İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, otobüs yolculuğunun yüzde 99 azaldığını, uçak yolculuğunun neredeyse günlük birkaç sefer seviyesine düştüğünü açıkladı.
"Özel araçların da çıkışına kısıtlama getirebiliriz"
Bakanı Soylu, CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu "Tarafsız Bölge" programında, "Özel araçlar serbest ama fiili olarak onların çıkışlarını zorlaştırıyoruz, bekletiyoruz. Eğer burada da bir problemin büyüdüğünü görürsek özel araçların da çıkışına kısıtlama getirebiliriz mi çıkar bu söylediklerinizden?" şeklindeki soruya, "Bu söylediğimden tam da böyle çıkar." diye cevap verdi.
Bunları açık açık konuşmanın zamanı olduğunun altını çizen Soylu, "Sayın bakanımız verileri açıkladı. Biz bu veriler üzerinden mesele başladığı, vakalar tespit edilmeye ve ölümler başladığı andan itibaren sürekli önlem almaya çalışıyoruz. Şehir içinde toplu taşımada önlemleri aldıktan sonra önce yüzde 50'ler sonra yüzde 60'lar sonra yüzde 75'ler seviyesine düştü. Hafta sonları yüzde 90-92 seviyesine düştü ama hafta içi sürekli artarak, dün yüzde 83'tü, bugün rakamın biraz daha yükseldiği kanaatindeyim. Yani hem aldığımız tedbirlerle hem ortaya koyduğumuz strateji esası itibarıyla başarıya ulaştığını ifade etmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Soylu, özellikle 18 büyükşehir belediyesindeki yolcu hareketliliğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul dün yüzde 84'lerdeydi. Eğer elimizdeki tablolarda dramatik yükselişler olursa bu şu demektir; bir gevşeme var. Gevşeme olduğu andan itibaren biz başka bir tedbir alacağız ama sadece bu değil. Aynı zamanda yayılmada farklı bir noktada kendine ait gidiyorsa biz farklı tedbirleri alma konusunda irademizi ortaya koyarız. Bu 81 vilayetten özel araçların çıkması, bizim idari bir tasarrufumuzdur. Bu bir genelgeye talimata bağlanmamıştır. Yeri gelir şunu uygulayabiliriz. Özel araçların illerden çıkışını engelleme şansına sahibiz. Bunu hemen yapabiliriz. İllerde bazı özel araçların kısıtlanmasını gerçekleştirebiliriz. Yani bunu da yapabiliriz. Önümüzde bu tedbirleri almaya mani yada kanuni bir hal söz konusu değildir. 24 vilayetimizde karantina tedbiri uyguluyoruz. Valilerimize ön görüldüğü yerde bu tedbirlerin artırılması talimatını verdim. Sağlık Bakanlığımız da buna 'uygundur' dedi. Bu karantina tedbirleri aslında oraları sınırlayarak onun yayılımını önlemeye yönelik tedbirlerdir. Bu aşamaya gelindiği zaman karantina tedbirleri alınmakta çekinilmemektedir."
Soylu, "Karantina sokağa çıkma yasağı gibi bir şey midir?" sorusuna, "Kısmen öyle, o alanı kapatıyorsunuz, ilişki ve teması kesmeye çalışıyorsunuz. Diyelim ki 100 ve 70 hanelik bir yerde 8-10 vaka görüldü. Bu risktir. Orada temas başladığında bu alan bulaş ile karşı karşıya kalacaktır. Hemen orada il sağlık müdürlüğümüz, vali ve kaymakamlarımız karantina kararını alıyor." cevabını verdi.
"Avrupa bu bulaşı sağlıyor"
İçişleri Bakanı Soylu, "İstanbul bu işin merkez üssü gibi duruyor. İstanbul'dan diğer illere yayılması endişesi var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu işin en başından bu yana en çok dikkat ettiğimiz il, İstanbul. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konuda özel tedbirler almamız gerektiğini söylediği il, İstanbul. Çin, İran ardından Avrupa ile başladı. İstanbul, Avrupa ile çok iç içe. Avrupa'nın 9 ülkesine çok önce uçakların kalkmasını ve onların sınır kapılarımızdan girmelerini yasaklamamızdaki temel sebep, bizim önümüzdeki bu rakamların yavaş yavaş yükseliyor olmasıydı. Çünkü Avrupa bu bulaşı sağlıyor. Umrenin ne kadar ve nerelere sağladığını da teker teker biliyoruz. Ancak İstanbul'u esas itibarıyla etkileyen ve bu bulaşı sağlayan Avrupa. Onun için tüm tedbirlerden önce Avrupa'ya bu yasaklamaları, uçakların durdurulması tedbirlerini aldık. Onun üzerine İstanbul'da kaymakamlar ve valimizle bir araya geldik. Pazarlarda aldığımız tedbirler dahil olmak üzere yaklaşık 218 bin esnaf kapattık Türkiye genelinde. Bunların büyük bölümü İstanbul'da. Esas itibarıyla bu bulaşın yayılmasını engellemek içindir. Birkaç vilayette bulaşın İstanbul'dan geldiğini görünce hemen İstanbul'dan giriş ve çıkışları, yurt içi uçuşları durdurduk."
Soylu, tespit edilen vakanın hikayesini de takip ettiklerini dile getirerek, "Şu an bizim elimizde bu vakaların öyküsünün nereden geldiğinin temel bilgileri söz konusu. Anadolu şehrine nereden geldiği belli ve bu öyküler üzerinden mümkün olduğunca tedbir alamaya çalışıyoruz. Sürekli bir analiz yapıyoruz, bugün yetkililerle 3,5 saat hangi tedbirleri almalıyız diye görüştük. Uygulamasında akim kaldığımız tedbirimiz yok gibi ama yüzde 70-80 başarı oranına tedbirlerimiz yok mu var onlarla ilgili de sıkılaştırma kararı alıyoruz. Bu anlamda otobüslerde iki kişinin yan yana gelmemesi için yetkililerin uyarması gerektiğini iletiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Sahada gördüklerimizi paylaşmak durumundayız"
"İstanbul'a özel bir karar alınacak mı?" sorusu üzerine Soylu, bu durumda söylenecek en kötü sözün "Her şey iyi durumda" demek olduğunu, bunun herkesi büyük bir gevşekliğe ve rehavete iteceğini söyledi.
Soylu, işin başından itibaren kötü senaryoların tamamına ait alabilecekleri tedbirleri ortaya koymaya çalıştıklarını ifade etti.
"İstanbul'da sokak çıkma yasağı gerekiyorsa, bu karar sizin kararınız mı olacak, Bilim Kurulu'nun kararı mı olacak?" sorusu üzerine Soylu, hiçbir kararı kendi başlarına almadıklarını, böyle bir yetkinliklerinin olmadığını belirtti.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'ndan çıkan kararların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arz edildiğini ifade eden Soylu, "Oradan çıkacak değerlendirmeyle şu ana kadar bütün kararlar alınmış ve alınmaya devam etmektedir. Sahada gördüklerimizi elbette ki paylaşmak durumundayız. Elbette ki Bilim Kurulu bana 'Bankaların önüne polis barikatı koyup, tek tek insanların girmesini sağla' demiyor ama bu konuda kendi aldığımız inisiyatifle yapabileceğimiz işler var. Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığının bize söylediği 'Siz seyrekleştirmeyi yapın. Sosyal mesafeyi arttırın. İzolasyonu sağlayın.' Biz, hayatın olağan hareketliliğine yönelik bir tabloyu gördüğümüz andan itibaren bu seyrekleştirmeyi yaparız." diye konuştu.
"Yürümüyorsa, üst tedbirleri almak bizim temel sorumluluğumuz"
Bakan Soylu, temel görevlerinin alınan tedbirlerin yürüyüp yürümediğini kontrol etmek olduğunu vurgulayarak, "Eğer yürümüyorsa, üst tedbirleri almak da veya önermek de elbetteki bizim temel sorumluluğumuzdur. Eğer biz İstanbul'dan hareketliliği çok yoğun olarak görüyor veya bir başka şehirden hareketliliği çok yoğun olarak görüyorsak, yapmamız gereken temel şey, evet biz bu tedbiri aldık ama bu tedbirle şu anda istediğimiz sonucu elde edemiyoruz, bu konuda yapmamız gereken bir üst tedbiri almaktır. O tedbirimiz de hazırdır ve o tedbiri istediğimiz an devreye sokabiliriz." dedi.
"Bir üst tedbir gerekirse o adımı atarız dediğinize göre, sokağa çıkma yasağı da söz konusu olabilir mi?" sorusuna karşılık Bakan Soylu, "Her türlü tedbir alınır, bundan imtina etmenin bir anlamı söz konusu değil. Başta söylediğim 4 ana kuralı ne kadar sürdürebileceğiz, biz buna da bakmak durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, "Bazı üretim bantlarını durdurabilir misiniz? Durduramayacaksınız. Gıda üretimini, sevkiyatını, kamyonları durdurabilir misiniz? Durduramazsınız. Diyelim ki 20-25 gün sokağa çıkma yasağı yaptınız. Sokağa çıkma yasağı yapacağınız zaman bunlara da hazır olmalıyız. Millet gıda tedarikini nereden sağlayacak?" ifadelerini kullandı.
Hayatın bir bölümünün devam etmesi lazım gelen bir süreç olduğunu aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Şehir içindeki hareketlilik hafta içinde yüzde 60-65, toplu taşıma yoğunluğu 84'lere düştü. Otobüs yolculuğu da yüzde 99'a düştü. Siz her halükarda şehrin içinde zorunlu olarak bir şeyin gidip gelmesini temin edeceksiniz. Temin etmek zorundasınız. Bu günden sonra yapmamız gereken, bu seyreltmeleri daha ne kadar yapabiliriz. Hangi üretimlerden vazgeçebiliriz, bunları ortaya koymaktır. Bu senaryolarımız Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hazır. Ortaya bir kural koyacaksak, o kurala nasıl izin verebileceğimiz senaryolarına kadar hazır."
Bu kararları birçok ülkenin tamamından önce aldıklarını dile getiren Soylu, "Biz özellikle İran kapılarında, Irak kapılarında ve Kapıkule'de birtakım tedbirler alırken bizi eleştirdiler. Sağlık Bakanımızın o gün bana söylediğini çok iyi biliyorum. 'Allah'ını seversen bu kapıları kapat' dediği gün kapıları kapattık." şeklinde konuştu.