Dr. Abdullah Çakmak
Afyon Kocatepe Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi
Bugünlerde fanatik Yahudilerin Pesah (Hamursuz) Bayramı’nı bahane ederek Müslümanların Kudüs’teki dinî mekânlarına yaptıkları zulümler maalesef içler acısı... Ancak yaşanan bu elim olaylar ilk olmadığı gibi son olacağa da benzemiyor. Kutsal mabetlerinin temellerini arama iddiasıyla Mescid-i Aksa’nın altında kazı çalışmalarına devam eden İsrail Devleti, sadece dinî bayramlarında değil fırsat bulduğu her anda Mescid-i Aksa baskınlarına devam etmekte. Bu sene yaşananlar ise daha bir manidar... Çünkü Yahudilerin Pesah Bayramı ve Hıristiyanların Paskalya Yortusu, Müslümanların Ramazan ayıyla aynı döneme denk gelmiş durumda. Üç semavi dinin kutsal günlerinin bir araya geldiği bu dönemde İsrail güçlerinin korumasındaki fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınlarından Hıristiyanlar da rahatsız. Kudüs’ün Hıristiyan lideri Manuel Musallam bu çerçevede “Gerekirse Mescid-i Aksa ve Kutsal Kabir Kilisesi’nin çevresinde başımız dimdik öleceğiz. Ne pahasına olursa olsun bu kutsal mekânların anahtarlarını asla teslim etmeyeceğiz” diyerek yapılan zulümlere karşı tepkisini göstermiştir. Ancak fanatik Yahudilerin nihai amaçlarının Mescid-i Aksa’daki İslâm medeniyetinin izlerini silerek burayı Yahudi medeniyetine(!) göre imar etmek olduğu çok açık. Fakat yaklaşık 14 asır boyunca Müslümanların hâkimiyetinde bulunan bu kutsal beldedeki İslâm medeniyetinin izlerini silmek öyle kolay olmasa gerek! Fatih Sultan Mehmed’in “Hüner bir şehir bünyâd etmektir, reâyâ kalbin âbâd etmektir” anlayışından hareketle önemli olan bir şehri fethetmek değil, o şehri herkes için yaşanabilir bir mekân kılmaktır. Öyleyse gelin Osmanlı Devleti’nin bu kutsal beldeyi ismine yakışır biçimde nasıl bir “Barış Şehri / Jerusalem” kıldığını Paskalya Bayramı’nda Hıristiyanlara sunduğu hizmetlerle inceleyelim.
PESAH’TAN PASKALYA’YA
“Geçiş” anlamındaki İbranice “pesah” kelimesinden türeyen ve günümüzde Hıristiyanlığın en büyük festivallerinden biri haline gelen Paskalya’nın geçmişi, Hıristiyanlık öncesine kadar uzanmaktadır. Pesah, İsrailoğullarının Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkışı anısına Yahudilerce yılın 15-21 Nisan tarihleri arasında kutlanan bir bayram iken Hıristiyanlık’la birlikte Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten üç gün sonra dirildiği inancıyla özdeşleşmiş ve Paskalya adını almıştır. Paskalya kutlamaları esnasında yapılan ayinlerin merkezi Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi’dir. Bu mevsimde Ortodoks, Katolik, Protestan ve diğer Hıristiyan cemaatlerin mensupları, Kudüs’te bir araya gelmekte ve Kutsal Kabir Kilisesi başta olmak üzere kendilerine ait ibadetgâhlarda çeşitli ayinler icra etmektedirler.
KUDÜS’ÜN HIRİSTİYAN ZİYARETÇİLERİ
Osmanlı hâkimiyeti zamanında Kudüs’ün nüfusu incelendiğinde Müslümanların her dönemde ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Nüfusa göre Müslümanlardan sonra gelen millet ise Hıristiyanlardır. Her ne kadar Kudüs’e Yahudi göç politikaları 19. yüzyılla birlikte başlamışsa da Osmanlı yönetiminde Kudüs’teki Yahudi nüfusu, 1912’ye kadar diğer milletlere nazaran daha az olmuştur. Dolayısıyla Kudüs’ün sosyal hayatında Müslümanlardan sonra etkin olan dinî zümre Hıristiyanlardır. Hıristiyanlar, özellikle Noel ile Paskalya günlerinde Kudüs’e kalabalık ziyaretler gerçekleştirirler. 1904 senesi Paskalya mevsiminde Kudüs’e ziyaret maksadıyla gelen 12.538 kişi arasında, başlarında İspanya soylularından Mösyö Eriko Dembo’nun bulunduğu 200 İspanyol ziyaretçi, Amerikalı Mr. Varen, İngiltere Kralı’nın Londra Arşidükü başkanlığında 1500 Amerikan ve İngiliz ziyaretçisi, İtalyan Rodini Todoski başkanlığında 85 İtalyan ziyaretçi, İngiltere Devleti tebaasından Mösyö Şerober’in başkanlığında 130 İngiliz Katolik ziyaretçi, Avusturya Devleti tebaasından Mösyö Hilkserger’in başkanlığında 464 Avusturyalı ziyaretçi ve Fransa Devleti tebaasından Rahip Potar refakatinde 80 Fransız ziyaretçi bulunmaktaydı.
OSMANLI YÖNETİMİNİN PASKALYA HAZIRLIKLARI
Her sene bunun gibi Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden ziyaretçilerin ağırlandığı Kudüs’te, Hıristiyanların rahatlıkla ayinlerini gerçekleştirebilmeleri için Osmanlı Devleti onlara birtakım kolaylıklar sağlamıştır. Devlet tarafından sunulan hizmetler, arşiv belgelerine yansıdığı şekliyle ulaşımdan gıdaya, sağlık ve temizlikten güvenliğe kadar geniş bir alanı kapsamaktaydı. Bu doğrultuda Yunanistan’dan deniz yoluyla Kudüs’e gelen ziyaretçilerden Yafa Limanı’ndan karaya çıktıklarında, ellerinde pasaportu olanlara sıkıntı çıkarılmaması hususunda Osmanlı memurlarının uyarılması bu türden bir kolaylıktır. Osmanlı yönetimindeki Kudüs’ün tek hastanesi Selahaddin Eyyubi Vakfı’na bağlı bimaristan idi. Ancak Paskalya mevsiminde sağlık ve temizlik işlerinin daha iyi yürütülebilmesi için Kudüs’e ilave görevlilerin de gönderilmesi gerekliydi. Bu kapsamda Şam Hıfzussıhha Müfettişi Mirliva Bonkofski Paşa, 1903 Paskalyası için Kudüs’e iki tabip ve iki temizlik görevlisi göndereceğini, kendisinin ise on beş gün sonra çalışanlarıyla birlikte bölgeye gideceğini Sadaret makamına bildirmiştir. Paskalya kutlamaları öncesinde yapılan hazırlıkların en önemlisi ise asayiş ve emniyetin sağlanmasına yönelik alınan güvenlik tedbirleridir. Kudüs’te her yıl Paskalya mevsiminde güvenlik kapsamında alınan tedbirlerin başında asker sayısının arttırılması yer almaktadır. Bu husus genellikle Paskalya mevsimi yaklaştığında Nablus’tan Kudüs’e asker sevkiyatı yapılarak çözüme kavuşturulmuştur.
PATRİKLERİN TEŞEKKÜR MEKTUPLARI
Kudüs’teki Hıristiyan Patrikleri, Osmanlı Devleti’nin Paskalya kutlamalarına yönelik aldığı tedbirlerden duydukları memnuniyetlerini her defasında mektup yoluyla Kudüs yönetimine bildirmişlerdir. Kalabalık Hıristiyan gruplarının Kudüs’te bir araya gelerek kutladıkları Paskalya’da Osmanlı Devleti tarafından alınan tedbirler sayesinde herhangi bir olayın yaşanmadığını ve bu yönüyle Osmanlı Devleti’ne şükran duyduklarını ifade eden Patriklerin bu mektupları taşradaki yöneticiler vasıtasıyla İstanbul’a ulaştırılmıştır.