Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, katıldığı televizyon programında; Deprem bölgesindeki inşa çalışmaları ne durumda? Hak sahipliği başvuruları ne zaman açıklanacak? İstanbul'da dönüşüm için konuşulan formüller neler? gibi soruları yanıtladı.
Bakan Özhaseki'nin açıklamaları şu şekilde;
Yerinde Dönüşüm'e 146 bin 376 başvuru oldu. 125 bin kişi konut yapmak için müracaat etmiş. 21 bin kişi ticari dükkan yapmak için müracaat etmiş. Bunu kolaylaştırıcı o kadar çok tedbir aldık ki. Müteahhitle anlaşacak vatandaşlara sözleşmeler veriyoruz. Özel çalışma yaptıramayacak vatandaşlara TİP projeler veriyoruz. Yapı denetim masrafından da muaf tuttuk. Kendisi yerinde dönüştürmek istediğinde harç, pul onları da almıyoruz. Vatandaş evini yapmak isteyecek, sözleşmeyi yapacak, biz ona 500 bin lira hibe, 500 bin lirayı da kredi olarak düşünüyoruz. 2 sene ödemesiz, 10 yıl sıfır faizli. Yap-satçı arkadaşlar var, 9-10 bin liraya metrekaresini mal ediyorlar. Rezerv alanlara yapılanlar daha pahalıya mal oluyor. Oraya yol lazım, elektrik, su, doğal gaz, kanalizasyon hatları çekmek lazım. Okul, cami, sağlık ocağı lazım.
"Fay hatları yeşil alan olarak kalacak"
Binaların büyük çoğunluğu 1970-80'li yıllarda o günkü teknik ve şartlara göre yapılmış. Birçoğu 7 şiddetindeki depreme uygun tasarlanmamış. Az bir kısmı da dere yatağı ya da sıvılaşma olan yerlere yapılmış. Fay hatlarının geçtiği yerlere yapı yapılamayacak. Dere yataklarının olduğu yerlerde de bina yapılmayacak. Sıvılaşma olan yerlerde de yapı yasağı var. Bunların dışındaki her yere yapı yapılabilir. Fay hatları yeşil alan olarak kalacak. Mevzuattan taviz vermeyeceğiz.
Vatandaş kendi evini yapmak istediğinde önünü açacağız, denetleyeceğiz, herhangi bir şekilde sıkıntı olmayacak. Müteahhit yarıda bırakıp giderse TOKİ marifetiyle biz yapacağız. Şehirlerin merkezleri meydanları, tarihe iz vuran, insanların aklında kalan siluetlere dönüşüyor. Şehir merkezlerini biz yapmaya karar verdik.
TOKİ Türkiye'de herkesin gururu olan bir kuruluş. Yıllık 60 bin konut kabiliyeti var. O taraflarda tamamını TOKİ yapsın demek hayalcilik olur. TOKİ'nin 600 çalışanı var, 920 şantiyesi var. Her şantiyede 3000-5000 konut yapılıyor. Vatandaş kendisi o bölgede bulunan yerel müteahhitlerle yola çıktığında hem o şehrin ekonomisine katkısı olacak hem de kendi başına devam edecek.
"Bizim bizden başka dostumuz olmadığını bilelim"
Bir sene içinde şehirlerin çevresi çok değişecektir. Çadırlarda 55 bin kişi var. Konteyner kentlerde 465 bin insan var. 320 bin aileye de kira yardımı yapılıyor. 1,9 milyon kişi dışarıdayken siz burada rahatça nasıl oturursunuz? Depremzedelerin evlerini teslim edip, Allah sizden razı olsun deyinceye kadar oradan ayrılmayacağız. Bakanlar Kurulu'nda her seferinde birinci gündem maddesi deprem. Ne yaptık, neredeyiz, eksiğimiz nedir... Uzun uzun tartışıyoruz. Yıkım masrafı yüz milyonları geçiyor. Bunların altından kalkabilmek kolay değil. Ufak tefek de olsa vergilere yükleniliyor. Bizim bizden başka dostumuz olmadığını bilelim. Deprem bölgesine gelen yabancılar, böyle bir felaketin dörtte biri bizde olsaydı altından kalkamazdık dediler.
Belediyeler de depremzede. Yanımıza kolumuza giren belediye bulmakta zorlanıyoruz. Fabrikalarda çalışanlar ya yakınını ya çocuğunu kaybetmiş, bırakmış gitmiş. Kiraların yükselmesinin sebebi de bu. Bir anda elde bulunan kiralık evler bu insanlar tarafından kiraya tutulmuştur.
"Yeni yasalar çıkarmak için zorluyoruz"
Türkiye Deprem riski taşıyan 5 ülkeden birisi. Deprem riski taşıyan 10 büyükşehir varsa biri de İstanbul. Bunu bilerek hareket etmeniz gerekiyor. 6 ve üzeri yıkıcı deprem sayısı 60 civarında. Bu topraklarda 1,5 yılda bir yıkıcı deprem olmuş. Maddi hasar söylememize gerek yok, müthiş rakamları buluyor. Kadim şehirlerimiz var, eski yapılar var ve 60-70'li yıllardan itibaren büyükşehirlere göçlerle birlikte varoşlar oluşmuş. Briket yığıp sabah içine girdikleri evler var, bu evlerin risk taşıdığını düşünüyoruz. Kentsel dönüşüm yasaları çıktı. 2000'li yıllardan itibaren gecekonduların önlerini kesmek için millete 250 metrekarelik parseller vermiştim. 2012'de bu yasa çıktıktan sonra her tarafta tahrip edilerek kentsel dönüşüm işinin önü açıldı. Yeni yasalar çıkarmak için zorluyoruz. Vatandaşın gönlüne bırakınca bin bir türlü zorlukla karşılaşıyorsunuz.
İstanbul'da kentsel dönüşüm
İstanbul için özetle 5,8 milyon bağımsız birim var. Bunun 1,5 milyonu riskli. 4'te 1'i riskli. İlk etapta yıkılabilecek olan yapı ne kadar 600 bin civarında. 7 ve üzeri depremde 600 bin daire yerle yeksan olur. 600 bin Konut İstanbul'da yıkılacaksa her sokakta 2 bina yıkılsa her şey durur. İstanbul böyle olursa kocaman hapishaneye döner. Hem yasal hem de bir elden İstanbul'a özel dönüşüm projesi. Sırf İstanbul için çıkarmamız lazım. 15-20 günlük çalışma devam ediyor. Belediyelerin tamamı komisyonda yer alıyor. AFAD, Valilik dahil ettik. İBB, ilçe belediyelerinin tamamını dahil ediyoruz. Bir sonuca varmak için çalışıyoruz. Kabinede sunum yapacağım, açığa çıktıktan sonra yasal düzenleme de olacak. Rezerv alanlar belirledik, 300-350 bin konut yapacağız. Yarısı bizden kampanyasıyla ona destek verip daha güvenli konutlar yapmaya çalışacağız. Kanal İstanbul civarındaki depremzedeler ya da depremde yıkılacak konutlar için yer vermeye çalışacağız. Meclis açılıyor, bütçe başlıyor falan, ilk yasalar Aralık'ta geliyor. 1-2 ay içinde Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırıp görüşmeye açmaya çalışıyoruz.
Dünyayı kirleten ülkeler hangileri, Hindistan, Çin, ABD, AB ülkeleri geliyor. Türkiye'nin dünyayı kirletme oranı yüzde 1'in altında. Biz Paris Anlaşması neticesinde o kadar çok sanayicilere zorlaştırıcı tedbirler getirdik ki. Bacası, suyu dahil 7/24 takip ediyoruz. Geminin biri denizi kirletti 156 milyon lira ceza yazıldı. Geminin değeri 75 milyon lira. Sıfır atık projesi ilk bakanlık olarak çalışmaya başladığımızda sıfır atık olur mu dediler. Her şeyi ayrıştırıyorsunuz. Organik atıkları da kompost aletinden geçirerek gübre oluyor. Dünyayı kirletmemek gibi görevimiz var. Bu alemi hoyratça kullanmamız, kirletmememiz gerekiyor. Millet bahçeleri yapıyoruz. 70 milyon metrekareyi geçti.
Sanayicilerin kendi ürettikleri emtiayı AB ülkelerine satabilmeleri için bir sertifika var, bunu almak zorundalar. Çevreci olduklarını kanıtlamazlarsa AB'ye mal satamayacaklar. Sertifikayı bizler vereceğiz.
Millet bahçelerinde çayırlı alanları az tutmaya çalışıyoruz. Çayır dediğimiz nesne Türkiye'ye uygun değil. Türkiye gibi su fakiri olan ülkede çim ekimini durdurmak gerekiyor. Millet bahçelerinde bol ağaç var. Sosyal tesisler var. Buna çok dikkat ediyoruz. Sulamada o bölgede bulunan yeraltı sularını vermeye çalışıyoruz. Konutların bulunduğu yerde yağan yağmuru toplayıp bunu bahçelere vermek istiyoruz.