ZEYNEP ARKAN
Ölümün ve göçün dokunmadığı tek nesne
var mıdır
ölüm yok eder göç değiştirir
kendisi kalamaz kimse
sarp ve suskun ninelerden başka
Gülten Akın, bu ülkede büyüyüp serpildiği ve bir kadın olmanın tüm aşamalarını geçerek olgunlaştığı ne varsa, ona vefasızlık etmemiş bir şair. Hayatında şiir, şiirinde hayat vardır bu yüzden.
Yaşadığı mekânlar, toprağın bereketi, aşkla yeşermiş kurak kalpler, bir çocuk masumiyetiyle dolu merakı ve kadınlığın tüm meseleleri… Tüm bunları en derinden yaşayıp aktardığı için kaleminin gücü tartışılmaz biçimde yüksektir. Bir kadının yere sağlam basan ayakları, sözünün arkasındaki cesur kalbidir o.
ELİMİZ SAÇIMIZA HER UZANDIĞINDA
Biz kadınlar öfkenin, hayal kırıklığının, acının ortasında kalakaldıkça, elimiz hemen saçlarımıza gittikçe “Kestim Kara Saçlarımı” şiirini hatırlarız. Acıları, öfkeyi, kırgınlıkları sanki o saç tellerine yüklemiş gibi kurtulmak isterken Gülten Akın şiiriyle hemhâl olarak teselli buluruz:
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Gülten Akın, kimin neyden kurtulmasını ve dirilmesini istiyordu acaba? Kadınlığın mahkûm edilmiş taraflarıyla meselesi vardı evet ve bu kadar içerden bildiği bir hikâyeyi anlatıcı konumundan, değiştirici konumuna geçmek istiyordu. Kadınlarla ilgili birçok konuyu değiştirdi, dönüştürdü. Şiirin gücü burada saklı. Kadınlar söz aldılar, konuştular, şiir yazdılar, âşık oldular, büyüdüler, büyüttüler, değiştiler, değiştirdiler, katıldılar ve ayrıştılar belki ama artık sırası gelmiş sözleri olduğunun farkındalar. Bu kural koyucu gücün kıymetini ve belirleyiciliğinin önemini çok iyi biliyoruz.
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Bu güçlü şair kadının hayatını birkaç aşama içinde geçirmiş olduğunu görüyoruz. Şiir üretiminin ilk döneminde son derece kişisel meseleler, duygu ve heyecana dayalı üretimler zamanla bilinç düzeyinin değişip geliştiğine işaret ederek toplumsal meseleleri kapsamaya başladı. Hayatını şiirinin en temel kaynağı yaparak yazdığı her şiir, tüm kadın kardeşlerine şüphesiz dokunmuştur. İnceliklerle örülü bir direniş, benzerine nadir rastlanan bir şeydir. Kendi destanını tüm kadın kardeşlerinin bireysel destanına katan, tepeden aşağı tahakküm kılıcıyla mücadele içinde olmayı, sorgulamayı, sorgulatmayı ihmal etmeyen bir dili daima koruduğunu görüyoruz. Bu dil; duru, ayıklanmış, çapaksız, doğrudan ve berraktır. Şiirde hayat üzerine, hayatta da şiir üzerine konuşurken cesurdur. “Ne suç işlediysek şiirle işledik” derken eylemlerinin, sözlerinin bilincinde olduğunu çok net biçimde yansıtır.
AKIN’IN ŞİİRİNE DAİR
Gelenekten, toplumun temel dinamiklerinden kopmayan bir şiir kurduğu için Gülten Akın’ın hem modern hem de geleneği çok iyi özümsemiş bir yapı inşa ettiğini biliyoruz. Şiirde biçimden çok içeriğe önem vermiş, sözlerini doğal, akışta, kendinden emin biçimde net kılmıştır.
Nergisten sorumlu değilmişim bunu öğrendim/Kar umarsız yağabilir, ayaz çıkabilir/Uzun sürebilir, kötü şeyler olabilir/Nergis uyanmayabilir/Ne ışığını ne dalı sor ne de tomurcuğu/Aklım kırık, şaşırdı beklentilerim/Kimyasal korkular, kanlı gecelikler, dalgalı sirenler/Çocukları koyver, nereye gitseler ne yapsalar/Nasılsa füzeler bombalar onları buluyor/Nergisten ben sorumluydum, ışığından ve çocuklardan/Yanlış mı Belledim, İnsan Sorumluluktur.
İnsanın doğaya, diğer canlılara ve türdeşine karşı sorumluluğunu hatırlatan ve bu sorumlulukla yazan kadın sesi, anaç bir merhametin en güzel örneğidir. Şiir gibi hayat da bir sorumluluktur. Aşırı bireyci modern toplumlar için türüne az rastlanır bir bakıştır bu.
Sokağı beğendin mi bir bakıp pencereden/Çıkıp gitmek olmalı özelliğim bu benim/ Senin durman, küçük sevinçleri yaşadığımızın/Ey yağmur, ey sevdiğim/ Durgunsa kahvelerin
masalarında hava/ Kuşsuz kalmışsa ağzım gözlerim gülmemekten/Dostumdan, gökyüzüne sürmeye kuş isterim.
Gülten Akın, şiirin tanımında “Şiiri kısa tanımlamalar içine sığdırmak zor; ama kolayca söyleyebiliriz ki şiir; yaşamda, insanda hiçbir iletişim kanalının ulaşamayacağı gizler noktasına en yakın giden iletişim türüdür, aracıdır” derken yaşamı ve insanı yan yana anarak önemli bir vurgu yapar. Hiçbir iletişim kanalının başaramadığı bir şeyi yapar şiir: gizil ve çok etkili.
Şair, şiirin bir başkaldırı unsuru olduğunu, gerçek dünyanın düzensizliklerine karşı bir tepki aracı olduğunu düşünür: “Şiir, insanla insan, insanla dünya, arasındakini seçerek bir başka düzleme aktarır ve yeniden kurar. Bir özel dil olmakla birlikte şiir, bir iletişim aracıdır. Nesnel dayanağı olan coşkulu bir söylemdir, kimi kez doğru giden bir oktur. Yeniden düzenlenmesi gereken yaşama, dünyaya, usla karşı çıkıştır. Başkaldırıdır.”
Hayatın içinden bu kadar beslenip de, yine hayatın eksik, yanlış, çürük yanlarına bu kadar yakından temas etmesi, kadınsı incelikleri hiç terk etmeden direnişi ve dayanışma bilincini hiç ihmal etmemesi O’nun şiirlerinde bulduğumuz sağlam bağları açıklıyor. Kadınlar incelikli ve güçlü olabilirler, kadınlar sözün güzelini, yüreğin beslediği gücü şiirle yaşatabilir, dünyayı yeniden tasarlayabilirler. Daha kardeşçe, daha güzel, daha incelikli bir dünya arzusuyla…
Şimdi dünya boşlukta yavaş
Sen bütün canlılardan
uzaksın yalnızsın
Rüzgâr usandı doruklarda
Dağ çiçekleri uykuya vardı
Ay bacadan aştı
uyumaz mısın