Güvenlik Politikaları Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Yavuz
Eski Sovyet toprağı ve Rusya’ya da oldukça yakın şehirdeki zirve öncesinde şu üç önemli konu gündemdeydi: İsveç’in NATO üyeliği, Ukrayna’ya NATO üyeliği vaadi ve Rusya’ya karşı silah yardımının devamı, NATO’nun yeni askeri planlarının görüşülmesi.
SÜRPRİZ GELİŞMELER
Zirve öncesi hareketliliğin odağında Türkiye vardı. NATO Genel Sekreteri ve ardından ABD Başkanı Joe Biden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak İsveç’in üyeliğine ikna için diplomatik ataklarını yoğunlaştırdılar. Konu her ne kadar İsveç’in NATO üyeliği olsa da Türkiye ortaya farklı konuları da getirdi. İki yıldır beklendiği halde hala cevabı alınamayan F-16 uçaklarının ve kitlerinin tedariki ön plandaydı. Anlaşılan o ki, Biden yönetimi, halen ABD Kongresi’nde bekleyen konuyla ilgili tasarının hızlandırılacağı sözünü vermiş.
Görüşmede Erdoğan’ın “AB ülkeleri liderlerinin Türkiye’nin AB üyeliği konusunda güçlü mesajlar vermeleri” temennisi de Biden tarafından kabul gördü. Ancak AB’de oy birliği gerektiren bu konuda, oldukça dağınık AB ülkelerinin Yunanistan ile GKRY’yi ikna etmesi kolay da değildir. İsveç’e şart koşulan PKK/YPG terörüne verdiği desteğin kesilmesi yönündeki isteğin, Suriye’de benzer desteği veren ABD’den de beklendiği Biden’a iletilmiş olmalıdır.
10 Temmuz akşamı Vilnius’a intikalle NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile “üçlü görüşme” gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en azından Türkiye’de sürprizle karşılaşılan bir sonuçla, İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktığının duyulması günün en flaş haberiydi. Oysa Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarına göre NATO Zirvesi’nde İsveç’in bir süre daha bekleyeceği beklentisi ağırlık kazanmıştı.
EŞİT İKİ ÜLKE VURGUSU
İsveç’in NATO üyeliğine kabul şartlarından biri de NATO içerisinde “Terör Koordinatörlüğü” biriminin kurulacağı sözüdür. Buradan anılan birimin hemen kurulacağı anlamı da çıkartılmamalıdır. Konu önce NATO karargahında kotarılacak ve ardından üye ülkelerin oyuna sunulacaktır. Birim kurulmasa dahi, Türkiye’nin terör konusundaki hassasiyeti tüm üyeler nezdinde gündeme getirilmiş olmaktadır. Zirvede pek çok ülkenin liderleriyle görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuşkusuz ki en önemli görüşmesi Biden’la olanıydı. Erdoğan, “Bundan sonra stratejik konularda iki ülke başkanının birbirini muhatap alması gerektiğini” ısrarla belirterek, “eşit iki ülke ve eşit ülkelerin liderleri” vurgusu yaptı.
Zirvenin bir diğer konusu Ukrayna’nın NATO üyeliğiyle ilgiliydi. Bu maksatla Vilnius’a gelen Ukrayna Lideri Vlodomir Zelenski’ye sevindirecek umutların verilmediği, zirvede çekilen bir fotoğraftaki vücut dilinden de anlaşılabilmektedir. ABD ve İngiltere’nin “mahalle baskısı”yla Rusya-Ukrayna savaşında silah ve teçhizat desteği veren NATO’nun Avrupa ülkeleri, artık “verecek mühimmat kalmadığı” bahanesine sığınıyorlar. Her ne kadar Türkiye, “Ukrayna NATO üyeliğini hak ediyor!” dediyse de, savaş devam ederken bu mümkün görünmemektedir. Hele de Rusya’nın savaştaki siyasi hedeflerinden ilki “Ukrayna’nın NATO üyeliğini önlemek” iken, bu üyeliğin en az 10 yıl ötelenebileceği görülebilmektedir.
12 Temmuz tarihli New York Times gazetesi, Erdoğan’ın İsveç konusundaki tavır değişikliğini “ABD ile anlaştığı” yönündeki yorumuyla zirvede Türkiye’yi öne çıkarmış. Zirvede görüşülen “Akdeniz’den Karadeniz’e kadar olan bölgenin savunması”yla ilgili NATO’nun yeni askeri planına göre bölgedeki en önemli gücün Türkiye olduğu gerçeği de ikna edici olabilir…