "Bu yüzden ayakkabıyla içeri almıyordum" diyor.
BENİM DE SAÇLARIM VAR!
Ve en merak ettiğim soruyu soruyorum: "Kendini çok sevdiğin için mi dışarıda boy boy kendi fotoğrafların var. Mağazanın adı neden Ş. Kaya?" O da canı gönülden cevap veriyor: "Seyyar satıcılık yaparken herkes beni tanıyordu. Dükkan açtığımı bilmeleri için kendi resmimi koydum. Hem manken olsa ne olacaktı. Adamın ne üstünlüğü var. Onun da saçları var, benim de. Zaten mankenlerin boyunu bilgisayar uzatıyor" 10. yılı geride bırakan Kaya evi de alınca sıra eşe gelmiş. İstanbul'a geldiğinden itibaren ilk kez iki yıl önce gitmiş memleketine. Valizinde 300 gömlek ve takım elbiseyle. Tüm köyü baştan ayağa giydirmiş. Peşinden kız isteme, nişan düğün faslı gelmiş. "Anamı da getireceğim”diyen Kaya'nın şimdi tek hedefi var: “Doğu'ya fabrika kuracağım ki gençler İstanbul'a gelmesin!”
HER GÖMLEKTEN BİR ADET VAR
Şevket Kaya'nın namını da İstanbul'da duymayan kalmamış. Her yer de 'gömlekçi' diye kendisini gösterdiklerini söyleyen Şevket Kaya, Bakırköy'de, İstiklal Caddesi'nde tanımadığı insanların yolunu kesip "Gömlekçi naber" diye sorduğunu söylüyor. Mağazasında 15 farklı markaya ait gömlek ve takım elbise var. Mağazada ihraç fazlası, tek fiyat geçerli: 20 YTL. Kravat da hediyesi. Ancak beğendiğiniz bir gömleğin bir beden büyüğünü ya da küçüğü yok.