TVNET'de katıldığı canlı yayında siyasetin sorumluluk ve disiplin işi olduğunu, yıllarca vesayet odaklarının siyaseti ve siyasetçiyi itibarsızlaştırdığını anlatan Ünal, TBMM'nin duvarında, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazdığını ve bunun karar verme hakkının millete ait olduğu anlamına geldiğini belirtti.
2001'de bütçenin yüzde 44'ünün faiz giderlerine, yüzde 46'sının cari giderlere ayrıldığı bilgisini veren Ünal, şöyle devam etti:
"Yatırım bütçesi olmadığı için milletvekili yatırım sözü veremiyor, verse bile sözünü tutamıyordu. Daha ilginç bir veri, 1960 ile 2002 arasındaki 42 yılda 36 hükümet değişiyor. Toplam görev süreleri 1,5 yıl. Bu hükümetlerin bir kısmı darbeyle bir kısmı muhtırayla bir kısmı medya darbesiyle sürekli değiştiriliyor. Zaten yeterli yatırım bütçesi yok, bu 42 yılın bir kısmında devlet zaten 75 sente muhtaç kalmış, kapı kapı borç aramış. Şimdi istikrar siyasette çok kıymetlidir. Mesela Türkiye 19 yıldan beri güçlü bir istikrarla yoluna devam ediyor. Geçmişte bir ay sonrasını göremeyen Türkiye, bugün artık 2023'ü, 2053'ü konuşuyor ve uzay planlaması yapıyor. Uzaya dönük 9 ayrı hedef koyabiliyor Türkiye. O gün bütçesinin yüzde 44'ünü faize ayıran Türkiye, bugün bunu yüzde 9'lara kadar indirmiş durumda. Dolayısıyla yatırım bütçesini artırmış durumda."
Türkiye ile ilgili dezenformasyon yapıldığını dile getiren Ünal, "TÜİK verilerini muhalefet ısrarla itibarsızlaştırıyor. Mesela bir OECD verisi paylaşayım sizinle. 2002 yılında Türkiye'de günlük 4 doların altında bir kazançla geçinmek zorunda olanların oranı yüzde 33. Her üç kişiden birisi 2002 yılında günlük 4 doların altında bir kazançla geçiniyor. Bu bugün nereye gelmiş durumda biliyor musunuz? Yüzde 1,5'e düşmüş durumda. Yüzde 33'ten yüzde 1,5'e..." diye konuştu.
"Durmak yok yola devam" sloganının hikayesi
AK Parti'nin "Durmak yok yola devam" sloganının da 2007 seçimlerinde ortaya çıktığını anlatan Ünal, o dönemde kendisinin "Türkiye aşkı" sloganı için ısrar etmesine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Durmak yok yola devam"da karar verdiğini dile getirdi.
Bu sloganın çok önemli bir etki oluşturduğuna değinen Ünal, "(Durmak yok yola devam) Dünya siyasal kampanyalar tarihinde en iyi 6 slogandan birisi olarak kabul edildi." dedi.
Mahir Ünal, geçmişte bazı Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan yoksulluğun, sadece devletle kurulan ilişki ya da yatırımla ilgisinin olmadığını da vurgulayarak, "Şehrin gelişim yeteneğini engellerseniz, rekabet avantajını yok ederseniz, üretim yeteneğini yok ederseniz o şehir yoksullaşır." ifadelerini kullandı.
Güneydoğu'da yıllarca terörün şehirlerin üretim ve gelişim yeteneğini, rekabet avantajını yok ettiğini söyleyen Ünal, şiddet sarmalında kalan şehirlerin kaçınılmaz olarak yoksullaştığını vurguladı. AK Parti olarak bölgesel kalkınma, demokratikleşme ve terörle mücadeleye öncelik verdiklerini belirten Ünal, bu sayede bugün Ağrı, Şırnak, Mardin, Tunceli, Hakkari gibi kentlerde kış ve bahar turizmi yapılmaya başladığını kaydetti.
Kadir Topbaş'ın vefatı
Mahir Ünal, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın "Bir İstanbul beyefendisi" ve kendisinin siyasette bulunma sebeplerinden olduğunu aktararak, 2004 yılında 15 Temmuz şehitlerinden Erol Olçok'un ricasıyla Kadir Topbaş'ın seçim kampanyasında birlikte çalıştıklarını, 2009 yılı seçimlerinde de Topbaş'ın isteğiyle kendisine destek olduğunu belirtti.
Ünal, "Sonra ben grup başkanvekili, bakanlık, vesaire yaptıktan sonra 'Sizin siyasetimde çok emeğiniz var.' derdim. Kadir Ağabey hepimizin ağabeyiydi. Nezaketiyle beyefendiliğiyle o çok zarif bir insandı. Buradan ailesine başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, bazı sosyal medya kuruluşlarının Türkiye'de temsilci atamamasına ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:
"Dijital çağın getirdiği siber egemenlerle karşı karşıyayız. Amazon, Google, Facebook Twitter gibi. Bunlar kendi kurallarını bir şekilde devletlere dayatıyorlar. Kendi cezalarını ve yasalarını oluşturuyorlar. Bu sadece Türkiye'nin verdiği mücadele değil, bütün dünya şu anda bu mücadeleyi veriyor. Mesela Amerikan Kongresi, bunları yılda bir iki defa çağırıp, sorguya çekiyor adeta. Çünkü ABD hukukunu da dikkate almıyorlar. ABD hukuku, bu sosyal ağları tarafsız platformlar olarak görüyor ve içerik müdahalesine asla izin vermiyor. Buna rağmen ABD başkanının hesabını askıya alacak kadar Amerikan hukukunu da hiçe sayarak bunu gerçekleştirdiler ve bunun meşruiyet zeminini buldular."