Evliya Çelebi'nin "Üzerinde nur dolaşan ruhaniyetli bir şehirdir" diye bahsettiği Bursa'da yaşamış, kentin manevi direkleri arasında gösterilen İslam alimleri Emir Sultan ve Üftade Hazretleri'nin cami ve türbeleri, manevi atmosferiyle yurt içinden ve dışından gelen ziyaretçilerde etki bırakıyor.
Osmanlının kuruluş devrinde yaşayan, tefsir, hadis, kelam alimi ve mutasavvıf Emir Sultan'ın asıl ismi Muhammed bin Ali el Hüseyni el-Buhari, lakabı da Şemsüddin olarak biliniyor.
Buhara'da 1368 yılında doğan ve 1430 yılında ise veba hastalığından Bursa'da vefat eden Emir Sultan'ın türbesi, kendi ismiyle anılan caminin yanında bulunuyor.
Peygamber efendimizin soyundan geliyor
Üç Osmanlı sultanı döneminde yaşayan Emir Sultan'a Buhara'da doğduğu için Muhammed Buhari, peygamber soyundan geldiği için Emir Buhari, gönülleri fethettiği ve Yıldırım Bayezid'in damadı olduğu için de Emir Sultan deniyor.
Bir padişah külliyesi olmayıp "Sultan Külliyesi" olarak da anılan yerde, dini günlerde mevlit okutulurken, özellikle Bursalılar sünnet ve düğünlerinden önce külliyedeki türbeyi ziyaret edip dua ediyor. Hem manevi hem de sahip olduğu tarihi dokusuyla Emir Sultan Külliyesi, Türkiye genelinde en çok ziyaret edilen cami ve türbeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Emir Sultan Camii ve Türbesi
Yıldırım Bayezid'in kızı ve Emir Sultan'ın eşi Hundi Hatun tarafından İslam aliminin vefatı üzerine 15'nci yüzyılda yaptırılan Emir Sultan Camii, Bursa'nın doğusunda Uludağ'ın eteklerinde bulunuyor.
Cami, Bursa camileri arasında en büyük kubbeye sahip. 1795 yılında tamamen yıkılan kubbesi, 1804 yılında 3. Selim tarafından yeniden yaptırılan, 1855 depreminde de oldukça zarar gören cami, 2. Abdülhamit tarafından tekrar onarıldı.
Oldukça geniş bir avlusu olan Emir Sultan Camii, ziyarete gelenleri ilk olarak bu geniş avluda karşılıyor. Birbirlerine ahşap kemerlerle bağlanan 16 mermer ayağın taşıdığı revakla çevrelenen avlunun ortasında şadırvan, güneyinde cami, kuzeyinde türbe ve ahşap odalar yer alıyor.
Emir Sultan Camii'nin hemen yanında yer alan türbede Emir Sultan, oğlu Emir Ali, eşi Hundi Hatun ve iki kızının kabirleri bulunuyor.
Üftade Hazretleri Türbesi ve Camii
Bursa'nın Araplar Mahallesi'nde 1490'da dünyaya gelen Üftade Hazretleri'nin adı Mehmed, lakabı da Muhyiddin olarak biliniyor. Bursalı ünlü sufi, yazar ve halk şairi Üftade Hazretleri, tasavvuf hayatına Hızır Dede'nin müridi olarak başladı.
Gençlik yıllarında Ulu Camii ve Doğan Bey Mescidi'nde fahri müezzinlik yaparken Ulu Camii'nin vakfını yöneten mütevellinin takdir ettiği ücreti aldığı günün gecesi rüyasında şeyhi Hızır Dede'nin "Mertebeden üftade oldun (düştün)" hitabına maruz kalan Üftade Hazretleri, maaşı terk ederek üftade ismini daha sonra yazacağı şiirlerde mahlas olarak kullandı. Bu isim o kadar yaygınlaştı ki esas ismi unutuldu, mahlasıyla anılır oldu. Kanuni Sultan Süleyman ve devrin ileri gelenlerinin Üftade Hazretleri'ne büyük saygı göstererek, onun duasını aldıkları biliniyor.
Üftade Hazretlerinin türbesinde Kabe örtüsü
İnşa ettirdiği cami ve tekkede irşad faaliyetini sürdürürken 1529-1536 yıllarında Emir Sultan Camii hatipliğine tayin edilen Üftade Hazretleri, bu görevi vefat ettiği 1580 yılına kadar sürdürdü. 1579 yılında Üftade Hazretleri tarafından yaptırılan Üftade Camii, 1855 depreminde büyük zarar gördü ve 1859'da onarıldı.
Caminin yanında bulunan türbede ise Üftade Hazretleri ile çocuklarından Mustafa, Mehmet, Hayrettin ve Ahmed'in mezarlarının yanında müritleri ve tekke şeyhlerine ait 19 sanduka bulunuyor. Türbede, Sultan Abdülmecid'in 1845'te Bursa'yı ziyaretinde hediye ettiği bir Kabe örtüsü yer alıyor.
Uludağ sırtlarında, Kestanelik bölgesinde yer alan Üftade Tekkesi de Üftade Mehmed Muhyiddin Hazretleri tarafından inşa ettirildi. 16. yüzyıl yapılarından olan tekke birçok kez onarım gördü. En son Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan restorasyonun ardından burada Üftade Hazretleri'nin hırka, yelek, baston, asa, takunya, kap kacak, takke gibi bazı eşyaları sergileniyor.
Üftade Tekkesi'nde cami, semahane, harem, çilehane ve çeşme bulunuyor.