Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, rektör atama kriterlerini çok daha yükseğe çıkartarak, adayları akademik ve idari bakımdan çok sıkı bir inceleme sürecinden geçireceklerini bildirdi.
Yaklaşık 13 yıl önce Türkiye'deki her şehre üniversite kurma kararı aldıklarında bazı kişilerin kendilerini kıyasıya eleştirdiğini anımsatan Erdoğan, bu kişilerin Ardahan, Bilecik, Rize, Burdur, Hakkari ve Karabük'te üniversite olamayacağını söylediklerini belirtti.
Bunun aynı zamanda maliyeti de yoğunluğu itibarıyla düşürdüğünü vurgulayan Erdoğan, "Bundan dolayıdır ki bakıyorsunuz şimdi Güneydoğu'da birçok ilimizde başarı oranı yükseldi. İlk sıralara giren öğrencilerimiz olmaya başladı mı, oldu. Şimdi Şırnak'tan ilk derecede bakıyorsunuz öğrenci çıkabiliyor. Demek ki imkanlar hazırlanırsa Şırnak'tan da, Iğdır'dan da Muş'tan da Hakkari'den de çıkar. Ankara'sı, İstanbul'u, İzmir'i ile yarış edebilen öğrencilerimizi, buralardan da çıkardığımızı görmek bize ayrıca bir mutluluk veriyor. Bu evlatlarımızın, bu noktadaki kabiliyetinin, özellikle gayretleri ile nereye ulaşabileceğinin en güzel ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Bazı üniversitelerimiz hala beklediğimiz yere ulaşamamış"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm rektörlere ve özellikle yeni kurulan üniversitelerin rektörlerine üstlendikleri görevin ağırlığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
Erdoğan, üniversiteleri yaygınlaştırılırken öğrencilerin barınma ve geçinme sorunlarını da unutmadıklarına işaret ederek, yurtların yatak kapasitesini 677 bine çıkarttıklarını ve bunu önümüzdeki yıllarda 865 bine kadar yükselteceklerini söyledi.
"Yurtlardaki eğitim-öğretim noktasında kalitenin daha yüksek olduğuna inanıyorum." diyen Erdoğan, kendisinin de öğrenciyken yurt hayatını yaşadığını hatırlattı.
Kendisinin üniversite çağında değil, İmam Hatip'te öğrenci iken yurda girdiğini anlatan Erdoğan, "Oranın bize kazandırdıklarını her yönüyle çok iyi biliyorum. Üniversitelerimizde de bunun çok çok isabetli olduğuna inanıyorum. Nitekim az önce verdiğim rakamlarda bunun en açık ifadesi" dedi.
"Harç verildiği zaman kıyamet koparanlar şimdi nerede"
Öğrencilere verilen kredi ve burs desteklerine ilişkin de bilgi veren Erdoğan, şöyle konuştu:
Uluslararası öğrenci sayımızın her geçen yıl artıyor olması Türkiye'nin bu alanda da küresel bir marka olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. Uluslararası öğrenci sayımız 15 bindi, şimdi 170 bine ulaştı. Aramızda öğrencileri görüyorum uluslararası. Bu da tabii Türkiye'nin bu noktada dünyaya nasıl açıldığının en güzel ispatı. Türkiye bursları yanında, kendi imkanlarıyla çeşitli üniversitelerimize gelen öğrenci sayısındaki bu büyük yükseliş, ülkemizin yüksek öğrenimdeki cazibesinin artığını da gösteriyor. Beklentimiz, ülkemizin nitelikli yabancı öğretim elemanları için de cazip hale gelmesi, bir başka ifade ile beyin göçünün çekim merkezlerinden biri durumuna dönüşmesidir."
"Verimlilik esasına dayalı bir eylem planını da hazırlamalıyız"
Recep Tayyip Erdoğan, Yükseköğretim Kurulunca her yıl yeniden belirlenen Türkiye'nin bilim hayatının 100 öncelikli alanına yönelik doktoralı insan kaynağı yetiştirilmesi projesinde 4 bin öğrenciye ulaşıldığı bilgisini paylaşarak, yeni kalkınma planında bu projeyi daha da geliştirme ve genişletme kararı aldıklarına dikkati çekti.
Yükseköğrenim alanını, yenilikçi bir anlayışla sürekli daha da ileriye götürmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu üniversitelerin adlarının "vakıf" olduğunu ancak vakıf olmaktan çıkıp, tamamen ticari çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Vakıf dediğimiz zaman farklı şeyler anlıyoruz. Öğrencisinin cebinden ne çıkacak o değil, tam aksine vakıfta, ecdat nasıl tanımlıyor; 'Cebi hümayunundan ödemek suretiyle' diyor. Şimdi de bizim vakıf üniversitelerinin patronları, kendi cebi hümayunlarından değil, orayı doldurmak için gayret ediyorlar. Buna bakmamız lazım." ifadelerini kullandı.
Tepeden tırnağa tüm kurumların misyonlarını ve işleyişlerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini anlatan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu kapsamda şu ana kadar 160 üniversitemiz, Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Gerçekten önemli bir işleve sahip olduğuna inandığım Yükseköğretim Kalite Kurulumuzun yapısını güçlendirmeli ve özellikle bağımsızlığını tahkim etmeliyiz" dedi.