Mesele bilimle çatışma değil, nefse uyma

Araştırmalara göre dinden uzaklaşmanın ana sebebinin bilim veya derin tefekkür olmadığı anlaşılıyor. Asıl etmen, hümanist öğretinin şekillendirdiği bir psikoloji ile dini ahlak ve ahkamı sorgulamak iken, bilim veya inancın özüne yönelik düşünceler epeyce geride kalıyor.

İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

DR. AHMET YILDIRIM / ARAŞTIRMACI – YAZAR

Göz açıp kapayana kadar tükenen, birkaç on yıllık bir ömre sahip olan insanın en önemli meselesinin din olması beklenir. Sonu olmayan bir hayata doğru giderken risk alarak dininden uzaklaşan insanların bu mühim konuda; akıllarının önderliğinde, derin nefs muhasebeleri ve dinin özüne dair sorgulamalarla karar verdiklerini düşünebiliriz. Bazı popüler bilim ve sosyal medya kişiliklerinin dinden kopuşa dair çizdiği çerçeve de bu tahminle örtüşüyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/09/16/06/26/resized_cdfea-12c8ad02dusuncegunlugu_15_eylul_2021.jpg

İlerleyen bilime erişim arttıkça sorgulama becerisi gelişen insanların, materyalizmi seçip dinden kopacağı propagandasına maruz kalmayanımız yoktur. Hatta İslam ve Batı toplumlarındaki dinden uzaklaşma eğilimi de bu durumun bir ispatı olarak gösterilir.

BİLİMCİLİĞİN DİNSİZLEŞMEDEKİ YERİ NE KADAR?

İSLAM DININDEN NEDEN AYRILIYORLAR?

“O halde dinden kopuşun gerçek sebebi ne?” sorusuna tekrar dönerken ABD ve İngiltereli Müslümanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalara bakalım. Evvela, İngiltere’de Müslümanlar arasında yüzde 7, ABD’de ise yüzde 23 oranında dinden ayrılma görülüyor ve bu kayıp İslam dinine geçenlerle dengeleniyor. ABD’deki kopuşlarda ise, neredeyse yarısı dinden çıkan rejim muhalifi İranlı göçmenlerin başı çektiği görünüyor. Bu, politikanın dini tercihlere etkisini gösteren önemli bir veri. Ayrıca, İslam’dan ayrılanların yüzde 25’i genel olarak din kavramına mesafeli iken (organize dinleri sevmemek, dindar olmamak veya Tanrı’ya inanmamak), yüzde 20’lik bir kesim şekilcilik veya bazı öğretileri reddetmek gibi İslam ile yaşadığı deneyime atıfta bulunuyor. Başka dinlere ikna olanlar (yüzde 16) ve kişisel gelişimle sekülerleşenler (yüzde 14) de diğer önemli gruplar.

ABD’de İslam’dan çıkanların yüzde 55’i dinsizliği, yüzde 25 kadarı Hıristiyanlığı seçiyor. Müslüman olmayı seçenlerin ise yüzde 77’si Hıristiyanlıktan, yüzde 19’u ateizmden geliyor ve yüzde 75’i otuz yaşından önce ihtida ediyor.

Diğer çalışmalara göre ABD’de liberallerin git gide dinden uzaklaştığı, politik kutuplaşmanın dine bakışta da insanları ayırdığı, çocukluk eğitiminin dinden uzaklaşmada büyük etkisi olduğu, travmaların insanların dine küstürdüğü bulgularına ulaşıldı. 98 ateist ile görüşülerek yapılan bir çalışmada, rasyonel sorgulama ve benzeri sebeplerin sadece yüzde 25’lik bir kesimin dinden kopuşuna yol açtığı tespit edildi.

PEKİ NE YAPMALI?

Öncelikle dinsizleşme konusunda öne çıkan sebepler bir dinin doğru olup olamayacağına dair hususlar olmadığı için süreç karşı konulamaz değil. Din doktriniyle ilgili felsefi mücadelenin yanında, Müslümanlar olarak başta hümanist propagandaları ve ekonomik materyalizmden güç alan heves etme duygusunu masaya yatırmalıyız. Allah insan yapımı ideolojileri, moderniteyi ve lüksü hoş görmek zorunda değil. Müslümanlar bir davada haklı tarafın eli zayıf olabileceği gibi geriye düşmüş olabilir. İmtihan bilinci ve Allah’ı modern insanın zihin yapısıyla tahayyül etmemek oldukça mühim.

Bu yazıda bahsi geçen araştırmalar hakkında daha detaylı bilgiye sapienceinstitute.org adresindeki The Scientific Deception of the New Atheists kitapçığı ve kaynakçasındaki içerikten erişilebilir. Türkiye’de de benzer konularda kapsamlı ve karşılaştırmalı çalışmalar yapılarak bilgi üretilmesine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.