Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin "Türkiye'nin Ortak Aklı" temasıyla Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde bir otelde düzenlenen "31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı"nda konuştu.
Konuşmasına, "ülkenin dört bir yanında AK Parti'nin millete hizmet davasını sırtlayan, ülkesi, milleti ve Türkiye'nin aydınlık istikbali için samimiyetle koşturan tüm kardeşlerimin her birine selamlarımı gönderiyorum." diyerek başlayan Erdoğan, toplantının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.
Bugün ve yarın belirlenen konu başlıklarında genel başkan yardımcısı ve bakanların geniş bir yelpazede sunumlarını yapacaklarını belirten Erdoğan, hem partinin gündemindeki meseleleri konuşacaklarını hem de Türkiye'yi ve tüm insanlığı ilgilendiren konuları 2 gün boyunca kapsamlı şekilde değerlendireceklerini bildirdi.
Erdoğan, "Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz 30 istişare toplantısında olduğu gibi demokratik bir atmosferde katılımcı bir anlayışla, kardeşliğin ve muhabbetin hakim olduğu bir iklimde kıymetli fikirlerini alacağız." dedi.
Geçen yıl hem 6 Şubat depremleri hem çok yoğun geçen 14 ve 28 Mayıs seçimleri dolayısıyla toplantılarını ertelemek durumunda kaldıklarını ifade eden Erdoğan, seçimlerin hemen ardından da tüm vakit ve enerjilerini depremin yaralarının sarılması başta olmak üzere ülkenin acil sorunlarının çözümüne teksif ettiklerini söyledi.
Toplantıda bulunanların hemen hepsiyle çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini, görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Erdoğan, "AK Parti'yle özdeşleşmiş, Türk siyasetine AK Parti'nin kazandırdığı istişare toplantılarının farklı anlamları ve önemi olduğunu çok iyi biliyoruz. Son bir yıldır ülkemizin adeta gündemini kaplayan seçim maratonunun da tamamlanmasıyla öncelikle kardeşlerimizle beraber olalım istedik. İstişare toplantılarımızı devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
"Sokağın sesine kulak verdik, çarşının, pazarın nabzını tuttuk"
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1-2 Temmuz'da yine Kızılcahamam'da belediye başkanlarıyla bir araya geleceklerini anlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Böylece yol ve dava arkadaşlığımızın, siyasi sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmenin yanı sıra son bir yılda yaşanan 3 seçimin de kapsamlı muhasebesini yapacağız. Rabb'imiz, hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de 'onların işleri kendi aralarında istişareyledir' buyuruyor. Peygamberimiz de istişare edenin pişmanlık duymayacağını bizlere müjdeliyor. Siyasi hayatımızın her aşamasında olduğu gibi partimizin kuruluşundan itibaren de istişareye, kararlarımızı ortak akılla almaya önem verdik. Halkımızla aramıza mesafe koymadık, görünmez duvarlar örmedik. Siyaseti, milletimiz için yaptık, milletimizle birlikte, milletimizle hep istişare halinde kalarak yaptık. Sivil toplum kuruluşlarımızla, kanaat önderlerimizle istişare ettik. Bilim adamlarımızda, akademisyenlerimizle, gençlerimizle istişare ettik. Türkiye'nin nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarla, hanım kardeşlerimizle istişare ettik. Sanayicilerimizle, üreticilerimizle, emekçi kardeşlerimizle istişare ettik. Saçlarını ülkemize ve milletimize hizmet yolunda ağartmış büyüklerimizle, emeklilerimizle istişare ettik. Türkiye'nin selameti ve geleceği için söyleyecek sözü, görüşü, eleştirisi ve teklifi olan her bir insanımızla istişare ettik. Sokağın sesine kulak verdik, çarşının, pazarın nabzını tuttuk. Hiç kimseyi ayırmadan, ayrımcılık yapmadan herkese ulaşmaya çalıştık. Ne kendimizi ne çalışma arkadaşlarımızı ne partimizi sürekli aynı seslerin duyulduğu, farklı fikirlere kapalı yankı odalarına hapsetmedik. Türkiye adına milletimizin huzuru, refahı, istikbali adına demokrasimizin güçlenmesi, serpilmesi, büyümesi adına söyleyecek sözü olan herkese ne kadar aykırı olursa olsun, her görüşe kapımızı ve gönlümüzü açtık."
"Türk siyasi hayatında istişare kültürü bizimle anlam kazandı"
Bu süreçte en fazla kendi kadroları ve mensupları ile bu kutlu davaya gönül ve omuz veren yol arkadaşlarıyla istişare ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Siyasi rakiplerimiz dahil bizi tanıyan herkes şu gerçeği kabul ve tasdik etmektedir, AK Parti siyasetinin taşıyıcı kolonları; istişare, müzakere ve katılımcılıktır. AK Parti'nin her toplantısı aynı zamanda geniş katılımla gerçekleştirilen bir meşveret meclisidir ve bugüne kadar daima böyle olmuştur. Türk siyasi hayatında istişare kültürü bizimle anlam kazandı. İşte bugünkü toplantımız gibi bizimle ete, kemiğe büründü."
Erdoğan, istişareyi siyasette sadece kullanışlı bir söylem olmaktan çıkartıp, her seviyede pratiğe döken, uygulayan ve kurumsallaştıran parti olduklarının altını çizdi.
Birkaç ay sonra 23. kuruluş yıl dönümlerini kutlayacaklarını anımsatan Erdoğan, "23 yıldır bizi ayakta tutan, bizi rakiplerimize göre avantajlı kılan vasfımız hiç kuşkusuz ortak akla önem vermemiz, ortak akılla hareket etmemizdir. Kuruluşumuzdan beri farklı düşünceleri, ortak akıl potasında buluşturduk. Eleştiriye, özellikle yapıcı, yol gösterici eleştiriye her zaman açık olduk. Partimiz bünyesindeki demokratik mekanizmaları en iyi şekilde işlettik." diye konuştu.
Toplantı kapsamında özellikle AK Parti'nin istikbali açısından kritik önemi haiz konuları görüşüp, hiçbir komplekse kapılmadan meseleleri ele alacaklarını belirten Erdoğan, "14 ve 28 Mayıs ile 31 Mart seçim sonuçları arasındaki negatif ayrışmayı tüm yönleriyle, asla kolaycılığa kaçmadan ele alacağız. Bugüne kadar genel merkez kurullarımızın yanı sıra il başkanlarımızla da bir araya geldik. Kanaatlerini, ilk ağızdan dinleme fırsatı bulduk. Fikrine önem verdiğimiz dostlarımızın görüşlerine başvurduk. Her il ve ilçe bazında değerlendirmelerimizi tek tek yapıyoruz. Farklı kanallardan derlediğimiz bilgiler ışığında, fotoğrafı netleştiriyor, yol haritamızı ve atacağımız adımları tayin ve tespit ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Seçmenden "geçer not" alamayanların takdirlerine mazhar olamayacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçlarıyla bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini vakti saati geldiğinde muhakkak yapacağız. Bu süreçte ince eleyip sık dokuyor, gerçekten çok titiz davranıyoruz. Milletimizle gönül köprülerimizi tekrar güçlendirirken, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın surlarında gedik açma girişimlerine fırsat vermeyeceğiz. Ne birilerinin suyu bulandırıp bulanık suda kişisel hesaplarını görmelerine seyirci kalacağız ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz. AK Parti olarak 85 milyonun umudu olma vasfımızı koruyorsak bunun sırrı, milletin sesine kulak kabartıp, kurucu değerlerimizin rehberliğinde kendimizi güncellemeyi başarmamızdır.
Bugüne kadar meclisten bürokrasiye, teşkilatlardan belediyelere bütün bunlara uzanan zincirin her bir halkasında değişimi başarıyla gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonra da değişim irademizi güçlü ve dinamik tutacağız. Sizlerden hiçbir perde koymadan, düşüncelerinizi ne kadar keskin olursa olsun, tenkit ve tespitlerinizi bizimle paylaşmanızı istirham ediyorum. Bir defa şunu çok iyi bilmenizi isterim, burada artılarımızı ve eksilerimizi görmek üzere bir aradayız. Burada yanlışlarımızı düzeltmek, doğrularımızın sayısını çoğaltmak üzere bir aradayız. Burada öz eleştirimizi açık yüreklilikle yapmak, kendimize ve partimize ayna tutmak, sorunlarımıza ortak akılla çözüm üretmek üzere bir aradayız. Burada kardeşliğimizi perçinlemek, ahdimizi ve kavlimizi yenilemek, yola çok daha güçlü bir şekilde yeniden revan olmak üzere bir aradayız."
"Milletimizin bin yıllık kardeşliğini diri tutmanın gayretindeyiz"
Erdoğan, istişare toplantısını, bugüne kadar olduğu gibi AK Parti ve ülkenin fotoğrafını çektikleri, sorunların tespit edildiği ve bunlara ortak akılla çözümler geliştirildiği bir platforma dönüştüreceklerine inandığını söyledi.
Toplantının azami derecede faydalı olabilmesi için katılımcıları oturumlara katılmaya ve katkı vermeye davet eden Erdoğan, katılımcılara da şahsı, ülkesi, milleti ve AK Parti adına tek tek teşekkür etti.
AK Parti 31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın ülke ve AK Parti için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Siyaset, ülke ve millet için verilen çetin mücadelenin adıdır. Bizim lügatimizde siyasetin tek bir amacı vardır, o da millete hizmettir. Bunun için her fırsatta 'eser ve hizmet siyaseti' diyoruz. İşte bunun için 'kardeşlik ve gönül siyaseti' diyoruz. Türkiye'yi yüceltmenin, insanımızın refah ve huzurunu temin etmenin, milletimizin bin yıllık kardeşliğini diri tutmanın gayretindeyiz." dedi.
AK Parti olarak 23 yıldır milletin huzurunda olduklarını hatırlatan Erdoğan, "Her zaman, olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi de olduk. Siyasetimizi gerilim, kutuplaşma, kamplaşma üzerine inşa etmedik. Gerektiğinde sesimizi yükselttik, gerektiğinde kızdık, öfkelendik. Bir haksızlık gördüğümüzde, bir hukuksuzluk gördüğümüzde, ciğerimizi yakan, kanayan bir yara gördüğümüzde merhum Akif'in deyimiyle 'Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım' dedik ve var gücümüzle karşısında durduk." ifadelerini kullandı.
"Kim olursa olsun biri yanağımıza tokat atmaya yeltendiğinde elbette diğer yanağımızı da dönmedik, karşılığını verdik" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her zaman edep dairesinde olduk, edepten hiç taviz vermedik ama edepsizliği de karşılıksız bırakmadık. 27 Nisan bildirisinde, Gezi olaylarında, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinde olduğu gibi gerektiğinde öne herkesten evvel biz atıldık. Canımız pahasına, aziz milletimizin iradesine sahip çıktık. Ancak kurulduğumuz andan itibaren siyasetimizi hep Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklamak şeklinde yaptık. Yunus'un deyimiyle 'Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü' dedik ve her canlıya en başta Rabb'imize itaat ve ibadetin bir gereği olarak hürmetle baktık, hürmetle muamele ettik.
Din, dil, ırk, mezhep, meşrep ayrımı yapmadık. Kimseyi dış görünüşüyle, hayat tarzıyla yargılamadık. Bakınız bu ülkede on yıllar boyunca sırf kılık kıyafetinden, başörtüsünden, sakalından, inancından dolayı milyonlarca vatandaşımız mağdur edilmişti. Gasbedilen haklarını teslim ettik. Yine bu ülkede Kürtler, bir dönem uygulanan yanlış politikalar neticesinde ötelenmişlerdir. Hepsiyle biz kucaklaştık. Aleviler ötekileştirilmişti, sorunlarını çözmek için samimiyetle çaba sarf ettik. Kimin sorunu varsa, kimin siyasetten meşru beklentisi varsa elimizin uzandığı, gücümüzün yettiği kadar karşılamaya çalıştık."
"22 yıldır milletimizin her kesiminin teveccühüne mazhar olduk"
Erdoğan, 85 milyonun tamamının bu toprakların birinci sınıf vatandaşı olduğunu, bu toprakların asıl sahibi olduğunu defalarca vurguladıklarını söyleyerek, "'Vatan hepimizin' dedik, 'Devlet, hepimizin' dedik. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' dedik ve her insana eşit mesafede durduk. Biz ülkenin tamamını bir gördüğümüz, bütün gördüğümüz 85 milyonun her bir ferdini kardeş gördüğümüz için tam 22 yıldır milletimizin her kesiminin teveccühüne mazhar olduk." dedi.
Yüzde 52'nin oyunu alırken geriye kalan yüzde 48'in de oyu olmasa bile beğenisine mazhar olduklarını ifade eden Erdoğan, sadece oy aldıkları kesimlere değil, Türkiye'nin tamamına hizmet ve eser ürettiklerini söyledi.
Erdoğan, "Sadece oy aldıklarımızın değil oy almadıklarımızın da hukukuna, yaşam tarzına, iradesine ve tercihlerine saygı gösterdik. Bu dün böyleydi bugün de aynıdır. AK Parti var olduğu müddetçe inşallah Türkiye'de kardeşlik siyasetinin temsilcisi olmaya devam edecektir." diye konuştu.
Türkiye'de siyasetin dünyanın pek çok ülkesine göre daha rekabetçi bir zeminde yapıldığını söyleyen Erdoğan, "Seçim dönemlerinde rekabetin ve siyasi mücadelenin dozu, doğal olarak daha da artıyor. Hem 14-28 Mayıs seçimleri hem de 31 Mart mahalli idareler seçimleri, Türk siyasetinin rekabet düzeyi oldukça yüksek seçimlerinden biriydi. Ülkemiz sadece 10 aylık bir zaman diliminde siyasi tansiyonun tırmandığı üç seçim sürecini üst üste yaşadı. Seçimler sadece ekonomimizi değil toplumumuzu da yordu, yıprattı." diye konuştu.
Erdoğan, 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde siyaset sahnesinde yapılanların unutulmayacağının altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
"FETÖ'nün servis ettiği argümanlar üzerinden Rusya'yla aramızı bozma girişimlerinden mezhep ve köken temalı videolara, bölücü terör örgütü ile başlarının rakibimiz için sabah akşam oy istemesine kadar bugün aklımıza getirmek dahi istemediğimiz nice operasyona maruz kaldık. Sandık sonuçları ayan beyan ortada olduğu halde seçim gecesi oynanan 'kazanıyoruz' tiyatrosu, Türk siyasetinin utanç hanesine yazılmıştır. Geriye dönüp baktığımızda kimi zaman gülerek kimi zaman endişeyle hatırladığımız nice olay, skandal, provokasyon ve müsamere yaşandı. Tarih ve mahşeri vicdan asıl hakem olarak elbette bunları yargılayacak, kimi zaman ne yaptığını daha net olarak ortaya koyacaktır. Biz de demokrasimizin selameti için bunun takipçisi olacağız."
Tüm tuşlara basmalarına rağmen 14-28 Mayıs seçimlerinde bekledikleri neticeyi alamayanların, daha sonra sırf koltuklarını koruyabilmek uğruna siyaseti yüksek gerilim hattına mahcup ettikleri değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, "Seçim sonuçlarını kabullenmek yerine farklı tartışmalarla milletin iradesine kara çalmaya, gölge düşürmeye çalıştılar. Sorumlu siyasetçiler gibi davranarak milletin menfaatlerini kendi şahsi hesaplarının önüne bir türlü koyamadılar. Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında daima basiretle hareket ettik. Kışkırtmalara rağmen mutedil ve soğukkanlı tavrımızı koruduk. Enerjimizi polemiklerle israf etmek yerine ülkemize ve milletimize hizmet etmeye harcadık." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden ihyası ve ekonomideki sıkıntılar başta olmak üzere Türkiye'nin meselelerini çözmeye odaklandıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"31 Mart seçimlerinde milletimizin iradesi daha farklı tezahür etti. Biz de bunu öpüp başımızın üstüne koyduk. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milli iradeyi sorgulama, küçümseme, başkaları gibi sandığın itibarını zedeleme gibi yollara tevessül etmedik. Sonuçların belli olmasıyla özellikle seçim tartışmalarını geride bıraktık ve önümüzdeki dört yıllık seçimsiz dönemi ülkemiz ve milletimiz için en verimli şekilde değerlendirmeye baktık.
31 Mart sonrasında AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın sergilediği olgun tavır siyasi partiler arasında yeni bir diyalog zemininin oluşmasına vesile olmuştur. Türkiye böylece seçim atmosferinden çıkıp asıl gündemine yoğunlaşma fırsatı bulmuştur. Bunu Türk siyasetinin ulaştığı yüksek tekamül seviyesinin bir işareti olarak görüyoruz."
CHP Genel Başkanı Özel ile görüşme
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, 31 Mart seçimleri sonrasında, AK Parti Genel Merkezi'nde kendisini ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, "Arayı uzatmadan Kurban Bayramı'ndan önce ben de kendisine iadeiziyarette bulunacağım. Sayın Özel'in ziyareti akabinde siyasette bir yumuşama arzuladığımızı, bunu teşhis etmeye çalıştığımızı ifade ettim. Bu yumuşamanın bir tarafı iktidarsa bir tarafı da muhalefettir. Biz bu konuda son derece rahatız, özgüvenliyiz. Tekrar ediyorum, biz kutuplaşmanın, kamplaşmanın, gerilimin tarafında hiç olmadık. Ama eğer yine de üzerimize düşen bir şey varsa hiç çekinmeden gereğini yaparız. Burada asıl olan muhalefetin kendi politikalarını gözden geçirmesidir. İktidarı gerilim yanlısı olarak yaftalamak kolaydır ancak asıl muhalefet kendisini bu noktada samimi bir özeleştiriye tabi tutmalıdır." değerlendirmelerini yaptı.
Erdoğan, hem AK Parti ve ittifak ortağı MHP'nin hem de Ana Muhalefet Partisi ve muhalefet partilerinin kırmızı çizgilerinin olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Elbette siyaset belli bir çerçevede, belli sınırlar içinde yapılır. Yumuşama adı altında kimliğimizden, ilkelerimizden, duruşumuzdan, hassasiyetlerimiz ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz. Muhalefetten de böyle bir taviz beklemiyoruz. Ancak siyasetin özellikle de muhalefetin yıkıcı, yıpratıcı, ötekileştirici bir zemin üzerinde ilerlemesi Türkiye'ye fayda değil zarar getirir. Türkiye bu siyaset tarzının acısını geçmişte defalarca yaşadı, çok ağır bedeller ödedi. Vesayet güçleri ve oligarşik yapılar, siyasetin bu gerilimli atmosferinde kendilerine alan açtı, hatta demokrasiye müdahale imkanı buldu.
Terör örgütlerine siyaseti dizayn fırsatı veren yine aynı kasvetli iklimdi. Türkiye düşmanları da bunu ülkemizin yumuşak karnı olarak gördü. Muhalefetin de son dönemde bu gerçeği görerek yeni üslup ve söylem geliştirme çabalarını takdirle karşılıyoruz."
"Hukuk içinde olduğu müddetçe her türlü eleştiriye saygımız sonsuzdur"
Siyasete hukuku referans aldıklarını vurgulayan Erdoğan, hukuk içinde olduğu müddetçe her türlü eleştiriye, söyleme, ifadeye, eyleme saygılarının sonsuz olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukukun dışına çıkıldığında ülkenin mahkemeleri, hakimleri, savcılarının elbette gerekeni yapacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu bizim için de muhalefet için de bu ülkede yaşayan her bir birey, faaliyet gösteren her bir kurum için de geçerlidir. Terör, terörü meşrulaştırmak, sırtını terör örgütlerine dayamak, şiddet, şiddeti övmek, darbe, sokak eylemleri ile darbe girişimi, hakaret ve iftira hukuk dışıdır. Çok açık söylüyorum, bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir, Şeriatın kestiği parmak acımaz. Aynı tavrı aynı tutumu muhalefetten de bekleriz. Onların da hukuka saygı duymasını isteriz."
"Siyasette yumuşamaktan kastedilen hukuka, demokrasiye, insan haklarına saygı duyulmasıdır." diyen Erdoğan, "Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin. Demokrasiyi ortadan kaldırmaya, insan haklarını çiğnemeye yönelik eylemler karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Özgürlükleri kısıtlamaya yönelik girişimler ya da özgürlük adı altında başkalarının özgürlüğünü daraltmaya yönelik eylemler karşısında bizden kimse yumuşak tavır beklemesin. Milletin inanç değerlerine, kutsallarına, mukaddesatına yönelik karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin." diye konuştu.
"İsrail'e karşı somut tedbirler alan tek ülkeyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
"Darbe anayasasının sivil ve özgürlükçü anayasa ile değiştirilmesi konusunda el ele verebilirsek sadece siyasetin havası değil, ülkemizin bahtı da değişecek. Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 5,7 büyüdü. Ekonomimiz Kovid-19 tedbirlerinin uygulandığı 2020'nin ikinci çeyreğinden sonra üst üste 15 çeyrek büyüdü. Enflasyon inşallah yılın ikinci yarısından itibaren iniş trendine girecek. Açıklanan verilerin neredeyse tamamı, Orta Vadeli Programa uygun seyrediyor. 7 Ekim'den beri Gazze'de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren, bununla kalmayıp İsrail'e karşı somut tedbirler alan tek ülkeyiz."