"Game of Thrones" dizisinde Davos Seaworth karakteriyle tanınan sanatçı, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yaşananlara dikkat çekmek amacıyla sosyal medya hesaplarından paylaşımlar yapıyor ve Filistin halkının yanında yer almak için İsrail karşıtı protestolara katılıyor.
Son olarak İstanbul'da düzenlenen 15. Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri"ne konuk olan Cunningham, burada "İnsanlık Çağrısı" başlıklı bir söyleşide görüşlerini dile getirdi. Cunningham, çocukluk yıllarında işçi olan babasının işverenleri tarafından kötü muamele gördüğüne tanık olduğunu ve ne zaman böyle bir haksızlık görse, mutlaka sesini yükseltmesi gerektiğine dair kendisine söz verdiğini aktardı.
'Susma gibi seçeneğim yok, sesimi yükseltmek zorundayım'
"Game of Thrones" dizisindeki rolüyle sosyal medya hesaplarında yüksek takipçi sayısına ulaştığına işaret eden sanatçı, yaşanan haksızlara sessiz kalmadığını gösterdiğini belirterek, "Çok kolay bir hayatım olabilirdi. Başarılı bir aktör olmanın, tanınmış olmanın ve tüm avantajlardan yararlanmanın tadını çıkarabilirdim ama vicdanım buna izin vermezdi." diye konuştu.
Cunningham, Filistin halkının haklarını savunmasından dolayı sanat hayatında ayrımcılığa uğrayıp uğramadığı konusunda çok fazla soru aldığını aktararak, "Susma gibi seçeneğim yok. Sesimi yükseltmek zorundayım. Ortada bir adaletsizlik var, üzerlerine tonlarca kiloluk bomba atılan insanlar var. Eğer kariyerim için bu güzel insanlara verilen zarardan daha fazla endişeleniyorsam, bu benim insanlığım hakkında pek bir şey söylemiyor demektir. Bu konularda istediğim için değil, konuşmak zorunda olduğum için konuşuyorum." ifadelerini kullandı.
İrlanda'nın 700 yılı aşkın süredir İngiliz kontrolü altında yaşadığına işaret eden sanatçı, milyonlarca İrlandalının açlık yüzünden hayatını kaybettiğini söyleyerek, "İşte bu yüzden işgal benim midemi bulandırıyor. Çünkü işgal, ırk ayrımcılığı, insanlığa karşı suçlar ve şu anda (Gazze'de) gördüğümüz gibi soykırım içeriyor." dedi.
'Beni rahatsız eden sesini çıkarmayanların cesaretsizliği'
İrlandalı aktör, adaletsizliğe karşı konuşmaktan hiçbir zaman geri durmayacağını söyleyerek, şöyle devam etti:
Kimseyi eleştirmekten korkmadığını da dile getiren usta oyuncu, "Eski bir deyiş var bilirsiniz, 'Sizi kimin kontrol ettiğini bilmek istiyorsanız, kimi eleştirmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekir.' Ben de kimseyi eleştiremeyeceğimi sanmıyorum. Yetişkin bir adamım. Kıyafetlerimizin altında hepimiz aynıyız. Ben bu insanların hiçbirine güç vermedim. Demokrasinin büyük bir hayranıyım. Ama hoşgörü, karşılıklı saygı ve insanların inançlarına -hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar ya da hiçbir inançları yoksa da- saygı olmadan olmaz. Ancak böyle anlaşabiliriz. Bunun dışındaki her şey sorunlara yol açar ve o sorunlar şiddete kadar gidebilir." değerlendirmesinde bulundu.
'Lütfen sesinizi yükseltin bu cinayetler durmalı'
Liam Cunningham, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik soykırım savaşına karşı dünyadaki protestoları sergileyen "I See Gaza" belgeselinde yer almasına dair de şunları kaydetti:
'Basını satın alanlar istedikleri hikayeleri anlatıyor'
Ana akım Batı medyasının, yaşananları hiçbir şekilde doğru aktarmadığını ve bu durumun bir komediye dönüştüğünü söyleyen sanatçı, "Burada otururken insanların benimle dünyada neler olup bittiği hakkında ne düşündüğümü ya da Gazze'de neler olup bittiği hakkında konuşmak istemelerini her zaman çok tuhaf bulmuşumdur. Bu değerlendirmeyi aktörler veya komedyenler yapmamalı. Bunu medya yapmalı. Basını satın alan zenginlerin onlara hangi hikayeleri yayınlayacaklarını söylemelerini şaşırtıcı buluyorum. Medyanın omurgasının nereye gittiğini gerçekten merak ediyorum." dedi.
İsrail'e ateşkes çağrısında bulunan ünlü oyuncu, "Henüz sizler de sesinizi yükseltmediyseniz, lütfen sesinizi yükseltin. Bu cinayetler durmalı. İnsanlar ayağa kalkıp 'Yeter artık.' demezse her şey daha da kötüleşecek." ifadelerine yer verdi.
'Hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem'
Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri'ni çok değerli bulduğunu kaydeden sanatçı, belgesel, film, tiyatro ya da televizyonda hikaye anlatıcılığının, adaletsizliği açığa çıkarmak için güçlü bir araç olduğunun altını çizdi. Liam Cunningham, hikaye anlatıcılığında en önemli insanların filozoflar olduğuna işaret ederek, Mevlana Celalettin Rumi'nin sözlerinin ve hikayelerinin bir imparator ya da ordu liderinden daha etkili olarak dünyayı dolaştığını, kullandığı kelimeler aracılığıyla ölümsüz olduğunu belirtti.
Türkiye'de hayranlarından çok güzel mesajlar aldığını dile getiren usta oyuncu, "Bu kadar sevenimin olduğuna hayret ediyorum. Türkiye'ye gelene kadar fark etmemiştim. 'Merhaba' demek için yanıma gelen birçok insan vardı. Daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem." dedi.
'Türkiye'de bir film yapmayı çok isterim'
Liam Cunningham, Türkiye'de bir projede yer almak için Türkçe dil bilgisinin yetersiz olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
Oyunculuk yapmak isteyen gençlere tavsiyelerde de bulunan Cunningham, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genç oyuncular kalbinizin sesini dinleyin, aklınızın değil. Hikayeler anlatın. Biz de bunu yapıyoruz. Biz en çok hikaye anlatıcısıyız. Eğer tarihe bakarsanız, 20 milyonu 100 milyon yapan kişiyi hatırlamıyoruz. Güzel binaları hatırlıyoruz. Sema yapan dervişleri (semazen), kültürümüzü, yazılarımızı, binalarımızı, insanlarımızı, her birini görüyoruz. Ülkenin tarihi inanılmaz ve hatırladığımız şey bu. Geriye kalan her şey bir kenara bırakılacak. Özel jete sahip olmanız ya da cam bir binanız olması ve tepede ofisinizin olması kimsenin umurunda değil. Ama güzel şiirler, güzel mimari, yazılar, oyunlar, kitaplar, halkınızın hikayeleri işte bu ölümsüzlüğünüz. Denemeniz ve anlatmanız gereken hikayeler bunlar."