ESRA ÖZTÜRK - GAZETECİ
Dünyanın en büyük yirmi ekonomisine sahip ülke liderlerinin bir araya geldiği G-20 Liderler Zirvesi, bu yıl İtalya’nın başkenti Roma’da toplandı. Afganistan ve bazı dış politika konuları dışında, en önemli gündem maddeleri Covid-19 salgını, aşıların adil dağıtımı, iklim değişikliği ve küresel vergi başlıkları oldu. Bunlardan en önemlisi ise mali kaynak oluşturması sebebiyle, ülkelerin mutabakata varmak üzere uzun soluklu görüşmeler yaptığı “küresel vergi” sistemi oldu.
Sistemin arka planı ve kapsamı
Aslında küresel vergi meselesi yıllardır konuşuluyor. Başta sosyal medya mecraları olmak üzere tüm dünyada etkisini artıran, ticari gelirleri çoğu gelişmekte olan ülkenin milli gelirini aşan çok uluslu teknoloji şirketlerinin yalnızca merkezlerinin bulunduğu ülkede kurumlar vergisi ödemesi, faaliyet gösterdiği diğer ülkelerde ise mali ve hukuki yükümlülüklerinin bulunmaması epey tartışılıyordu. Hatta bazı ülkeler münferit girişimlerle bu şirketlere vergi mükellefiyeti getirmeye çalışıyordu.
Konu dokuz yıldır tartışılsa da atılan en somut adım 2017 yılında, G-20 bünyesindeki gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler grubunun, OECD olarak bildiğimiz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne mezkur vergi sorununun çözümüne ilişkin bir çalışma yapması için görev vermesi olmuştu. OECD’nin uzun soluklu ve yıllar süren çalışmaları neticesinde pek çok ülke bu küresel vergi tasarısına destek vermiş ancak vergi oranının ne olacağı tartışılmaya devam etmişti.
Bugüne dek küresel gelir vergisi konusunun taslak olarak netlik kazanmaya başladığı son görüşme, Londra’da gerçekleşen G-7 Zirvesi olmuştu. Zirvede, maliye bakanları çok uluslu dijital şirketlere bir yatırım alanı açmak için sağlanan haksız rekabet koşulları ve vergi muafiyetlerine son verilmesi gerektiği kanaatinde buluştu. Ancak vergi oranı konusunda ABD ve AB liderleri arasında ihtilaf yaşandı çünkü internet devlerinin çoğu ABD merkezli iken bu oranın yüksek olması ABD iç politikası ve kamuoyu ile ticaret-siyaset dengelerini olumsuz etkileyecekti.
Bu nedenle Fransa’nın ısrarlı yüksek vergi oranı talebi, ABD tarafından kabul görmemişti.
G-20 zirvesinde mutabakat sağlandı
Nihayetinde ABD Başkanı Biden tarafından önerilen asgari yüzde 15’lik bir küresel vergi oranı üzerinde genel itibarıyla hemfikir olundu. Roma’da gerçekleşen G-20 zirvesinden de son mutabakat çıktı. Böylelikle “Küresel Asgari Kurumlar Vergisi Anlaşması” onaylanarak 2023 itibarıyla çok uluslu şirketlerin minimum yüzde 15’lik vergi ödemesinin önü açılıyor. Yaklaşık 140 ülke de bu düzenlemeyi destekliyor.
Bu küresel mali reform, beraberinde merkezleri başka ülkelerde bulunan bu şirketlerin faaliyet gösterip kazanç elde ettiği ülkelere de karları üzerinden vergi ödemesini gerektiriyor. Buna göre Facebook, Amazon, Microsoft, Google gibi Amerikan teknoloji şirketlerinin 125 milyar dolarlık kazancı, kazandıkları ülkelerde de vergilendirilmiş olacak. Vergi, 23 milyar dolar geliri ve en az yüzde 10 kar marjı olan şirketlerden alınacak.
Hem mali kaynak hem adalet
Covid-19 salgını sürecinde devletler; sosyal yardım, ücretsiz sağlık hizmetleri ve aşı dağıtımı gibi bir takım mali külfetlere girdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Temmuz 2021 verilerine göre dünya genelinde sosyal koruma paketlerine yaklaşık
3 trilyon dolar harcandı. Gelişmekte olan ülkelerin payı yaklaşık 380 milyar dolar. Dolayısıyla devletler, pandemide hazineden yaptıkları harcamaları vergi gelirlerini artırarak, bunu da özellikle uzun yıllardır peşinde oldukları dev tröstler ve dijital şirketlerden elde edecekleri vergilerden elde etmeyi kafaya koydular. Hatta Biden, anlaşmayı “eşi benzeri görülmemiş” şeklinde niteledi. Ekonomistlere göre ABD, bu işten Çin’e göre 15 kat daha karlı çıkacak. Gelişmekte olan ülkeler ise yıllık 2 milyar doları aşkın bir vergi geliri elde etmiş olacak. Toplamda ise yıllık 150 milyar dolarlık bir vergi artışı öngörülüyor. Yani düzenleme 2023’te yürürlüğe girecek olsa da pandemiden kaynaklı harcamaları telafi etmek için hatırı sayılır bir meblağ.
Fransız Maliye Bakanı Bruno Le Maire bu küresel reform için, “uluslararası vergi sisteminde bir devrim” dedi. Almanya’nın emekliliğe hazırlanan Şansölyesi Angela Merkel’e göre sistem “dijitalleşme sürecinde adalete yönelik bir işaret”. G20’nin ev sahibi İtalya Başbakanı Mario Draghi ise bu mali rahatlama sayesinde nüfusunun ancak üçte birinin aşılanabildiği yoksul ülkelere aşı dağıtımı yapılabileceğini vurguladı.
Bazı uzmanlar anlaşmayı küreselleşmeye karşı direnç sebebiyle yıllarca uğranılan zararın rövanşı olarak görüyor. Çünkü devletlerin egemenliğini koruması için artık çok uluslu şirketleri de mali ve hukuki sorumlulukla bağlaması kaçınılmaz. Pek çok sivil ve iş dünyası örgütü ise yüzde 15’lik oranı yetersiz olarak görüyor. Çünkü anlaşma aynı zamanda Paris İklim Anlaşması’na taraf olan devletlerin küresel iklim krizi için de yapacağı yeşil yatırımlara da bir kaynak niteliğinde olacak. Zira Paris İklim Anlaşması, aynı zamanda bir iklim finansmanı ve dayanışma paketi olarak tasarlandı. Taraf olmayan ülkeler, Avrupa Birliği’nden gelen karbon vergilerini ödemek zorunda bırakılacak. Bu da az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sanayicileri için çok ağır bir maliyet ve devletlerle kriz yaşanması anlamına gelecek.
Türkiye’nin haklı mücadelesi
Geçtiğimiz yıl İtalya, Netflix hakkında vergi meselesinden yasal süreç başlatmıştı. AB mahkemelerinde, Apple’a 14 milyar dolarlık ceza verilmiş, yılbaşında ABD Gelir İdaresi Facebook’a 9 milyar dolarlık bir dava açmıştı. Dünyada hal böyleyken Türkiye’nin de sosyal medya devleriyle vergi mücadelesi uzun zamandır sürüyor ancak mali ve hukuki yükümlülük almaları için yapılan görüşmeler ve çıkarılan kanunlar muhalefetin tepkisiyle karşılaşıyordu. Nihayetinde Türkiye’de kazanılan 20 milyon liradan ve dünyadaki geliri 750 milyon Euro veya muadili yabancı para karşılığı Lira cinsi tutardan fazla olan şirketler, yüzde 7,5 oranında dijital hizmet vergisi mükellefi olmuştu. Asgari yüzde 15’lik küresel verginin uygulamaya konmasından sonra internet devleri, Türkiye’nin vergi düzenlemesini öpüp başlarına koyacak olmalı.