Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’da bir otelde Sinan Oğan ile birlikte Antalya AK Parti İl Teşkilatıyla bir araya geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde “Türk’ün Yolu” adıyla Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) çerçevesinde oluşturduğu projeyi paylaştı. Projedeki haritada yolun Azerbaycan’dan değil, İran’dan geçmesi dikkat çekti.
Bakan Çavuşoğlu, "Bizim için soydaş davası, namus davasıdır. Türk’ün yolundan sapan yol, yol değildir. Türk’ün Yolu, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan geçer. Türk’ün Yolu, ulaştırmadaki omurgamız Orta Koridor’dan geçer. Türk’ün Yolu, Zengezur’dan, Karabağ’dan geçer. Azerbaycan’ı baypas etme amacı güdenlerin hesabını biz biliyoruz. Buna da izin vermeyiz. Azerbaycan Türk’ünü üzüp, kimi mutlu edeceksiniz?" ifadeleriyle Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi.
Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde;
"Bugün 27 Mayıs, ne yazık ki geçmişimizde kara bir tarih. 27 Mayıs 1960’ta, bu milletin özgür iradesiyle demokratik şekilde seçtiği hükümet bir askeri darbeye hedef oldu; milli irade yaralandı. 27 Mayıs darbesinin kurbanları, demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı rahmetle anıyoruz.
Cumhur İttifakı’nın bir vizyonu ve ufku var. Bu vatanın sınırlarının ötesine taşan bu vizyonu, burunlarının önünü göremeyenler idrak edemezler. Biz Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğunu söylüyoruz. Türk’ün dünya için umut olduğunu söylüyoruz. Omuzumuzda, devleti “cihan-penah” yani dünyanın koruyucusu olarak tanımlayan ecdadın sorumluluğu var. Bu anlayışla, Bir yandan, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını her platformda savunuyor, Bir yandan Türk Devletleri Teşkilatı’yla Türk Dünyası’nı küresel jeopolitikte merkezi konuma yerleştiriyoruz. Bir yandan da tüm dünyada barış, adalet ve refah için etkin şekilde çalışıyoruz. Bizim politikalarımız, bu milletin karakterini yansıtıyor.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyoruz; zalime dik duruyor, mazlumun elinden tutuyoruz. Milletimiz de kendi değerlerini yansıtan bu politikaları destekliyor; bu davayı sırtlanıyor. İşte bu aziz millet 14 Mayıs’ta 323 milletvekilini Cumhur İttifakı’na verdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Cumhurbaşkanımız yüzde 49,5 oy almasına rağmen %50 artı 1 oy şartı sebebiyle seçim 2. tura kaldı. İşte bugün Sinan Bey’de aramızda. Sinan Bey’in de bu yerli ve milli cepheye, yani Cumhur İttifakı’na katılmasıyla gücümüze güç kattık.
Sinan Bey’in, Sayın Cumhurbaşkanımıza desteğini açıklamasının ardından maruz kaldığı hakaretleri, sözlü saldırıları üzülerek takip ettik. Sırf kendi görüşlerine aykırı olduğu için, kendi tarafında olmayanları hor gören bu yaklaşım muhalefetin içerisinde bulunduğu tahammülsüzlüğün en belirgin örneği. Amacı makam ve mevkii olanların; ülküsü millet ve memleket olanları anlamasını beklemiyoruz elbette. İnşallah mevcut 2 milyon 520 bin oy farkını hep birlikte 2. turda daha da yukarıya taşıyacağız.
Öyle bir kazanacağız ki, bu milletin düşmanları hariç kimse kaybetmeyecek. Bizler Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 21 yıldır durmaksızın çalışıyoruz. Halka hizmet Hakk’a hizmettir düsturuyla 81 ilimizde, 922 ilçemizde nice hizmetler götürdük. Ama aynı zamanda teknolojik dönüşümle güvenliğimizi geliştirmeyi de bir öncelik bildik. Bu çalışmalarımız meyvesini veriyor hamdolsun. Heron almak için sıraya giren bir Türkiye yok artık. SİHA’larımızı 30 ülkeye ihraç ediyoruz!
Kendi arabasını, uydularını, helikopterini, uçağını, savaş gemisini yapan bir Türkiye’miz var. 21 yıldır imza attığımız tüm icraat ve hizmetlerin arkasında da birlik ve beraberliğimiz var. Çıkar ve kazanç değil, dava ve kader birlikteliği olan Cumhur İttifakı bu hizmetleri sürdürecek. Eski istikrarsız-karanlık düzenin savunucusu olan Millet İttifakı’nın adayı karşımızda bugün. Bunların tek vaadi ülkemizin 21 yıllık kazanımlarını yıkıp Türkiye Yüzyılı meşalesini söndürmek. Masanın etrafındakiler ve dışarıdan destekçilerinin tek ortak özelliği Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı.
İşte bu düşmanlık gözlerini kör ettiği için bir o yana bir bu yana nasıl savruluyorlar. İlk tur öncesi ve sonrasındaki söylemlerine bir bakın; tutarsızlık ve çelişkiden geçilmiyor. 14 Mayıs öncesi malum terör örgütlerine yeşil ışık yakıp onlarla kol kola yürüyordu. Seçimlerde milletimizden tokadı yiyince bu sefer de vatanseverlik maskesi takıyor. 14 Mayıs öncesinde, yine Kandil’e, kayyum uygulamasını bitirme sözünü verdi. Seçimlerde boyunun ölçüsünü alınca, dün yine ağız değiştirdi.
14 Mayıs öncesinde Kandil’e, Irak, Suriye ve Libya’dan çekilme sözü verdi. Terör örgütleriyle mücadele tezkeresine Meclis’te hayır demişti. Seçimlerde tokadı yiyince “sınır namustur” diyor; göçmenleri geri gönderme vaadinde bulunuyor. Bakınız, bu sözlerin hepsini tutmak mümkün değil; eşyanın tabiatına aykırı. Hem Suriye’den çekilip hem göçmenleri nasıl geri göndereceksiniz? Bugün Suriye’de istikrar sağlayan askerimiz sayesinde bu göçler kontrol altına alındı.
Yarın Suriye’den çekilirsen, PKK-PYD/YPG zulmü arşa varacak. Kaçan yine sınırlarımıza yüklenecek. Bu milletin boş sözlere karnı tok! Bakınız, Suriye’de 4 ayrı operasyon alanımız, Türk varlığı, Hem emperyal güçlerin terör koridoru projelerini engelliyor; Hem göçmenlerin geri dönüşlerinin garantisi. Yani geri dönüşleri de sağlayacak olan Cumhur İttifakı’nın kararlılığıdır. Bu geri dönüş politikasını diplomatik çabalarımızla da destekliyoruz. 2 hafta önce Moskova’da Suriye konusunda Dörtlü Toplantımızı yaptık.
Amacımız Suriye’nin kendi içinde normalleşmesi ve toprak bütünlüğünün korunması. 1 milyon göçmenin dönüşü için Suriye’nin kuzeyinde altyapı çalışmaları da devam ediyor. Yani bu iş masa başından atıp tutmakla olmaz: Bunun gibi somut politikalarla olur.
Belirli bir stratejik hedef yönünde attığımız bu adımları sürdürecek siyasi vizyon ve dirayet bunlarda yok ki. Bir değil, iki değil, üç değil… Bunların hangi dediğine inanacağız? Yahu siz devlet yönetimine talip değil misiniz?
Hem de sıradan bir devlet değil; binlerce yıllık geleneği olan Türk devleti! Bu nasıl siyaset bilmezlik? Bu nasıl iş bilmezlik? Bunların siyaseti bu: İlkesizlik ve tutarsızlık. Dün ak dediğine bugün kara diyorlar, Antalya’da başka, Van’da başka konuşuyorlar. Daha dün Kandil’den selam alanlar, bugün milliyetçilikten dem vuruyorlar. Oy uğruna bürünmedikleri hal kalmadı ne yazık ki! Milleti bilmiyorlar ki, milliyetçiliğin farkına varsınlar.
Milliyetçilik; Ülkenin ekmeğini büyütmek, ordusunu, teknolojisini güçlendirmek, milli markalar ortaya koymaktır. Milliyetçilik; Türkiye'nin mavi vatanını savunmak ve Türkiye'yi dünyada bir deniz gücü yapmaktır. Milliyetçilik; Türkiye'nin hava sahasını Hisar’larla, Siper’lerle, yerli ve milli hava savunma sistemiyle savunmaktır... Milliyetçilik; Anka’dır, Bayraktar’dır, Aksungur’dur, Kızılelma’dır, Hürkuş’tur, Hürjet’tir, Kaan’dır, Tayfun’dur, İmece’dir, Togg’dur... Milliyetçilik söylem değil, milli bir duruşla memlekete hizmet etmektir.
Kim milletçi ve milliyetçi, vatandaşlarımız görüyor ve 21 yıldır gösteriyor. Türkiye’nin olduğu gibi, Suriye’nin de Irak’ın da toprak bütünlüğünün garantisi Türkiye’dir. Eğer Türkiye olmasaydı, eğer Erdoğan olmasaydı ne olacaktı biliyor musunuz? Bir asır önce olduğu gibi ellerine cetveli alıp sınırları çizecek, insanların perişan edeceklerdi. Onun için sömürgecilerin, dünya politikasını dizayn etmeye çalışanların derdi büyük.
Çünkü kurdukları oyunları her masada bozan bir lider var. Cumhur İttifakı var. Ama PKK’ya “terör örgütü” diyemeyen Kılıçdaroğlu’nun siyasi ajandası kirlidir. PKK’nın Suriye kolu YPG/PYD’ye terör örgütü diyemeyen bir Cumhurbaşkanı adayı olur mu? Biz ise etkin mücadelemiz sonucu teröristlerin inine girdik, terörü bitirme aşamasına getirdik. İşte aslı günü Milli Savunma Bakanımız açıkladı: 22 Mayıs’ta Suriye’de 19 teröristi etkisiz hale getirdik. Son bir ayda 126 teröristi etkisizleştirmiş olduk.
MİT’in sessiz sedasız “dekapitasyon operasyonları” karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Yani özetle, Türk milleti Pazar günü şu soruya cevap verecek: Kandil mi, Karabağ mı? Hamdolsun, bugün Türk dünyası şahlanıyor. Türk’ün birliği hepimizin hayaliydi. Türkiye sayesinde bu hayal gerçek oldu!
Türk Yurdu Karabağ’ın düşman işgalinden kurtarılması, önemli bir stratejik adım oldu. Şuşa Beyannamesi’yle Azerbaycan’la kardeşliğimizi müttefiklik ilişkisiyle perçinledik. TDT bugün kültürden enerjiye, çevreden uzaya, turizmden sağlığa, her alanda işbirliğini genişletiyor.
Artık dünyada konuşulmaya başlanan, ilgiyle izlenen bir teşkilatımız var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de anayasal adıyla, Kıbrıs Türkünün anlı şanlı bayrağıyla orada! TDT büyük Türk dünyasına da özgüven verdi.
Bütün dünyadaki soydaşlarımız ve akraba topluluklarımız, bu güveni hissediyor. Soydaşlarımızın da her zaman yanında olduk. Balkan Türklerinden, Kırım Tatarlarına, Uygur Türklerinden, Ahıska Türklerine; nerede bir soydaşımız varsa hakkını, hukukunu koruduk.
"Çünkü bizim için soydaş davası Türk’ün davasıdır"
Çünkü bizim için soydaş davası, namus davasıdır! Türk’ün yolundan sapan yol, yol değildir! Türk’ün Yolu, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan geçer. Türk’ün Yolu, ulaştırmadaki omurgamız Orta Koridor’dan geçer. Türk’ün Yolu, Zengezur’dan, Karabağ’dan geçer. Azerbaycan’ı baypas etme amacı güdenlerin hesabını biz biliyoruz. Buna da izin vermeyiz. Azerbaycan Türk’ünü üzüp, kimi mutlu edeceksiniz?
Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti: Azerbaycan Türk’ünün sevinci bizim sevincimiz; kederi bizim kederimizdir! Her konuda, milli menfaatlerimiz doğrultusunda akılcı ve sağduyulu bir siyaset yürütüyoruz. Bu sayede, turizmde, tarımda, ihracatta rekorlar kırıyoruz. Siyasi popülizme heba edilmeyecek kadar ciddi meseleler bunlar. Artık yeni bir dönem başlıyor: Türkiye Yüzyılı.
Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türk asrı yapmak için, yarın Yüzyılın seçimine gidiyoruz. İnanıyorum ki yarın çok yüksek bir oy oranıyla Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Cumhur İttifakı olarak “Doğru adamla yola devam” diyerek hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceğiz inşallah"