Anadolu'nun kültürel mirasını metal eserleriyle sanatseverlerle buluşturan ressam Bünyamin Kara 10 yıl aradan sonra yeni bir sergi açtı. Fatih Belediyesi Nusret Çolpan Sanat Galerisi’nde yer alan sergide Göbeklitepe’den Çatalhöyük’e, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar sözlü ve yazılı kültüre ait figürler bulunuyor. Sergisiz geçirdiği on yılda farklı alanlarda üretim yapan Kara, ilgilendiği fotoğraf ve belgesel sayesinde eserlerinde çağdaşlaşarak çalışmalarına farklı bir boyut kazandırdı. Sergide buluştuğumuz sanatçıyla verdiği uzun arayı ve eserlerindeki Anadolu kültürünü konuştuk. Son Metal İş sergisini 2012 yılında açtığını dile getiren Kara “Çağdaş sanata yöneldim, uzun bir sergisizlik dönemi oldu. Resim yapmadım. Çağdaş sanattan da istediğim şeyi alamadım. İçimde ukde olan bazı işleri yaptım. Sonra yeniden Metal İş’e döndüm. Bu 10 yıllık süreçte yaklaşık 20 yeni eser ürettim. Bunlardan 14’ü sergide ilk kez görülüyor” dedi.
MİMAR SİNAN İLHAM OLDU
Çalışmalarındaki Anadolu mirası vurgusuna dikkat çeken Kara, sergide Mimar Sinan’ın kendisine rehberlik yaptığını dile getirdi. Kara “Mimar Sinan kendinden önceki bütün kültürleri yerinde görme şansına sahipti. Mısır'a gitti, piramitleri gördü, İran Savaşı’nda yapıları gördü. Estergon Savaşı’nda Avrupa saraylarını gördü. Mimar Sinan yenilik getirmedi, bunların hepsinden çok iyi bir sentez yaptı. İslami mi değil mi bakmadı. Sadece mimariyi aldı ve onları manevi değerleriyle yoğurdu. Ortaya Süleymaniye’yi çıkardı. Biz de benzer bir yolu takip edip, Anadolu'daki bütün kültürel mirası alıp manevi değerlerimizle kaynaştırabilirsek yeni bir çıkış yolu bulabiliriz” diye konuştu.
HÛ ÇIKIŞ YOLUMUZ
Sergiye ismini veren 12. Pencere eserinin 12 küçük kutudan oluştuğuna işaret eden sanatçı, anlamını ise şöyle anlattı: “Her kutuda Anadolu’nun başka bir kültürel mirası, bazılarında da bugünü gösteren imgeler var. 12. Pencere’de Allah’ın Hû isminin, 45 derecelik açıdan okunuşunu gösterdim. Karşıdan bakıldığı zaman sadece çizgiler görünüyor. Bakış açınızı değiştirdiğinizde Hû yazısını görebiliyoruz. Şunu anlatmaya çalıştım, tüm bu kültürel mirasları, Göbeklitepe’den dijital dönüşüme kadar topraklarımızdaki tüm kültürel mirası Hû’nun penceresinde yoğurup, senteze kavuşturabilirsek bize bir çıkış yolu görünüyor.”
EN DİKKAT ÇEKEN YUSUF’UN KISSASI
Yusuf Kıssası’nı daha önce yağlı boya olarak çalıştığını belirten Kara, eserler anlatmak istediğini şöyle özetledi: “Sonra bunu metalde nasıl dile getirebilirim diye düşündüm. O zaman katman sorunu çıktı ortaya. Bunu da ikinci bir katmanla anlatmaya çalıştım. Bu defa Tevrat'tan bir ayet aldım, arka plana İngilizce olarak çalıştım. Çünkü Yusuf Kıssası en azından bizim ehli kitap dediğimiz Hristiyan, Musevi ve Müslüman dünyası açısından evrensel bir hikaye. dünyanın neresine giderseniz gidin insanlar bunu hemen tanıyorlar. Bu dili yakalamak için Mısır figürlerinden yola çıktım. Anlattığım, Tevrat ve İncil'de de aynı şekilde geçen bir hikaye. Ortak noktalarını bulmaya çalıştım. Kardeşlerinin getirdiği kanlı gömleği, iftiraya uğrayan yırtık gömleği, ve babasına sundukları Yusuf kokulu gömleğe odaklandım.”