TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 1 Ekim’de açılacak TBMM’nin 28’inci Dönem 2’nci Yasama Yılı öncesinde Meclis Tören Salonu’nda basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Kurtulmuş, yeni dönemin en önemli gündem maddesinin yeni anayasa çalışması olduğunu belirterek, “Yeni bir anayasa mecburiyeti ortadadır. Demokratik olarak Türkiye’nin önünü açacak önemli çalışmalardan birisidir. Cumhuriyetimizin ikinci asrına yakışan önemli bir adım olacaktır. Bunun için hiçbir önyargı olmaksızın bu çalışmaları inşallah güçlü bir şekilde başlatarak sonuç almayı hedefliyoruz” dedi.
PARTİLERİN ANAYASASI OLMAZ
Kurtulmuş, anayasayla ilgili süreci takdim ederken bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Anayasa meselesi bir fantezi değil, bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Ayrıca sadece siyasi parti veya partilerin anayasası olmaz. Milletin anayasası olur. En büyük konsensüsle sağlanabilmesi ve millete ait bir anayasa yapılabilmesi önemli hassasiyetlerimizden birisi olmalı. En geniş mutabakatı sağlayacak şekilde yolumuza devam etmemiz lazım” diye konuştu.
KUŞATICI VE ÇOĞULCU
Anayasada olması gereken temel niteliklere de değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Anayasa, yeni bir anayasa olmalıdır. Ruhuyla, diliyle ve içeriğiyle yeni olması lazım. Onlarca kere, içinde değişiklikler yapıldı. Ama ruhu hala korunarak duruyor. Sivil bir anayasa olmalıdır. Temel özelliği ise özgürlükçü bir anayasa olmasıdır. 82 Anayasası’nda olduğu gibi kısıtlayıcı, daraltıcı bir anayasa değil, bireysel hak ve özgürlükleri genişleten ve teminat altına alan bir anayasa olmak mecburiyetindedir. Temel nitelik ise kuşatıcı ve çoğulcu bir anayasa olmasıdır.”
ÖNCE İÇTÜZÜĞÜ ÇIKARALIM
Kurtulmuş, 2’nci en önemli gündem maddesinin Meclis İç Tüzüğü meselesi olduğunu belirterek, “Meclis’teki bütün siyasi kanaat sahiplerinin söylediği hususlardan birisi ‘Bu içtüzük Meclis’i taşımıyor. 37 saat kesintisiz Meclis oturumunun yapıldığı toplantılar olmuştu. Bu insani bir çalışma düzeni değildir. Başta bütçe olmak üzere çok uzun tartışma dönemleri, çok uzun karşılıklı söz almak, sataşmak ve onlar üzerinden saatler süren tartışmalar. Ayrıca normal çalışmalarda da grup önerileri gündeme geldiğinde gece geç saatlere kadar esas gündeme geçemeden gündemin grup önerileri ile meşgul edilmesi... Bütün bunların hepsi dizayn edilebilir. Bu anlamda partiler arasında bir uzlaşı ile ümit ediyorum ki anayasadan önce Meclis İçtüzüğü’nün çıkarılması mümkündür ve daha kolay bir adım olacağı kanaatindeyim” değerlendirmesinde bulundu.
TBMM’nin İsveç takvimi
İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Meclis'in bu hususta karar vereceğine işaret etti. Kurtulmuş, şunları söyledi: "Biz bu konuda da çok ilkeli bir tavır içerisinde olduk. Yani Finlandiya ve İsveç'in her ikisi birbirine çok benzer, güvenlik öncelikleri birbirine çok benzer iki ülke olmasına rağmen Türkiye olarak Finlandiya'ya başka bir reçete, İsveç'e başka bir reçete uyguladık. Bunun sebebi de şuydu, özelikle İsveç'te hem Türkiye karşıtı bölücü örgütlerin çok rahat hareket ediyor olması hem de İslam karşıtı eylemlerin polis gözetiminde, tabiri caizse özendirilerek, sırtları sıvazlanarak bunların bir şekilde eylemlerine göz yumulması. Tabii ki Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildir. Tekraren burada bir kere daha TBMM Başkanı olarak söylüyorum bizim herhangi bir ülkenin NATO'ya girip girmemesi konusunda kategorik olarak bir çekincemiz yoktur. Ancak egemen bir ülke olarak Türkiye'nin önceliklerinin muhatabımız olan, yani İsveç tarafından da dikkate alınmasını, gereğinin yerine getirilmesini, hızlıca adımlar atılmasını temenni ediyoruz."
Milli konular asgari müşterek olmalı
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Sezgin Tanrıkulu’nun dokunulmazlık fezlekesi ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Meclis fezlekeler konusunda üzerine düşen işlemleri zaten yapıyor. Sayın milletvekili keşke bu kadar rahat Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suçlayacak, töhmet altında bırakacak hatta açık insan hakları ihlalleriyle, dünya gündemine taşıyacak şekilde suçlayacak bir konuyu, hem de elinde hiçbir bilgisi, belgesi olmaksızın ifade etmeseydi. Milletvekili seçilmiş olmak herkesin aynı şeyi söyleyeceği anlamına tabii ki gelmiyor ama milli konularda hassasiyetimizi korumak asgari müştereğimiz olmalıdır.”