İlk romanı “6.27 Treni” ile birlikte adını duyuran Fransız yazar Jean-Paul Didierlaurent, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi tarafından verilen NDS Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu.
2014 yılında yayımlanan ve kısa sürede 29 dile çevrilen roman, kağıt geri dönüşümü fabrikasında çalışan 36 yaşındaki Guylain’in öyküsü. Guylain, kağıtları paramparça eden ve “Şey” adını verdiği korkunç bir makine olan Zerstor 500’ü kullanıyor. Kitapları yok etmekten duyduğu vicdan azabından kurtulmanın yolunu ise her gün bindiği banliyö treninde, Şey’den arta kalan kitap sayfalarını yolculara okumakta buluyor. Bir gün trende bulduğu taşınabilir bellek ile kahramanımızın serüveni bambaşka bir yola giriyor.
HİKAYEYİ TERSİNE ÇEVİRDİM
Ödül töreni için İstanbul’a gelen yazar Jean-Paul Didierlaurent ile buluştuk. Yazar romanın geçmişinin 10 yıl önce kitap teması üzerine yazdığı kısa bir öyküye dayandığını belirtiyor. Romanla birlikte hikayeyi tersine çeviren yazar bu kez kitapları yok eden bir makineyi devreye koyduğunu söylüyor. Didierlaurent “Görünmeyen, sıradanlıklarının içinde sıradışılıklar barındıran insanları yazıyorum. Kahraman olmayan, kahramanlaştırılmamış insanlardan bahsetmeyi seviyorum. Toplumsal olarak yüksek kademelere gelmemiş insanları gölgeden ışığa doğru yönlendirmek istiyorum. Aslında ezilmişliklerini bir şekilde tamir etmek istiyorum” diyor.
VİCDANİ HESAPLAŞMA
Romanın masalsı boyutuna dikkat çeken yazar, “Bu masalın canavarı bu makine. Belki bir Leviathan. Kendisine göre bir zekası ve kötü bir ruhu var. Canlı bir canavar. Aslında yazarken hayal ettiğim sadece bir makineydi. Metaforik olarak düşünürsek insanları yıkan toplumu sömüren şirketleri bu makinede sembolize edebiliriz” diyor. Romanda bir yandan günlük iş akışında kitapları yok eden diğer yandan onları kurtaran ve her gün 20 dakika boyunca 6.27 treni yolcularına okuyan Guylain’in vicdani bir hesaplaşması söz konusu. Didierlaurent, “Guylain suç olarak gördüğü şeylerin ağırlığından kurtuluyor. Yoksa delirecek. Yani onun bir çıkış yolu. Bir de okuduğu 20 dakika boyunca Guylain kendisi olarak var oluyor. Günün kalan zamanında görünmez bir insan ve kendisi değil” şeklinde konuşuyor.