Diyabetle tanıştıktan sonra doktor olmaya karar vererek tıp fakültesini kazanan Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, mesleğini sürdürürken hem kendi diyabetini kontrol altına alıyor hem de kendisi gibi diyabetle mücadele eden hastalara yol gösteriyor.
Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, kendi yaşam öyküsünden başladığı diyabet yolculuğunda, diyabetle mücadelede de rehberlik ediyor.
Henüz 15 yaşındayken aldığı "Tip 1 diyabet" tanısı üzerine tıp fakültesine girmeyi hedef edinen Deyneli, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra da uzmanlığını diyabetli hastalara bakabilmek için İç Hastalıklar alanında yaptı.
Deyneli, diyabetin hayat boyu sürdüğünü, kendisinin de diyabetle mücadelesinin devam ettiğini belirterek hastalara "yalnız değilsiniz" mesajı verdi.
Diyabet tanısı alana kadar diyabetin ne olduğunu bilmediğini aktaran Deyneli, "Bir yaz dönemi çok su içme, sık idrara çıkma, halsizlik, yorgunluk ve aşırı kilo kaybı şeklinde ortaya çıkan bir durumla karşılaştım. Ailem böyle bir tablo olunca hastaneye götürdü ve kan şekerim çok yüksek bulundu. Böyle olunca hastaneye yatırdılar ve yattığım dönemde insüline başlandı. Şeker yüksekliğine bağlı neredeyse koma öncesi bir tablo vardı" dedi.
Hastanede yattığı dönemde insülin enjeksiyonlarını kendisinin yapmayı öğrendiğini anlatan Deyneli, "Şu anda bizim diyabet hastalarına verdiğimiz eğitim o dönemde yoktu. Diyabetli bireyin günlük yaşamda kendi diyabetini nasıl yöneteceğini öğreten ne bir diyabet hemşiresi ne de bugünkü kaynaklar vardı. Öğrenme sürecim biraz düşe kalka oldu. Kendi kan şekerimi ölçmeyi ve insülin yapmayı öğrendim." ifadesini kullandı.
Diyabetli olduğumu hiçbir zaman saklamadım
Prof. Dr. Deyneli, okuluna döndüğünde diyabetini hiç kimseden saklamadığını belirterek, şöyle devam etti:
Deneyli, 15 yaşında Tip 1 diyabet tanısı aldığını ve 35 senedir diyabetle mücadele ettiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
17 senedir insülin pompası ile diyabetini takip ediyor
Günlük çalışma temposu içerisinde kendi diyabetini de kontrol altında tutmayı ihmal etmediğine işaret eden Deyneli, bunun için cilt altına insülin gönderen insülin pompası kullandığını söyledi.
Deyneli, cilt altına kendi ayarladığı insülini göndererek yemek yemediği zamanlarda vücudunun insülin ihtiyacını da karşıladığını bildirdi.
Normal yaşamsal işlerin yapılabilmesi için insülinin olması gerektiğine dikkati çeken Deyneli, "Eğer o insülin olmazsa kan şekeriniz yükselir. Ben yemek yemesem bile vücudumda insülin olmadığı için vücudumda insülin yükselir. İnsülin yapmayım, yemek de yemeyim şekerim yükselmez gibi bir anlayış doğru değil. Kullanmış olduğum insülin pompasının içinde insülin var. Bu insülini makinenin içinden sürekli olarak cilt altına gönderiyor. Cilt altındaki şekeri ölçen sensör de ölçümlerini makinaya gönderiyor. Yoğun insülin tedavisine ihtiyacı olan hastalar ve Tip 1 diyabeti kullanabilir" ifadesini kullandı.
Yemek alışkanlıkları konusunda da sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturduğunu vurgulayan Deyneli, "Günlük karbonhidrat sayıyorum. Kaç dilim ekmek yiyorum, ne kadar yemem lazım, ona göre bir düzenim oldu. Eşim ve kızım da bu düzen içerisinde destek oluyorlar" dedi.