Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Muş'ta 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini anımsatan Kurum, geçmiş olsun dileklerini iletti.
Malatya'daki kentsel dönüşüm çalışmaları ve bölgedeki konut inşaatlarının tamamlanma zamanına ilişkin açıklama yapan Kurum, Elazığ'da 24 Ocak'ta meydana gelen depremin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bütün bakanlıkların hemen bölgeye gittiğini aktardı.
Bakan Kurum, bölgede arama-kurtarma çalışmalarını yürüttüklerini, enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmaları yaptıklarını, her köyde, sokakta, mahallede ekiplerin çalıştığını söyledi.
Elazığ ve Malatya'dan 1 ay boyunca çalışmaları yerinde takip ettiklerini anlatan Kurum, yaklaşık 25 bin bağımsız bölümden oluşan bir projeyi gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Kentsel dönüşüm proje kapsamında aile kültürünün, sokak dokusunun yeniden yaşatılacağı konutların inşa edildiğini belirten Kurum, şunları söyledi:
"Elazığ ve Malatya'daki kardeşlerimizin yaralarını saracağız"
Bölgede inşa edilen konutlara ilişkin son fotoğrafları da gösteren Kurum, şöyle devam etti:
"İhalelerimizi tamamladık. Altyapı sorunlarımız yok. Bütün altyapılara ilişkin projelerimiz, imalatlarımız tamamlandı. Şimdi de üstyapıyı tamamlayıp söz verdiğimiz şekliyle Elazığ ve Malatya'daki kardeşlerimizin yaralarını sarmış olacağız. Deprem bölgesinde yaşıyoruz, sürekli depremlerle iç içeyiz. Depremlerle birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Yaptığımız işlerle, hazırladığımız yeni yönetmeliklerle, hazırladığımız projelerle illerimizi hazırlıklı hale getiriyoruz. Ülkemizi depreme hazırlıklı hale getirecek çalışmalarımızı, ülkemizin her yerinde sürdürüyoruz. Elazığ ve Malatya'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımızla birlikte sahada dokunmadığımız vatandaşımız olmadı. Hepsinin sorunlarını tek tek çözmek için çalışmalar yaptık. Şimdi de meyvelerini alıyoruz. Enkaz altında yakınları yitirmiş vatandaşlarımızın bir nebze de mutlu olduğunu görmek, dökülen gözyaşlarının sevince döndüğünü görmek bizleri çok mutlu ediyor."
"Elazığ ve Malatya'da 9 milyar liralık yatırım"
"Deprem bölgesinde karşılaşılan en genel problem neydi?" sorusu üzerine Kurum, şu bilgileri verdi:
"Binaların yapı ömürleri tamamlamış, yeterli mühendislik hizmeti almamış, zemin etütlerinin çok iyi yapılmamış olduğunu gördük. Bu noktada bir kısmı kaçak, bir kısmı ruhsata uymayan, projesine uymayan yapıları gördük. Sürsürü mahallesinde hem zemin iyileştirmesi yaptık hem de bodrum kat yaparak zeminin daha geniş bir alana yayılmasını sağladık. Bu çerçevede zemini emniyete alarak inşatlarımızı yaptık. Yoğunluğu kısmen azalttık. Önceki konut sayısından daha az yaparak, daha sağlam az katlı ve Elazığ, Malatya mimarisine uygun inşaatlarımızı gerçekleştirdik. Elazığ ve Malatya'da 9 milyar lirayı bulan bir yatırım gerçekleştiriyoruz. Bu yatırım Türkiye tarihinde de bir ilktir. Tek seferde Toplu Konut İdaresi Başkanlığımızın da 25 bin bağımsız bölümü bir yıl içerisinde tamamlayıp bitireceği bir süreci yürütüyoruz. Hem Türkiye'ye hem de dünyaya örnek olacak bir dönüşüm projesi olacak. Elazığ ve Malatya bugünden daha güzel olacaktır. Millet bahçeleriyle, sosyal donatılarıyla, yeni sağlam okulları, camileri, yürüyüş alanlarıyla daha yaşanabilir bir şehir olacaktır."
Giresun'da yaşanan sel felaketinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla ilgili 5 bakanın bölgeye ulaştığını ve vatandaşların yaralarını sarmak için çalışmalara başladığını belirten kurum, bir yandan arama-kurtarma çalışmaları yürütülürken, diğer yandan da hasar tespit çalışmalarının gerçekleştirildiğini aktardı.
Kısa sürede hafriyat çalışmalarına başlanıldığını ve İller Bankası Genel Müdürlüğü kanalıyla içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hasarlarının giderildiğini ifade eden Kurum, "Belediyelerimize de yaklaşık 37 milyon lira acil ödenek sağladık." dedi.
Bu süreçte yapılması gereken projeleri planladıklarını ve hızlı bir şekilde altyapıya ilişkin süreçleri yönettiklerini aktaran ve Giresun'un Dereli ilçesindeki çalışmalara ilişkin bilgiler veren Kurum, "Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz, Tarım ve Orman Bakanlığımız ile birlikte ortak çalışmamız suretiyle dere taşkın kotunu, kret kotunu belirledik. Bu taşkın kotu üzerinde kalan ne kadar bina varsa yaklaşık 100'ün üzerinde binanın yıkımını gerçekleştirdik." diye konuştu.
"Yeni Dereli'nin inşasına başlayıp 7-8 ayda tamamlayacağız"
Dereli ilçesi için taşkın riskini ortadan kaldıracak yeni bir yerleşim planı hazırladıklarını ve "Yeni Dereli" adını verdikleri bölgede çalışmalara başladıklarını anlatan Kurum, şunları kaydetti:
Tabii üç alanda çalışıyoruz. Bu 25 bin metrekarelik ilk alanımız, şehir merkezindeki alan. Şehir merkezini yeniliyoruz. Yeni projemiz inşallah bu 25 bin metrekarelik şehrin merkezindeki alan. Burada belediye binamızın olduğu, konutlarımızın olduğu, ticari ünitelerin arkada yoğun bir şekilde faaliyet gösterebileceği, yine arkada kamu alanlarımızın emniyetimizin, kaymakamlığımızın, öğretmenevimizin, bunların tamamını yeniliyoruz. Hepsini buradan çıkarıyoruz ve daha sağlam, daha güvenli alanlara inşasını gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 25 bin metrekarede regülasyon alanlarıyla, gezinti alanlarıyla örnek bir proje olacak. Bu bizim iklim değişikliği ile ilgili aslında attığımız çok önemli bir adımdır. Yani Karadeniz Bölgesi'nde bilhassa Doğu Karadeniz Bölgesi'nde iklim değişikliğinin etkilerini aza indirmek adına bu bölgede yaptığımız çalışmalardır."
10 bin bina risk altında
Bakanlığa bağlı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğünün simülasyon olarak derelerdeki taşkınları hesap ettiğini ve dereler üzerindeki riskli binaların tespitlerinin yapıldığını belirten Kurum, "yaklaşık 10 bin binanın risk altında olduğuna" dikkati çekti.
Bakan Kurum, Trabzon, Rize, Giresun, Artvin ve Doğu Karadeniz'in tamamında bu çalışmaları tamamladıklarını ve rezerv konutlar üreterek vatandaşlara çağrıda bulunduklarını ifade ederek, "Diyoruz ki vatandaşımıza; 'Sizin binanınız taşkın riski altında, dere güzergahı üzerinde, olası herhangi bir selde risk altında. Dolayısıyla sizi sağlam, güvenli alanlara taşımak zorundayız'. Yani çaresiz bırakmıyoruz. Vatandaşımıza, 'Ne halin varsa gör, ne yapacaksan yap ama buradan çık' diyemeyiz. Dolayısıyla onlarla birlikte, onların rızasını alarak bu süreci yönetmeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Giresun'un genelinde toplamda 612 konut yaptıklarını, 436 milyon liralık yatırım başlattıklarını aktaran Kurum, "diğer bakanlıklarla birlikte Giresun'da, Dereli'de, Doğankent'te toplam 2 milyar lirayı bulacak yatırım yaptıklarının" altını çizdi.
Dereli ve Doğankent'te inşa edilecek projeleri 2021 Haziran'da bitirmeyi planladıklarını vurgulayan Kurum, bölgedeki esnaf için çelik konteyner ve çelik konstrüksiyondan prefabrik yapılarla geçici dükkanlar inşa etmeye başladıklarını ve yaklaşık 20 tanesinin tamamlandığını söyledi.
"250 köy konutu inşa edilecek"
Selde bölgedeki çok sayıda köyün de büyük hasar gördüğünü hatırlatan Bakan Kurum, köylerde yaşayan vatandaşlar için de 250 köy konutu inşa edecekleri bilgisini verdi. Altında ahırı olan, üstünde yöresel mimariye uygun şekilde brüt 91,5 net 76 metrekare olan evlerin ihalesinin de yarın yapılacağını belirtti.
Bu projenin köylere dönüşü ve kırsal kalkınmayı sağlayacağını anlatan Kurum, gelen taleplerin TOKİ üzerinden alınacağını bildirdi.
Hem Elazığ'da hem de Malatya'da şu an yapılan inşaatlar olduğunu hatırlatan Kurum, söz konusu konutların maliyetinin, 250 ila 350 bin liraya arasında değiştiğini, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdirleri ile bir indirim söz konusu olacağını müjdeledi.
Hem altyapı bedellerinin alınmayacağını hem de üstyapıya ilişkin Cumhurbaşkanının takdir ettiği, vatandaşların ödeyebileceği şartlarda bir ödemeye yönelik çalışma yapıldığını aktaran Kurum, "İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız, yakın zamanda açıklayacaktır." dedi.
Doğankent'te de 26 bin metrekarelik bir alanda dönüşüm projesi başlattıklarını belirten Kurum, konutlardan ticari ünitelere kadar "Yeni Doğankent"in inşa edileceğini belirterek, "Geçmişte Elazığ'da, Malatya'da, Van'da, Bingöl'de ne yaptıysak, 83 milyon vatandaşımızdan kimseyi ayırt etmeksizin, her mahalleye, her köye ulaşmak suretiyle onlara yardım elini uzatmaya ve yaralarını sarmaya gayret gösteriyoruz." dedi.
İklim değişikliği eylem planları hazırlıklarının hangi aşamada olduğuna yönelik soru üzerine Kurum, uluslararası gündemdeki en önemli sorunun iklim değişikliği ve iklim değişikliğiyle mücadele olduğunu vurguladı.
Kurum, dün G-20 Çevre Bakanları Toplantısı'na iştirak ettiklerini hatırlatarak, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında her ülkenin kendi eylem planlarını hazırladığını ve bu planlar çerçevesinde uygulamaları hayata geçirdiklerini aktardı.
Türkiye'nin 7 bölgesine ilişkin hazırlanan eylem planının uygulanmaya başlandığını anımsatan Kurum, "Bu çerçevede Karadeniz'de az önce de anlattığım gibi çalışmalarımız yoğun bir şekilde sürmektedir. Tabii Polatlı'da yaşanan kum fırtınası bilhassa insan sağlığını da etkileyecek, çocuklarımızı, gençlerimizi, bu noktada dışarıda kalan vatandaşlarımızı da etkileyecek, kurak bölgelere ilişkin Türkiye'de ender görülen bir hortum olayı." diye konuştu.
"İklim değişikliğiyle mücadele planını büyükşehirleri dikkate alarak genişlettik"
Kurum, bu çerçevede eylem planlarının çerçevesini 30 büyükşehir belediyesini de dikkate alarak genişlettiklerini ifade ederek, Bakanlık olarak eylem planlarına hem hibe desteği hem de proje desteği vermeye çalıştıklarını kaydetti.
İklim değişikliğine ve yaşanan doğa olaylarına değinen Kurum, şunları söyledi:
"Tabii bu tür ülkemizde daha önce görmediğimiz olaylarla karşılacağız. Yoğun yağışlar, seller, heyelanlar daha da sık görülmeye başlayacak. Çünkü tüm dünya böyle. Hava sıcaklığı artıyor, deniz suyu seviyesi yine bu noktada buzulların erimesi sebebiyle yükseliyor. Şu an bunlarla mücadele etmek durumundayız ve topyekün mücadele etmek durumundayız."
"Korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 9'dan yüzde 17'ye çekeceğiz"
İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele kapsamında yeşil alanların artırılmasına yönelik çalışmalar ve ekolojik koridorlar ile millet bahçesi projelerine yönelik soru üzerine ise Kurum, iklim değişikliği etkilerinin en aza indirilmesi adına çok önemli çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikli olarak ülkemizin kuzeyiyle güneyini, doğusuyla batısını birbirine bağlayacak 4 ana ekolojik koridor oluşturuyoruz. Bu ekolojik koridorları da 22 yan koridorlarla birbirine bağlıyoruz. Tabii şehirlerin içine girdiğinde bu koridorların uzantıları işte millet bahçelerimiz, parklarımız, yeşil alanlarımız, derelerimiz... Şehrin nefes aldığı 2 alan var, biri yeşil alanlarımız, diğeri de denizlerimiz, göllerimiz, akarsularımız. Dolayısıyla bu iki alanı koruyacak, arttıracak çalışmalar yürütüyoruz. OECD verilerine göre korunan alan büyüklüğümüzü yüzde 9'dan yüzde 17'ye çekecek çalışmalar yürütüyoruz.
81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi projemiz vardı. Bu kapsamda yaklaşık 50 milyon metrekarelik alanı projelendirdik ve 266 tane millet bahçesini hemen hemen her ilimizde olacak şekliyle artık ilçelerimizde dahi millet bahçesi projelerimiz var. 21 ilde 34 millet bahçesinin de açılışını gerçekleştirdik. Açılışa hazır 8 millet bahçemiz daha var. İhalelerini yaptıklarımız, projeleri devam eden yaklaşık 7 milyar lira tutarında şu an devam eden millet bahçesi projelerimiz var. Bakıyorsunuz bu alanlar sadece millet bahçesi, ekolojik koridor olarak değil, depremde toplanma alanları olarak da işlev görüyor."
"Olası depremlerde millet bahçeleri toplanma alanı olacak"
Elazığ depreminin ardından şehir içindeki güvenli alanlarda çadır kurarak vatandaşlara geçici barınma hizmeti verildiğini hatırlatan Kurum, dolayısıyla Ankara'da, İstanbul'daki olası depremlerde millet bahçelerinin çok ciddi toplanma alanı olacağını kaydetti.
Kurum, bu durumda hızlı bir şekilde vatandaşların yaralarının sarılabileceğinin altını çizerek, "Tabii sadece ekolojik koridorlar değil, bu koridorlar dışında da yapılması gereken tüm çevre faaliyetlerini yerel yönetimlerimizle birlikte yoğun bir şekilde yürütüyoruz. Yani hem atıklarımızı hem kanalizasyonumuzu, yağmur suyumuzu, kesitlerimizi, menfezlerimizi hem ilgili bakanlıklarımız hem de biz yürütmeye gayret gösteriyoruz." açıklamasında bulundu.
"Parsel bazında imar planı değişikliği tamamen kaldırılmış durumda"
İmar planı değişikliğindeki değer artış payı düzenlemesine de değinen Kurum, "Gönül Belediyeciliği" kapsamında adalet ve hakkaniyet çerçevesinde şehirlerin içinde parsel bazında imar plan değişikliğini tamamen kaldırdıklarını anımsattı.
Kurum, "Artık hiçbir adada parsel olarak gidip öbür binalar 5-6 katlıyken herhangi bir parsel 15-20 kat olamayacak. Parsel bazında imar plan değişikliği tamamen kaldırılmış durumda. Yüksekliği serbest olan yerleri tamamen çevre teşekkülü, çevredeki binaların yüksekliği neyse bu yükseklikler çerçevesinde belediyeler indirmek zorunda. Bu da çok önemli bir düzenlemedir. Ada bazında plan değişikliği yapılabilir. Yan parsel neyse sizinki de aynısı olacak. Ada bazında bu bölgenin genişlemesi, düzenlenmesi lazım. Yerel yönetimlerle birlikte bu çalışmalar yapılabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, değer artışının kamuya aktarılması sürecine ilişkinse şu bilgileri verdi:
"Büyükşehir belediyeleri olan yerlerde yüzde 25'i büyükşehir belediyesine, yüzde 25'i ilçe belediyesine, yüzde 25'i Bakanlığın kentsel dönüşüm hesabına, yüzde 25'i de Hazine'ye olmak suretiyle bir düzenleme söz konusu. Büyükşehir olmayan yerlerde ise yüzde 40 ilçe belediyesine, yine yüzde 30 Bakanlığımızın dönüşüm hesabına, yüzde 30 Hazine'ye olacak şeklinde bir düzenleme yaptık. Bu sayede şehirlerimizi daha planlı, daha silüeti düzgün, etrafa zarar vermeyen, komşusuna, yandaki parsele zarar vermeyen bir şekliyle yönetmiş olacağız. Çok önemli bir düzenlemedir. İnşallah ülkemize hayırlı olsun.
Bu konuda yönetmelik yayımlandı. Fiilen artık bundan sonra parsel bazında hiçbir şekilde imar plan değişikliği yapılamaz. Tabii kentsel dönüşüm projelerini bunun dışında tutuyoruz. Yani dönüşüm yapılabilmesi amacıyla yine kamu, kamu yatırımları bunların dışında. Yani sonuçta bir planlama yaparken nüfusu, yoğunluğu dikkate alarak planlama yapıyorsunuz. Dolayısıyla altyapıların imkan verdiği yerlerde artık değişiklik yapılabilecek. Yani önüne gelen kendisi gidip işte AVM yapayım, otel yapayım, şehirdeki trafik sorununu, problemini artırayım şekliyle bir düzenleme yapamayacak. Bunu tamamen ortadan kaldırıyoruz. Dolayısıyla genel anlamda, genel ölçekte bakabileceğimiz, alt yapısı, sosyal donatısı olan bir süreci inşallah hayata geçirmiş oluyoruz."