Geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta meydana gelen merkez üssü Kahramanmaraş olmak üzere 11 ilde yıkıma sebep olan 7,7 büyüklüğündeki depremin üzerinden bir yıl geçti. Yaşanan bu deprem belki son yüzyılın en büyük depremlerinden biriydi. Hepimizi yasa ve hüzne boğan o depremde on binlerce vatandaşımızı kaybettik, bir çoğu bedensel engelli kaldı, uzuvlarını kaybetti. Kimisi ailesini kaybetti ama bir şekilde yaşamla mücadele edip hayata tutunmaya çalıştı. O isimlerden biri Mürüvvet Alparslan Nazlı. Nazlı, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde annesini, babasını, ablasını ve pek çok yakınını kaybetti. Nazlı’nın babası bir zamanlar Afşin Lisesi’nde öğretmenlik yapan Kahramanmaraş’ın kültür elçisi olarak anılan yazar Yaşar Alparslan’dı.
Şehrin geçmişinde yaşanan olay ve değerlerin gün yüzüne çıkarılmasında büyük emeği geçen 75 yaşındaki Yaşar Alparslan, ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra yıllarca öğretmenlik yapmış. Genç yaşlarda pek çok eser kaleme almış olan Alparslan, imkansızlıktan dolayı pek çok eserini de yayınlayamamış. Alparslan tarih, sanat, edebiyat ve düşünce alanında ortaya koyduğu eserlerle Kahramanmaraş’ta tanınıyordu. İstiklal Savaşı, tarih, geleneksel meslekler, örf ve adetler gibi konularda araştırmalar yapan, bu yönde çalışma yürütenlere kaynak oluşturan, kentte de herkesin “Yaşar hoca” olarak tanıyıp saygı duyduğu biriydi. Kitap tutkunu olan Alparslan’ın, kendi yazdığı kitapların yanında, Osmanlıca el yazması eserlerin de bulunduğu özel bir koleksiyonu vardı. Öyle ki Dulkadiroğlu ilçesinde bulunan Divanlı Mahallesi’ndeki üç katlı evini kütüphaneye dönüştürmüştü. Depremde Yaşar Alparslan’ın oturduğu ev ile birlikte yıllardır biriktirdiği kitapları için tuttuğu üç katlı kütüphane ev de depremde yerle bir oldu. Mürüvvet Alparslan Nazlı, hayatta kalan tüm ailesiyle birlikte yaklaşık 25 bin kitabının bulunduğu bu kütüphaneyi enkaz altından kurtarmak için günlerce uğraşmış. Babasının gözü gibi baktığı kitapların bir kısmını kurtaran aile üyeleri, diğer eserleri kurtarmak için de iş makinalarının yardımıyla hassas çalışma yürütmüş. Şimdi Yaşar Alparslan’ın çocukları ve ailesi Alparslan’ın mirası kitapları tekrar yapılacak olan bir kütüphanede yaşatacak. Babası gibi kendisi de yazar olan ve yemekler üzerine yazılar kaleme alan Mürüvvet Alparslan Nazlı babasından yadigar bu kütüphanenin hikayesini anlattı.
Babaannem evin kilerine girer gizlice kitap okurdu
Nazlı, kitap tutkunu babası Yaşar Alparslan’ın, küçük yaşlarda okuma-yazmayı çözdüğü andan itibaren kitap okumayı çok sevdiğini söylüyor. Kitap okuma sevgisinin babaannesinden geçtiğini belirten Nazlı, “Aslında babaannem okumayı çok seven bir kadındı. Fethiye nenemin zamanında kadınlar nakış işler, dikiş dikmeliydi. Babaannem ise bir kitap bulduğunda hemen gizlice evin kilerine girer kitabını okurmuş” diyor.
Nazlı, daha sonra babası Yaşar Alparslan’ın çalışmaya başladığı ilk andan itibaren de kitap alıp biriktirmeye başladığını söylüyor. Nazlı, “Kazandığı bir maaşını bir kitaba yatırdığını anlatıyordu babam. Bu şekilde çalışarak kazandığı parayla, çabalarıyla ilk defa kendi kütüphanesini kurmaya başlıyor. Babamın işi, gücü sadece kitap okumaktı. Mesela evimizin büyük bir kısmı kütüphaneydi. İki katlı bir ev almıştı. Bir katını tamamen kütüphaneye ayırmıştı. Daha sonra o iki katlı eve sığamadı, başka bir eve geçti. Bu sefer o evin üç katını kütüphane yaptı. Üst kat, orta kat ve depo kısmından oluşuyordu. Üst kat ve orta katta tarih, siyer, fıkıh kitapları, tarihi yazma, Osmanlıca eserler vardı depo katındaysa yeni çıkardığı kitaplarını koymuştu. Babamın kütüphanesi ikiye ayrılıyordu. Bir kısmı kendi kitaplarıydı bir kısmı ise koleksiyon kitaplarıydı. Sonra o evdeki kütüphanede yetmedi babama Maraş Araştırmaları Merkezi’nde bir kütüphane kurdu. Evdeki kütüphanede 25 bin kitap varken bu araştırma merkezinde bine yakın kitabı vardı” şeklinde anlatıyor.
Kitapları kurtarmak için tüm aile seferber olduk
Nazlı, 25 bin kitabın bulunduğu üç katlı evden gözyaşları içinde çıkardıkları kitaplar için şunları söylüyor: “Depremden sonra yaklaşık 10 gün boyunca enkazda kalan kütüphanedeki kitapları tüm aile çoluk, çocuk, yeğen, torun üst kattaki kitaplıktan başlayarak kitapların hepsini sağlam bir şekilde kurtardık.”
Enkaz altında kitapları çıkarırken zorlandıkları anların olduğunu dile getiren Nazlı, “Üst katı rahat çıkarttık ama orta ve alt kattaki depodakileri çıkarırken çok zorlandık. Kitapları gözyaşlarıyla çıkarttık hepimiz. Dulkadiroğlu Belediyesi’nden 25-30 kişilik bir ekip gelmişti. İkinci kattan beş kamyon kitap çıkardık. Orta kat ve depodaki kitaplar tabii ki zarar görmüştü ama kurtarılmayan kitap, eser yok. Dış kısımları zarar gören kitaplar oldu. Bu kitaplarla yeni bir kütüphane kuracağız. O zaman zarar gören kitapların onarmalarını yapacağız” şeklinde dile getiriyor.
Babamın idealini gerçekleştirdik
Maraş’ta babasının hayali olan bir mutfak akademisi kurduğunu söyleyen Nazlı, sözlerine şu şekil devam ediyor: “Kitabım çıkmadan önce çok güzel tevafuklar yaşadım. Kurucu ortağım Gökhan Büyükdereli ile yaptığımız bir konuşmada ‘Mürüvvet Hanım bekleyin bir eğitim yeri kuralım. Bu yerde hem yemekler yapılsın hem arşiv çalışması yapalım’ demişti. Kitap çıktı akabinde deprem oldu. Bu kadar detayda bahsetmediğini düşündüğüm babamın kitabın önsözünde bizim kurmak istediğimiz yerden bahsettiğini gördük. Anladım ki doğru yoldayız babamın bir ideali daha gerçekleşmiş oluyordu. Bunun içinde iki insanın ideali olan bu akademiyi şehrim adına yine Gökhan Bey ile açmanın gururunu yaşıyoruz . Babamın ideali olmasının sebebi babam şehrine ve kültürüne bağlı ve o kültüre hayran bir insandı. Bu şehre dair her bilginin değerinden ve öneminden övgüyle bahsederdi.”
Kütüphane için imar izni gerekli
Babasının enkaz altında kalan kütüphanesindeki kitapları çıkararak yeni bir kütüphane kuracaklarını dile getiren Nazlı, “Burası Maraş. Maraş o kadar zor durumdaki, henüz imar izinleri çıkmadığı için kütüphanemizi kuramıyoruz. Maraş tekrar eski haline döndüğünde kuracağız. Özellikle babamın kütüphanesinin olduğu Dulkadiroğlu bölgesindeki bütün binaların nereden baksanız beş binanın içi yıkılmış durumda. Bu yüzden henüz kütüphanemizi kuramadık” diyor. Kütüphane için kitapların kardeşi ve kendi koruması altında olduğunu belirten Nazlı, “Kütüphane noktasında bizim şu an yapabileceğimiz bir şey yok” ifadelerini kullanıyor.