Ülker Bisküvi, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği açıklamada, 2019 yılı ikinci çeyreğinde cirosunu bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,7 artışla 1.820 milyon TL’ye ulaştırdığını duyurdu.
Şirketin, Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kârı (FAVÖK) 2019 yılı ikinci çeyreğinde 318,6 milyon TL olurken, 2018’in aynı dönemine göre yüzde 59 oranında arttı.
İhracat ve yurtdışı operasyonların ciro içindeki payı 2018 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 33,2 iken 2019’un aynı döneminde yüzde 38,5’e ulaştı. FAVÖK içindeki pay ise 2019 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,4 puan artarak yüzde 45,6’ya yükseldi.
TÜTÜNCÜ: VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ
Gıda sektörünün Türkiye’nin ekonomisi ve özellikle de ihracatı için çok önemli olduğuna, vurgu yapan Ülker CEO’su Mehmet Tütüncü Ülker Bisküvi olarak hem ülke ekonomisine hem de paydaşlara fayda sağlamak için var güçleriyle çalıştıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Gıda ihracatının topluma yansıması diğer sektörlere göre daha fazla oluyor. Sektöre girdinin ağırlıklı Türkiye’den olması bunda önemli bir etken ve bu da sektörün ülkeye katma değerini yükseltiyor. Ülker Bisküvi olarak 2018 yılını 5,9 milyar TL ciroyla kapattık, net satışlarımızın yüzde 55,8’ini, çoğunluğunu çiftçilerimizin oluşturduğu üreticilere aktardık. 2019 yılında da ülkemize değer katarak büyümeye devam ediyoruz.”
CİRO YÜZDE 38,7 ARTTI
Ülker Bisküvi’nin, operasyonel ve finansal olarak 2019 yılının ikinci çeyreğinde büyümesini devam ettirdiğini söyleyen Tütüncü:
“Toplam ciromuzu 2019 yılı ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 38,7 artırdık. Türkiye operasyonlarımızı yüzde 27,6, ihracat ve yurtdışı operasyonlarımızı yüzde 61,1 büyüttük. Şirketin ikinci çeyrek konsolide FAVÖK marjı yüzde 17,5’e ulaştı. Bu büyümenin nedenini ihracatımıza ve yurtdışı ticaretimize bağlıyoruz. İhracatımız ve yurtdışı ticaretimiz ise gücünü iki noktadan alıyor.Birinci ve en önemli gücümüz markalarımızdan geliyor. Lokal, bölgesel ve global markaları olan bir şirketiz. Bu da bizim organik olarak büyümemize olanak sağlıyor. İkinci etken ise 100’ü aşkın ülkeye ihracat yapmamızı sağlayan dağıtım ağımız. İhracat hem ülkemiz hem de bizim için stratejik önem taşıyor. Bu nedenle Türkiye’yi üretim ve ihracat üssü haline getirdik. Türkiye, küresel güç olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, biz de üretimimizle, ihracatımızla, istihdamımızla ülkemize katma değer sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. ” dedi.