Çin Halk Kurtuluş Ordusunun yayın organı "PLA Daily"de yayımlanan tam sayfalık makalede, şirketin son 20 yıldaki gelişimindeki kritik dönüm noktaları anlatıldı.
Makalede, Baykar'ın hızlı yükselişinin, dışarıdan siyasi kısıtlamalarla karşı karşıya kalan Türk savunma sanayisinin yerli imkanlarla önemli sıçrama yaratmasının örneği olduğu vurgulandı.
Türkiye'nin milli gücünün geçmişte yüksek olduğu ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında savunma sanayisinin zayıfladığı, silah ve donanım açısından dışa bağımlılığın arttığı belirtilen makalede, 1990'larda ortaya çıkan insansız savaş modelinin bu alanda yeni fırsatlar doğurduğu ifade edildi.
Makalede, Baykar'ın bu dönemde Türkiye'de kurulan yeni savunma şirketleri arasında yer aldığının, 20 yıllık kısa geçmişine rağmen insansız uçuş sistemlerinin geliştirilmesinde önemli mesafe kaydettiğinin altı çizildi.
Şirketin kurucusu Özdemir Bayraktar'ın bir uçuş tutkunu olarak daima Türk havacılık sanayisine katkı sağlama arzuladığının anlatıldığı makalede, "Türkiye, 2000’li yıllarda yerli İHA sistemini geliştirme planını açıkladı ve daha fazla özel girişimi İHA alanına girmeye teşvik etti. Bu, Baykar Teknoloji’nin de savunma alanına girişinin başlangıcı oldu" değerlendirmesinde bulunuldu.
"Değişimin gücü, sessizce biriktirildi"
Makalede, Özdemir Bayraktar'ın oğlu Selçuk Bayraktar’ı, şirketin gelecek planına uygun olarak teknoloji alanındaki araştırmaların sorumluluğunu üstlenmek üzere yetiştirdiğine, İstanbul Teknik Üniversitesindeki öğreniminin ardından yüksek lisans ve doktora öğrenimi için ABD'ye giden oğul Bayraktar'ın burada İHA teknolojisi ile ilgili araştırmalar yaptığına dikkat çekilerek, "Değişimin gücü, sessizce biriktirildi" denildi.
Selçuk Bayraktar'ın 2007 ABD'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsündeki (MIT) doktorasını tamamlayarak Türkiye'ye döndükten sonra Baykar’a teknoloji alanında liderlik ettiğinin belirtildiği makalede, 13 farklı alandan, yaş ortalaması yalnızca 27 olan binlerce mühendisten oluşan ekip kurduğu aktarıldı.
Makalede, Baykar'ın insansız hava araçlarının ardından geliştirdiği silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Türkiye'nin terörle mücadele operasyonlarına büyük katkı sağladığı kaydedildi.
Başlangıç seviyesindeki bir keşif ve taarruz uçağı olarak TB-2'nin 2016'daki Dağlık Karabağ'daki çatışmalarda "göz doldurucu bir performans gösterdiği" tespitine yer verilen makalede, "TB-2, tank katili olmakla kalmadı, geleneksel hava sistemleri için büyük tehdit oluşturdu" ifadesi kullanıldı.
Baykar'ın daha sonra TB-2'nin seviyesini yükselterek Akıncı SİHA'larını geliştirdiği, tasarım ve üretiminden uçuş kontrolüne sadelik, kolay öğrenme ve dayanıklılık konseptleri izlenerek geliştirilen modelin, 20 metreye kadar kanat açıklığı ve 5 tondan fazla kalkış ağırlığıyla en iyi ağır İHA’lar arasına girdiği belirtildi.
Makalede, Baykar'ın SİHA’ların muharebe kapasitesini desteklemek üzere Kemankeş mini seyir füzelerini kullanmaya başladığı, SİHA’lardan fırlatılan ve hedefini kendileri belirleyebilen seyir füzelerinin, bir saat boyunca uçarak turbojet motorlarıyla hedefleri takip edebildiği ve 200 kilometreden daha uzak hedefleri vurabildiği bilgisi paylaşıldı.
Türkiye'nin insansız uçak gemisi Anadolu'nun kısa süre önce göreve başladığına dikkat çekilen makalede, Baykar'ın da aynı dönemde insansız savaş uçağı Kızılelma'nın ilk test uçuşunu başarıyla gerçekleştirdiği, Kızılelma'nın dünyada insansız hava araçları için kullanılan uçak gemisine inecek şekilde donatılmış ilk uçak olma özelliğini taşıdığı aktarıldı.
Makalede, Baykar'ın geliştirdiği İHA'larının 2023'te yaşanan deprem sonrasında önemli rol oynadığı hatırlatılarak, "Deprem bölgesinde 1500 saati aşkın süre uçan İHA’lar kurtarma ekiplerine sürekli güncel veri aktardı, hasar tespitinde, arama kurtarma faaliyetlerinin koordinasyonuna destek sağladı." ifadelerine yer verildi.
Baykar’ın savaş alanı içinde ve dışında üstün performans gösteren İHA’larının son yıllarda satış patlaması yaşadığına işaret edilen makalede, "İHA’lar yaklaşık 20 ülkeye satıldı. Bu sayede bir dizi gelişmekte olan ülke hassas hava saldırısı taktikleri ve insansız savaş konseptleri öğrenirken, bu durum bölgesel çatışmaları da etkiledi." değerlendirmesi yapıldı.
Makalede, Baykar'ın yalnızca 10 yılda Türk savunma sanayisinde lider konumuna geldiği, bu hızlı yükselişin Türk hükümetinin güçlü desteğinden de ayrı düşünülemeyeceği vurgulanarak, Selçuk Bayraktar'ın "Üst düzey planlama vizyonu, Türk işletmelerinin gelişimini hızlandırmakla kalmıyor, ülkenin yüksek teknoloji alanında gelişmesini ve ilerlemesini teşvik ediyor, ulusal bağımsızlığını ve gücünü pekiştiriyor.’’ sözlerine yer verildi.