TİHEK Başkanı Avrupa'daki İslamofobi tehlikesine dikkat çekti: Hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamına girmez
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Muharrem Kılıç, bazı Avrupa ülkelerindeki Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin temel amacının bu coğrafyadaki Müslüman topluluklara yönelik nefret ve şiddet eyleminin artırılmasına yönelik olduğunu söyledi. Kılıç, İslamofobi tehlikesinin artmasına yol açan bu tür eylemlerin hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamına girmediğini vurguladı.
TİHEK Başkanı Kılıç, yaptığı açıklamada son dönemde dünya kamuoyunun da dikkatini çeken Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin başta İsveç olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde yaşandığını hatırlattı. Yaşananların bir hak konusu olmanın ötesinde aslında bir nefret söylemi ve buna dayalı bir eylem olduğuna işaret eden Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İsveç'teki Kur'an-ı Kerim yakma eylemi bir suç fiili olarak değerlendirilmeli. Bu eylemler, oradaki Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliklerimizin önünde gerçekleşiyor. Bu provokatif eylemin temel amacı, Avrupa'da bulunan Müslüman topluluklara yönelik nefret ve şiddetin artırılması olarak karşımıza çıkıyor. Bunun aslında ulusal hukuk sistemlerinde de korunmadığını, güvence altına alınmadığını görüyoruz. Müslümanlara karşı gerçekleşen eylemlerde, suç fiillerinin önlenmesine ilişkin hem BM'nin hem Avrupa Konseyinin bu noktadaki kararlarına, yönergelerine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmamıştır. Bu da Avrupa'nın sahip olduğu, biriktirmiş olduğu ve insanlık tarihine mal olan insan hakları ve özgürlüklerine ilişkin bütün müktesebatın tahribi anlamına geliyor."
Muharrem Kılıç, insan haklarının ve özgürlüklerinin herhangi bir ihlal söz konusu olmadan güvence altına alınmasının önemine dikkati çekti.
Bunun en önemli güvencesinin anayasalar olduğunu dile getiren Kılıç, "100'üncü yıl perspektifi doğrultusunda biz de özellikle hak temelli anayasacılığın yeni bir anayasayla tahkim edilmesi yönlü kararlılığımızı kurum olarak hem kamuoyuna paylaştık hem de ilgili mercilere bu noktadaki perspektifimizi ileten mektuplarımız oldu. Önümüzdeki yüzyıl perspektifinde bunun güçlendirilmesi adına yeni bir hak temelli anayasanın yapılması umudunu kurumsal olarak taşıyoruz." dedi.