Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programında konuştu.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Dünyanın dört bir ucundaki kardeşlerimize selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Mevlid-i Nebi Haftası açılış programı vesilesiyle sizleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
Rabbime bizleri adı güzel kendi güzel Muhammed'in dünyaya vasıl oluşunun bir sene-i devriyesine ulaştırdığı için hamd ediyorum.
Bu sene Mevlid-i Nebi haftasını gerek tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını gerekse bölgemizde yaşanan sıkıntılar nedeniyle ne yazık ki buruk yaşıyoruz.
Salgın dalgalar halinde yayılmaya devam ediyor. Vakitlice attığımız tedbirler sayesinde diğer ülkelere göre bu sağlık krizini hamd olsun daha hafif geçiriyoruz. An be an durumu izliyor, bilgilendirmeleri alıyor ve gerekli talimatları veriyoruz. Tüm dünyada hasta sayısının ürkütücü boyutlara ulaştığı bu dönemde milletimizden tedbirlere uymasını istiyorum. 83 milyonun her birine burada görev düşüyor. Bir süre daha sabredecek, kurallara uyacak ondan sonra inşallah felaha erişeceğiz. O güzel günlere milletçe beraber kavuşacağız.
"DÜNYA LİDERLERİNE SESLENİYORUM"
Dinimiz ve peygamberimizce yasaklanan fiilin her gün her an işlendiği bir dönem içindeyiz. Libya'nın zengin kaynakları darbeciler ve batının emperyalist güçleri tarafından talan edildi. Filistin'de zulüm, Arakan'da şiddet, Irak ve Afganistan'da terör can almaya devam ediyor. Her şeyden önce insanız. İnsan olarak bizim dinimizde Hıristiyan olmak suç değildir, biz ona da Museviye de sahip çıkıyoruz.
"FRANSIZ MARKASI SATIN ALMAYIN"
Bizde gerçek din özgürlüğü var ama bunlarda bu yok. Gün geçmiyor ki Müslümanların inanç hürriyetlerini kısıtlayan bir uygulamayla karşılaşmayalım. Fransa'nın akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapılmaya başlandı.
"FAŞİSTSİNİZ"
Bugün lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok Batılı devlette, Müslümanlara yönelik hukuksuzluklar adeta sıradan hale gelmiştir. Kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde teşvik edilen bir politika haline gelmiştir.
Irkçı terörizm, medya ve siyaset eliyle, çoğu zaman da güvenlik birimlerinin de göz yummasıyla toplumda yaygınlaşıyor.
FETÖ gibi örgütler en üst düzeyde korunurken, samimi müminler dışlanmakta, ötekileştirilmektedir. Meşru zeminde faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları baskıya uğramaktadır. DEAŞ gibi teröristlerin işlediği cinayetlerin faturaları dinimize ve müminlere kesimlere, Müslümanlara yönelik kin ve nefret körüklenmektedir.
Batı toplumları İslam'ı hedef alarak buradan çıkış yolu aramak gibi yanlışa düşmüşlerdir.
Koronavirüs salgınının sebep olduğu ekonomik sıkıntıların faturası bile Müslümanlara ve göçmenlere kesilmeye çalışılıyor. Korkarım çok daha karanlık, çok daha sinsi planın çarkları işlemektedir.
"İSLAM DÜŞMANLIĞINI GÖRMEZDEN GELEMEZSİNİZ"
Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek için girdiğiniz bu yolun sonu felakettir.
İslam düşmanlığını görmezden gelemezsiniz. Ülkemizle ilgili olur olmaz konuda görüş bildiren Avrupa Parlementosu 3 maymunu oynayarak bu konuyu geçiştiremez.
Önceki gün yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum, ırkçılık ve İslam düşmanlığı görevi, makamı ne olursa olsun insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur.
"UTANÇ VERİCİ GÜNLER YAŞADIK"
Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur'an kurslarının kapatıldığı günlerimiz oldu. Kur'an-ı Kerim'in tren vagonlarında, ahırlarda, derme çatma binalarda gizli saklı şekilde öğretildiği günlerden geçtik.
Milletin desteğiyle kurulan Kur'an kursları, imam hatip okullarımızın kapısına kilit vuruldu.
Bu ülkede Allah ve ahlâk demenin yasak olduğu zorlu, utanç verici günler yaşadık.
Şu anda 1 milyon 300 bin öğrenci İmam Hatiplerde eğitim görmektedir.
Ayrıntılar geliyor...