Halil İbrahim İzgi / Yazar
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da gerçekleşen Yahudi soykırımı başta Almanya olmak üzere birçok ülkedeki tarih kitaplarının kara sayfaları arasına girdi. Bu sayfa o kadar kararmıştı ki, Yahudileri görmek onlara eski suçlarını hatırlattığı için Filistin topraklarına sürerek bir vatan icat etmelerine izin verdiler. İzin vermekle kalmayıp desteklediler. Bugün İsrail Demiryolları tıpkı Almanya’daki gibi çift katlı trenlere sahipler. Siemens ve diğer şirketlerin ürettiği bu trenlere ne kadar para ödendiği veya bu ödemelerin Almanya’dan elde edilen soykırım tazminatlarıyla karşılanıp karşılanmadığı merak konusu. Gerçek olan şu ki Avrupa’daki birçok şirket Yahudi soykırımına bağlı tazminatları ödediler veya hala ödemeye devam ediyorlar.
SOYKIRIMCI İSRAİL
Avrupa’nın kültürel, ekonomik ve siyasi olarak İsrail’i desteklemesinin ardında tarihin bu karanlık sayfaları önemli yer tutuyor. Alman Nazi üst düzey yöneticilerini yargılayan Nürenberg Mahkemeleri’nin ardılı olarak kabul edilebilecek Uluslararası Ceza Mahkemesi geçen hafta verdiği kararla İsrail’i soykırım yapan bir ülke olarak tanımladı. Bugüne kadar dünyanın her yerinde milyonlarca kişinin katıldığı tüm gösterilerden daha fazla etki uyandıran bu karar aslında İsrail için Pandora’nın kutusunun açıldığını gösterdi. Mahkeme üyelerini itibarsızlaştırmaya çalışan Siyonist propaganda makinesi tarihin akışını tersine çevirmek veya anlatıyı kontrol etmek imkanlarından mahrum. Aksine eski müttefiklerini yeni ve tüm suçlarını bilen düşmanları olarak görmesi mümkün.
MEKANİZMALARI İŞLETME VAKTİ GELDİ
Bugüne kadar dillendirildiğine şahit olmadığım bazı mekanizmalar yakında devreye girebilir. Gelin yakından bakalım: İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyadaki egemen güçler başka soykırımların yaşanmasını engellemek için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi dahil olmak üzere çeşitli ahlaki ve hukuki çerçeveler çizdiler. Nazilerin ari ırk yasasını çıkardıkları ve aynı zamanda üst yöneticilerinin savaş sonrası mahkemelerde yargılandığı Nürenberg’te insanlara ait olduğu ilan edilen haklar bir meydanda sergileniyor. Hem de farklı dillerde… Şimdi bu hakları hatırlamak ve İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan bazı mekanizmaları işletmenin zamanı geldi. Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı çekingen davranan herkesi ve hatta İsrail’in baş savunucusu Almanya’yı bile ikna edebilir…
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ BEDEL ÖDEMELİ
İsrail, soykırımı Google başta olmak üzere birçok teknoloji firmasının desteğiyle gerçekleştiriyor. Dolayısıyla teknoloji firmaları uluslararası cezanın muhatabı olmak için listeye ilk sıralardan girebilir. Büyüklükleri trilyonlarca dolara ulaşan bu şirketler, soykırımla sebep oldukları zararları dünyanın farklı ülkelerinde tazmin etmekle karşı karşıya kalabilir. Örneğin İrlanda iyi bir başlangıç olabilir. İrlanda hükümeti, merkezleri kendi ülkelerinde bulunan bu firmalara açılacak davalar için ön ayak olabilir. Zor bir süreç ama bir yerinden başlamak iyi olur. Bu sayede yeni can kayıplarının yaşanması da engellenebilir.
SOYKIRIMI TANIMA YASASI ÇIKARILABİLİR
Soykırımı inkar yasaları İsrail’in Nazilerle mücadele yöntemlerinden biriydi. Birçok ülkede Yahudilerin soykırıma uğradığını kabul etmemek suç sayılıyor. Bunu Filistin için ele alarak TBMM’nin yeni yasama yılının ilk yasası olarak Filistin Soykırımını Tanıma Yasası çıkarması isabetli bir karar olabilir. Bunun devamında kültür ve eğitim alanlarında yapılacak düzenlemelerle Filistin’in varlık hakkı ve uğradığı soykırım geniş kitlelerle buluşabilir.
Filistin Soykırımı Müzeleri de yine Yahudi soykırımı müzeleri gibi ve hatta onların bulunduğu yerlerin tam yanına konumlandırılabilir. Kültürel kurumların yapacağı çalışmalara teşvik veya yasal zorunluluklarla Filistin anlatısının dahil edilmesi de yerinde olacaktır.
SOYKIRIMA KARIŞAN DİĞER ÜLKE VATANDAŞLARI YARGILANMALI
Soykırıma dahil olmuş diğer ülke vatandaşlarının bulundukları ülkelerde doğrudan yerel mahkemelere çıkarılmaları soykırım yapan Siyonist güçlerin uluslararası varlıklarını zayıflatacaktır. Vatandaşlıktan çıkarma, tazminata mahkum bırakılma gibi yöntemler soykırımcı yapının yalnızlaşması ve uluslararası tecride mahkum edilmesi adına iyi bir başlangıç olabilir.
Küresel firmalar sadece boykotlarla değil soykırıma iştirak suçlarından yüklü cezalarla karşılaştıklarında Filistin’in haritadaki yeri konusunda ve Siyonist yapının işlediği suçlar konusunda büyük aydınlanmalar yaşayacaklardır. Televizyon yapımlarında Yahudi soykırımını anlatan tüm filmlerin başına veya sonuna Filistin’de yapılan soykırımla ilgili açıklayıcı görüntüler getirilme zorunluluğu insanlık vicdanının rahatlaması için ilk atılacak adımlar arasında yer alabilir.
ANLATININ GÜCÜ
Görünen o ki sadece Filistinlilerin değil barış yanlısı Yahudilerin varlıklarına düşman olan Siyonist entite uzun bir küresel hukuk mücadelesi ile ekonomik, kültürel, siyasi ve vicdani olarak yargılanabilecektir. Uzun soluklu eylem planları için insani ve ekonomik kaynakları seferber ederek Filistin’i tüm dünya için bir uyandırma servisi haline getirebiliriz. Bu konuda ateşli gösterilerden çok uzun soluklu, sürdürülebilir ve sonuçları itibarıyla adaleti tesis edecek mekanizmalara ihtiyaç var. Holokost sonrası kurulan tüm mekanizmaların kopyalanarak Filistin için kullanılması bile iyi bir başlangıç olacak. Unutmayalım ki, anlatıyı ele geçiren tarihi yazma hakkına sahip olacaktır. Filistin bugün küresel vicdanda eşsiz bir yere sahip ve bunu tarihin beyaz sayfası olarak kaydetmek için samimi gayretlerin ahengine ihtiyaç var.