Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki, İsrail’in Filistin’e yönelik işgaline karşı Türkiye’nin desteğini yüreklerinde hissettiklerini söyledi. Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Maliki, "Türkiye halkı ve devletinin destekleri için müteşekkiriz. Türkiye'nin insani yardımlarına ve İsrail'in insanlık suçlarına karşı mücadelesi için teşekkür ederiz. Her zaman Türkiye'nin desteğine güvenebileceğimizi biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas her zaman irtibat halinde. Filistin Devlet Başkanı Abbas Salı günü Ankara’da olacak" dedi.
NET DURUŞ GÖSTERMELİYİZ
Maliki, Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara münhasır bir yer olmadığına, aynı zamanda Yahudiler için de kutsal olduğuna dikkati çekerek, "Müslüman ülkeler ve uluslararası camia net bir duruş göstermeli, İsrail'in yüzyıllardır devam eden mevcut durumu değiştirme çabalarını boşa çıkarmalıyız. AB içindeki ülkeler Netanyahu’yu ve iki devletli çözümü boşuna bekliyor. Torunlarımız bile göremez. Acil eyleme geçmemiz lazım. Kaldıraç etkisiyle Netanyahu’ya iki devletli çözümün ne zaman ve nasıl uygulanacağı konusunda baskı yapmalı. Filistin devletini tanımakla işe başlamalılar” diye konuştu.
BATI MÜZAKEREYE MEYİLLİ DEĞİL
Maliki, “Batı ülkeleri Filistin sorunu çözümünü müzakere yoluyla çözmeye meyilli değiller. ABD’liler 7 Ekim sonrası çatışmanın bir şekilde çözülmesi gerektiğini fark ettiler. Bununla ilgili haberler çıkıyor, umuyorum gerçek olsun. ABD’de karar alma mercilerinde doğru tartışmalar yapılması bizi mutlu eder. Tanıma olunca Netanyahu da kendi pozisyonunu gözden geçirir ve müzakere masasında iki devletli çözümü konuşabiliriz” ifadelerini kullandı.
RAMAZAN ÖNCESİ ATEŞKES SAĞLANMALIDIR
30 bin Filistinli hükümet görevlisinin Gazze’de yaşadığını ve temel hizmetleri sunmaya çalıştığını vurgulayan Maliki, “Ateşkes olduğunda yine devam edecekler. Yeni bir şeyden bahsetmiyoruz. Zaten var olan bir şeyin devam ettirilmesinden bahsediyoruz. Kimseyi kabul etmeyeceğiz. Filistin idaresine alternatif getirilmesini kabul etmeyiz. Tek meşru yönetim Filistin yönetimidir. Netanyahu Filistin’i kimin yöneteceğine karar veremez. Siyaseten bir değeri yoktur. Yerel komiteler oluşturacağız diyor. Kim için çalışacak? İsrail işgal kuvvetleri için mi? Gazze’de tek yetkili ve meşru yönetim Filistin yönetimidir. Savaş sonrası dönem için de durumu böyle görüyoruz. Ramazan öncesinde ateşkes sağlanmasını ümit ediyoruz. Eğer ateşkes sağlanmazsa binlerce kişi ölmeye devam edecek” şeklinde konuştu.
Forumda son gün
"Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak" temasıyla düzenlenen 3. Antalya Diplomasi Forumu'nun ikinci gün oturumları da dolu dolu geçti. 147 ülkeden gelen siyasetçi, diplomat, akademisyen, gazeteci ve düşünce kuruluşu temsilcilerinin katıldığı forumda bu yıl Filistin ve Ukrayna gündemi ağırlık kazandı. Diploması trafiğinin yaşandığı forumlar bugünkü oturumların ardından sona erecek.
Bakan Fidan'ın diplomasi trafiği
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 3. Antalya Diplomasi Forumu kapsamında, ikili görüşmeler yaptı. Fidan Lüksemburg Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Avrupa Bakanı Xavier Bettel, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri Helga Maria Schmid, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev, Özbekistan Dışişleri Bakanı Bahtiyar Saidov, Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Dacic, Malezya Dışişleri Bakanı Dato' Seri Zambry Abdul Kadir, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Bujar Osmani ve Namibya Bakanı Peya Mushelenga ile görüştü.
Barışın kıymetini en çok kadınlar bilir
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nun Kadın, Barış ve Güvenlik Oturumu'nda lider eşleri ve katılımcılara hitap etti. Forumun bu seneki ana temasının "krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak" olduğunu anımsatan Erdoğan, Suriye, Irak, Yemen, Sudan Filistin ve daha birçok çatışma bölgesinden, aynı acı feryatların yükseldiğini söyledi. Emine Erdoğan, savaşta her kesim zarar görse de bilhassa kadınların orantısız biçimde etkilendiğini dile getirdi. Savaşın derinden etkilediği kadınların, barış için söyleyecek çok sözünün olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
KADINLARI BARIŞ SÜRECİNDE OLMALI
"Büyük bir incelikle inşa ettiği yuvası yanıp küle dönen, canından parça evladının acısını gören, kök saldığı toprakları terk etmek zorunda kalan kadınlar, barışın kıymetini herkesten çok daha iyi bilir. Bu konuda, 24 yıl önce, küresel bir irade ortaya konmuş; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1325 sayılı kararı ile kadınların, barış süreçlerine katılımı güvence altına alınmıştı. Ancak ne yazık ki çatışmanın birincil mağduru, toplumların inşasının ana aktörü olan kadınların, arabuluculuk ve barış süreçlerine etkin bir şekilde dahil edilmediğini görüyoruz. Oysa araştırmalar, kadınlar sürece dahil olduğunda uzlaşma olasılığının yükseldiğini ve barışın daha uzun soluklu hale geldiğini gösteriyor. Kadınların, farklı gruplarla işbirliği yapma ve birlikte çalışmaya yatkın tabiatı ve sosyal meselelere olan duyarlılıkları, barış süreçlerindeki başarı şansını artırıyor. Unutmamalıyız ki kalıcı ve sürdürülebilir bir barış, kimsenin geride bırakılmadığı bir süreçten doğar. Bilhassa, toplumun temel ve dönüştürücü bir parçası olan kadınların dahil edilmediği bir barış sürecinin başarı ile sonuçlanması beklenemez. Bu nedenle, diplomasiyi öne çıkarırken, kadınların karar verici noktalarda olduğuna emin olmalıyız."