Devir tüketim devri. Ne varsa tüketmek üzerine kurulu sanki bütün sistem. Tükettikçe ve hor kullandıkça dünyanın daha çekilmez olması kaçınılmaz. Kötüye doğru olan gidişatı kim yadsıyabilir ki. Bunun sonucu olarak kaynaklar da azalıyor, türler de kayboluyor. Suyun, havanın ve toprağın bozulmasıyla dünya üzerinde bitki çeşitliliği de olumsuz olarak etkilendi. Dünyada bitki çeşitliliğin azaldığı yayınlanan bilimsel bir çalışmada yer aldı.
Son 60 yılda insanoğlunun bilinçsiz faaliyetlerinin sonucu oluşan büyük kayıp istilacı türlerin artışı, habitat kayıpları, aşırı kullanım ve kirlilik sonucu ortaya çıkan küresel ısınmayla daha fazla ivme kazandı. “Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda” adını taşıyan kitap Türkiye Bilimler Akademisi tarafından yayınlandı. Eserde Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın ve Prof. Dr. Kazim Şahin ile Prof. Dr. Sezai Ercişli’nin imzası var.
Konuya çok farklı ve çok boyutlu bir bakış açısı getiren eserde iklim değişikliğinin tarımsal biyoçeşitliliğe etkisi, hatalı su kullanımı, bilinçsiz gübre kullanımı, hatalı pestisit kullanımı, su ürünleri üretimi ve balık biyoçeşitliliği, geleneksel veya yerel tohumlar, GDO ile tarımsal ürünlerde biyoçeşitliliği koruma yöntemleri gibi pek çok başlığın detayları mercek altına alınıyor. Aynı zamanda çözüm önerileri ve stratejileriyle karar alıcılara, bilim adamlarına ve araştırmacılara yol gösteriyor.
Bitki çeşitlerinin kayıt altına alınması
Bu arada Tarım ve Orman Bakanlığı bitki çeşitlerinin kayıt altına alınmasına ilişkin esasları belirledi. Tohumculuk sektöründeki değişimler, teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve sektörün ihtiyaç duyduğu güncellemeler sebebiyle eski yönetmelik yeniden düzenlendi. Yönetmelikte çeşitlerin kayıt altına alınması hususunda başvuru konusu da yer alıyor. Yeni yönetmeliğe başvuru sahiplerinden, çeşit adayının çevre, insan, hayvan sağlığına karşı risk oluşturacak bir durumu olup olmadığı ve ayrıca çeşit adayının genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) olmadığı beyanın alınması eklendi.
Suyu bitkilerle temizleme imkanı
İzmir'de Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından yürütülen proje ile su sümbülü ve marulu kullanılarak atık sudaki ağır metaller temizlendi. Bitkilerin özelliği sayesinde atık sudaki ağır metalleri arıtmayı başaran mühendis Bayram Akyol, atık suların temizlenmesi için farklı bitki türleri üzerinde araştırmalar yaptıklarını ve ilk aşamada su sümbülü ve marulunu arıtma aracı olarak kullandıklarını dile getirdi.
Arıtılan suların tarıma kazandırılması hedefleniyor. Bitkilerle temizlik yaklaşık 6 hafta sürerken, bu arıtma sistemleri nehirler ve sanayi bölgelerindeki drenaj kanallarında uygulanabilecek. Kimyasal kullanmadan ve bitkilerin özelliğinden yararlanarak yapılan temizlikte kirlilik unsurları barındıran maddeler önce köklerine sonra yaprak kısımlarına çekerek suların temizlenmesi sağlanıyor.
Bir kongrenin yankıları (!)
Botanik bilimi alanında çalışan bilim adamlarını bir araya getiren 11. Ulusal Botanik Kongresi Amasya Üniversitesi evsahipliğinde düzenlendi, Etkinliğin yapıldığı şehir endemik türler açısından zengin bir bölge. Yörede yaklaşık 1991 botanik çeşit bulunurken bunların yüzde 14.11’i endemik özelliğe sahip.
Ancak ne yazık ki konuyla ilgili haberde botaniğin b harfi bile yok, kongreye kimlerin katıldığı ve orada kimlerin konuştuğu var, o kadar. Vali yardımcısından rektör yardımcısına, ilçe belediye başkanından il belediye başkan yardımcılarına birçok isim sıralanıyor. Haberde bir de yöredeki bir tabiat parkına gezi düzenlendiği belirtiliyor. Kongrede nelerin konuşulup tartışıldığını vermek çok zor ise bari birkaç konu başlığı verme zahmetinde bulunsalardı.
GÖZÜME TAKILANLAR
Mesir macunu sınırları aşıyor
Şöhreti sınırları aşan mesir macunu Avrupa Birliği'nden tescil aldı. 41 farklı baharatla hazırlanan, katkı maddesi ve koruyucu içermeyen mesir macunu kültürel mirasımızın en değerli tatları arasında yer alıyor. Şehzadeler diyarı Manisa'nın şifasıyla ünlü, asırlık geleneğe sahip ürünün listeye girmesiyle AB tarafından tescillenen coğrafi işaretli ürün sayısı 28'e yükseldi.
Sera gazı rekor seviyede
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) raporuna göre sera gazı yoğunluğu geçen yıl rekor seviyelere ulaştı ve atmosferdeki karbondioksit artışı bir önceki yıla göre daha yüksek oldu. Bu durumun gelecek yıllarda sıcaklık artışlarına sebep olacağı uyarısı yapılan raporda karbondioksit oranının hiç olmadığı kadar hızlı şekilde atmosferde biriktiği kaydedildi.
Fotoğraflara dönüşen alınteri
Alınterinin sanatsal dünyada görünürlüğünü sağlamayı amaçlayan 5. Emek Fotoğrafları Yarışması ödülleri sahiplerini buldu. Hak-İş’in bu yıl ilk defa uluslararası düzeyde düzenlediği yarışmaya 2654 fotoğraf katıldı. Ulusal kategoride "Kış" fotoğrafıyla Mustafa Kılıç birinci olurken, "Selde can pazarı" ile Emre Çelik ikinci, "Ayçiçek" ile Ali Aslan üçüncü oldu.
Kahvaltı deyince “kuymak”
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasının geçtiğimiz ay coğrafi işaretle tescil ettirdiği “Trabzon kuymağı” kahvaltıların en önemli öğesi, Karadeniz mutfağının vazgeçilmezidir. Tereyağı, mısır unu, tuz ve su kullanılarak hazırlanır. Sarı renge ve kullanılan telli peynirden dolayı kaşıkla çektikçe uzayan bir yapıya sahiptir. Geleneksel tarife göre bakır tavada ve tahta kaşık kullanarak, endüstriyel metotta bütünüyle krom kaplı endüstriyel kazanda ve krom çırpıcı ile yapılır.
Telli peynir; koyun, keçi, inek sütünden ya da bunların karışımından üretilen sert yapıda, orta yağlı, sarımtırak bir peynirdir. Tereyağının yüzde 82 oranında yağ muhteva etmesi, mısır ununun da su değirmeninde öğütülmesi gerekir.
Tereyağı bakır tavaya konularak eritilir. Üzerine mısır unu ilave edilir. Tahta kaşıkla karıştırılarak mısır ununun tereyağı ile birlikte kavrulması sağlanır. Peynirin tuzluluk oranına göre tuz eklenir. Un pembeleşince kaynatılan ılık su eklenir. Topaklanmaması için karıştırmaya devam edilir. Karışım suyunu çekip katılaşmaya başlayınca küp şeklinde doğranmış telli peynir ilave edilerek 5 dakika boyunca peynir eriyip yağı yüzeye çıkıncaya kadar karıştırılarak pişirilir ve sıcak servis edilir.