1991 yılının en önemli olayı, hiç şüphesiz, 6 yıl sürmesi hasebiyle en uzun koalisyon olarak tarihe geçen DYP-SHP koalisyonu oldu. Merkez sağ partiyle merkez sol partinin birleşmesi, Süleyman Demirel ve Erdal İnönü başkanlığında başladı, daha sonra başkanlar değişerek devam etti. Halkın çoğunluğunun oylarıyla kurulan bu birliktelik, normal şartlarda Türkiye’nin en güzel yılları olması gerekirken, en karanlık yıllarının olması tesadüften ibaret olmasa gerek. Çetelerin devlete sızmasının önü bu koalisyonla mı açılmıştı? Herkes birbirine göz yumarken, icracı bakanlıklar pazarlık konusu yapılırken, mafya yolunu mu bulmuştu? Türkiye dibi görmüştü, orası kesin, 1990’lı yıllar Türkiye tarihine atılan kara bir imzaydı.
BEYAZ TOROS’LAR DEVREDE
DEVLETE GÜVENİ SARSTI
JİTEM oluşturulurken Özel Harp Dairesi’nin yapısı örnek alındı. İlk hali olan İstihbarat Grup Komutanlığı’nın kurulmasını (1987) sağlayan isim de Jandarma Kurmay Başkanı Tümgeneral Hulusi Sayın’dı. Daha sonra Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) olarak adını değiştirdi. JİTEM bir istihbarat örgütü olarak kurulsa da, operasyon yapma yetkisi vardı. Sadece Jandarma Genel Komutanı bu ekiplere hesap sorabilme yetkisine sahipti. JİTEM’in kurulmasıyla birlikte güneydoğuda faili meçhul cinayetler başladı. Terörle mücadele için kurulan JİTEM, eylemleri nedeniyle terörle mücadeleye zarar verdi. Kürtlerin devlete ve silahlı kuvvetlerine olan güvenini sarstı. Kurucu unsurların subaylar olması sebebiyle bölge halkı bu yapıyı orduyla bir tuttu.
‘Devamı gelecek’ notlu suikastlar
91’in karanlık olayları, generallerin suikastında gizliydi. 1991’de peş peşe işlenecek cinayetlerin ilki olan emekli Korgeneral Hulusi Sayın, 30 Ocak 1991 tarihinde Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Gazeteleri arayan kişi eylemi Dev-Sol adına üstlenirken, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican ise olay yerinde Kürdistan Ulusal Kurtuluş Örgütü’nün bildirisinin bulunduğunu açıkladı. Sayın’ın adı kontrgerilla olarak zikredilen derin devletle anıldığı için, Dev-Sol’un her zaman hedefindeydi. Hulusi Sayın, aynı zamanda JİTEM olarak bilinen Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele’nin de kurucusuydu.
HEP AYNI NOT
ENSEDEN TEK KURŞUN
Güneydoğu’da görev yapan generaller arasında korku gün geçtikçe artıyordu. Sıradaki isim hem üst düzey rütbeli, kilit ve askeri görevlerde bulunmuş, hem de MİT Müsteşarlığı yapan Orgeneral Adnan Ersöz. 13 Ekim 1991 akşamı evinde televizyon izlerken ensesinden tek kurşunla öldürüldü. 29 Temmuz 1992’de de Oramiral Kemal Kayacan suikasta kurban gitti. Bütün general ölümlerini Dev-Sol üstleniyordu. Ancak generallerden bazıları solcuydu, yani Dev-Sol’un hedefinde olamazdı. Bu generallerin tek ortak özelliği vardı, o da Eşref Bitlis’in veya Hiram Abas’ın birlikte görev yaptığı isimler olmalarıydı.
PKK’dan sivil katliamı
5 kurşun yedim
Musa Anter’in öldüğü saldırıda yaralı kurtulan Orhan Miroğlu, doksanlı yıllarda Doğu ve Güneydoğuda ölümün kol gezdiğini, beyaz Toros’larla simgelenen bir dönem yaşandığını ifade etti:
O KARANLIKTAN AK PARTİ ÇIKARDI
Patron benim
JİTEM’le birlikte en çok ismi anılan kişi Binbaşı Cem Ersever’di. JİTEM bir nevi Ersever’in raporlarıyla şekillendi. Kendisi her ne kadar
“JİTEM diye bir örgüt yok”
dediyse de, Soner Yalçın’a verdiği röportajda,
“JİTEM’in kurucusu benim, patronu benim”
demiş, ama söylendiği gibi bir örgüt olmadığını da ilave etmişti. Sahi JİTEM nasıl bir örgüttü? Jandarma subay, astsubay ve uzman çavuşların görev aldığı bir yapıydı ama bir de sivil ayağı vardı. PKK’dan ayrılan itirafçılar ve korucular sivil unsur olarak görev yapıyor, askeri unsurlarla birlikte operasyonlara katılıyordu. İtirafçı geleneğini başlatan isim Cem Ersever’di. Dönemin OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun da desteğiyle, itirafçılar bir dönem devlet memuru yapıldı. OHAL Valiliği personeli için ayrılan güvenlikli lojmanlar itirafçılara tahsis edildi. Askerler arasındaki aile yemeklerine JİTEM elemanı itirafçılar da dahil ediliyor, eşleri subay eşleriyle ev ziyaretlerine gidiyordu.
İTİRAFÇILAR PERVASIZLAŞTI
İtirafçılar pervasızlaştıkça, kendi başlarına operasyon yapıyor, istedikleri kişiyi gözaltına alıp kaybedebiliyorlardı. Bir dönem işi ileriyi götürüp, öldürmeme karşılığında kaçırdıkları kişilerin ailelerinden para almaya başladılar.
Yeşil sahada
1,5 saat sonra randevulaşıp otelden ayrıldılar. Anter’in yanında tesadüfen Orhan Miroğlu da vardı. Hamit Yıldırım ticari taksiyle girdiği ıssız sokakta önce Anter’e, ardından Miroğlu’na ateş etti. Miroğlu yaralı kurtuldu, Anter 15 dakika içinde öldü. Anter’i öldüren silah, JİTEM’in itirafçılara dağıttığı tabancalardan çıktı. 1992, terör olaylarının tırmandığı bir yıldı. Terörün ülkemizde çok ağır hissedildiği ve devletin de sert karşılık verdiği döneme rastlıyor. 93’ün geleceği, 92’den belliydi aslında. Bunlar ülkenin daha iyi günleriydi. “93’ü gör, aklını oynatırsın” dedirtecek cinsten bir yıl yaşadı bu ülke. Oysa 93’ü de gördü, 97’yi de.