Prof. Dr. Celalettin Yavuz
İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gün yok ki Türkiye’nin yer aldığı coğrafya ya da yakınlarında güvenlik politikaları açısından yeni bir gelişme yaşanmasın! Dünya geneline bakıldığında “sorunlu” coğrafyaların başında gelen yer açık ara Ortadoğu’dur. Ukrayna bir tarafa bırakılacak olursa son dönemlerde Asya-Pasifik öne çıkmaya başladı. Tabii, Balkanlar ve Orta Afrika da gene sorunlu bölgeler arasında gelmekte.
Kafkaslar’ın kuzeyinde, Çeçenistan sorununu bitiren Rusya, kati hükümranlık sağladığı için geriye sadece bölgenin güneyi, yani Güney Kafkasya kalıyor. Burada da üç ülke var: Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan. Bölgede bu ülkeleri çevreleyen iki bölgesel güç Türkiye ve İran ile, Sovyetlerin mirasçısı Rusya var. Tabii beraberinde pek çok da sorun…
Güney Kafkasya istikrarının önündeki Dağlık Karabağ sorunu 2020 yılı sonbaharında büyük ölçüde çözüldü. Azerbaycan, 1992-93 döneminde Ermenistan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ etrafındaki yedi rayonunu büyük ölçüde işgalden kurtarınca yeni bir dönem başladı.
BÖLGE İSTİKRARINA YÖNELİK ADIMLAR
Yeni dönemle birlikte bölgenin istikrarı için Türkiye tarafından Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ile bölgeyi çevreleyen diğer üç ülkenin (Türkiye, İran, Rusya) birlikte iş birliğini artırarak, istikrar getirmesini sağlayabilecek “3+3” formülü önerildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de destek verdiği teklife Ocak 2021’de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleşen görüşmede, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de destek verdi.
Aslında soğuk savaş sonrasında Güney Kafkasya’da bölgesel sorunların çözümü ve iş birliğinin geliştirilmesi maksadıyla arayışlar daha önce de mevcut olup önerilerden bazıları şöyle idi: Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Shevardnadze tarafından “Kafkasya Barış İnisiyatifi” (Peaceful Caucasus Initiative), 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel tarafından “Kafkaslar İçin İstikrar İttifakı” (Stability Pact for the Caucasus), yine Başbakanlığı döneminde bugünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Kafkasya İstikrar ve İş birliği Platformu” (Caucasus Stability and Cooperation Platform), Gürcistan’ın bir diğer Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili tarafından da “Kafkasya Birliği” (United Caucasus) adı altında önerilmişti.
Bunlara ilaveten Ekim 2009 ayı içerisinde ABD’nin Obama yönetiminin ve bilhassa ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın girişimleriyle Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının açılması için Cenevre’de bir mutabakat belgesi imzalanmıştı. Bunun öncesinde dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan’daki milli futbol maçı sebebiyle bu ülkeyi ziyaret etmiş, mutabakat belgesinin imzasından sonra da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ı Bursa’da oynanan iki ülkenin milli takımlarının maçına davet etmişti.
Tarihte ilk kez bir Ermeni Cumhurbaşkanı’nın ziyareti olduğu için önem taşıyan bu olaya “Futbol Diplomasisi” adı verilmişti. Ancak bu gelişme, Dağlık Karabağ sorunu ortada dururken, bu olayın mağduru “Bir milletin iki devleti”nden Azerbaycan’da burukluk yaratmıştı.
FORMÜL “3+3 PLATFORMU”
Türkiye’nin önerdiği “3+3” veya “Altılı Platform” ilk toplantısını, 10 Aralık 2021’de “bölgede kalıcı barış ve istikrarın sağlanması” hedefiyle ve Gürcistan dışında beş ülkenin temsilcilerinin katılımıyla Moskova’da gerçekleştirdi. Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Ermenistan ve İran Dışişleri Bakan Yardımcılarının katıldığı toplantıya, davet edildiği halde temsilci göndermeyen Gürcistan’ın gerekçesi, “Rusya ile Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinde yaşanan anlaşmazlık” şeklinde açıklandı.
Bilindiği üzere Ağustos 2008 başlarında Rus zırhlı birlikleri de, ABD ve Batı’nın güdümündeki “Kadife Devrimler”le iktidar olan Saakashvili döneminde “Güney Osetya’ya orantısız güçle harekât yaptığı” gerekçesiyle bölgeye girmişti. Üstelik tam da Pekin Olimpiyatları’nın açılış gününde, ABD Başkanı Bush ve Rusya Lideri Putin yan yana otururken gerçekleşen bu olay üzerine Karadeniz bir anda karışmış, başta ABD olmak üzere NATO üyesi ülkeler Karadeniz’e Türk Boğazları yoluyla geçmek için sıraya girmişlerdi. Hatta bu sebeple “Artık Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışmaya açılmalıdır!” diyen ABD gibi, Türkiye’den de bu söze destekler gelmişti.
Rusya tüm itirazlara rağmen bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıdı. Üstelik Rusya’nın “yumuşak gücü” ile, Nikaragua ile Venezuela da bu bağımsızlığı tanıyan, BM’ye üye diğer iki ülke oldular.
“Altılı Platform”un hayata geçirilmesi için Türkiye gibi samimi çabalar içerisinde olan bazı ülkeler de samimiymiş gibi görünüyor olabilirler. Bunun için bölge ülkelerinin “3+3 Platformu” için olası yaklaşımlarının kısaca analiz edilmesinde yarar var.
AZERBAYCAN VE ALTILI PLATFORM
2009’daki “Futbol Diplomasisi”nden son derece rahatsız olan Azerbaycan, 27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında cereyan eden “İkinci Dağlık Karabağ Savaşı” sonucunda, büyük ölçüde muradına erdi. Yani artık bölgede Azerbaycan açısından en önemli sorun çözüme kavuştuğu için, istikrarın devamında yarar görülen “Altılı Platform”a yeşil ışık yakılabilirdi.
Platformun işlerlik kazanması halinde bundan en büyük yararı elde edecek olan Azerbaycan’la Türkiye ve Nahcıvan arasında bir ulaşım koridoru açılması en önemli beklentiler arasındadır.
Şayet Ermenistan’ın güneyindeki bu koridor (Zengezur Koridoru) açılırsa Türkiye ile Doğu Türkistan’daki Türk devletleri arasındaki ulaştırma hatları Azerbaycan üzerinden ve Hazar geçişli olarak gerçekleşebilecektir. Hatta bu yolla Türk Dünyası’nın enerji hammaddeleri Hazar Denizi-Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya da ulaştırılabilir. İstikrarın devamında bölgenin turistik çekiciliğine ilaveten bu ulaştırma hatlarının mevcudiyeti de Azerbaycan ekonomisine büyük katkılar sağlayabilecektir. Azerbaycan, ilişkilerin gelişmesine bağlı olarak Ermenistan’a da doğalgaz ve petrol ihraç ederek ekonomisine katkı sağlamayı sürdürebilir.
PAŞİNYAN’DAN OLUMLU İŞARET GELDİ
Futbol Diplomasisi’nin sonuçsuz kalmasının üzerinden geçen sürede Ermenistan’da da çok şeyler değişti. Artık yönetimde neredeyse tamamı “Dağlık Karabağlı” ve Rusya ile dirsek teması içerisinde bulunan devlet adamları yok, ya da yönetime hâkim değiller. Aksine onlara ve Rusya’ya rağmen sokak gösterileriyle “Turuncu Devrimler” veya “Arap Baharı” tarzında bir manevrayla yönetime geçen Paşinyan Hükükümeti var.
Ermenistan her ne kadar Dağlık Karabağ’ın etrafındaki işgal bölgelerinden geri itilmişse de 24 Nisan 2021’de Paşinyan Hükümeti’ne adeta “hayat öpücüğü” gibi uzanan bir gelişme yaşadı. ABD Başkanı Joe Biden, her yıl Türk diplomasisinin enerjisini bitiren sözde Ermeni soykırımını tanıdıklarını ilan etti. Ermenistan’ın yıllardır beklediği bu sonucun ardından rahatlayan Paşinyan hem seçimleri kazandı, hem de karşısındaki “Rusya yanlısı” ve çoğunluğu “Dağlık Karabağlı” fanatik devlet adamlarından kurtuldu.
Ermenistan, soğuk savaş sona erdikten sonra Sovyet coğrafyasında kurulan devletler içerisinde kalkınma açısından neredeyse sonlarda geziniyordu. Görünen o ki, komşularıyla ilişkilerini düzeltemeden ekonomik kalkınmasını sağlayabilmenin mümkün olamayacağı Paşinyan yönetimi tarafından da anlaşılmış. Yani artık ilişkiler düzelirse “kazan, kazan” prensibiyle Ermenistan’ın da ekonomik açıdan kalkınması daha kısa sürede gerçekleşebilir. Paşinyan’ın 11-13 Mart 2022 tarihlerine planlı “Antalya Diploması Forumu”na katılacağını bildirmesi de bu ülkenin “Altılı Platform”a pozitif yaklaştığını bir göstergesidir.
GÜRCİSTAN İSTEKSİZ
Güney Kafkasya’nın en kuzeyindeki Gürcistan’ın “3+3 Platformu”nun Moskova’daki ilk toplantısına katılmadığına yukarıda değinmiştik. Güney Osetya’ya ilaveten, Rusya’nın Ukrayna’dan toprak kopartması, iki ülkenin “Rusya’ya karşı güvenlikleri” sebebiyle NATO üyeliğine Rusya’nın karşı çıkması gibi “görünen” sebeplerle bu platforma taraftar olmakta isteksiz olduğu açıktır.
Bir diğer ve önemli husus ise Ermenistan’la, Türkiye ve Azerbaycan’ın ilişkilerinin gelişmesi, Zengezur Koridoru ile Azerbaycan-Türkiye ulaştırma hatlarının Ermenistan üzerinden geçişiyle Gürcistan’ın jeostratejik öneminin azalacağı endişesidir. Daha önce Mavi Akım, Baku-Tiflis-Kars demiryolu gibi Gürcistan ekonomisine ve dış politikasına değerler katan projelerin bazıları bundan böyle geçiş ülkesi olarak Ermenistan’a kayabilir.
İRAN’IN ÇIKARLARI ZARAR GÖREBİLİR
Son yıllarda ABD baskısıyla uygulanan yaptırımlardan bunalan İran, Altılı Platform’a istekli yaklaşmakta veya böyle bir algı oluşturmaya çalışmaktadır. Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları sırasında İran’ın, Ermenistan yanlısı tutumu hala hafızalarda. Özellikle üç ülkenin (Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan) ilişkilerinin düzelmesi, esasen bugüne kadar bölgede Türkiye ve Azerbaycan karşıtlığı içerisindeki İran’ın pek de hoş karşılayacağı bir gelişme değil.
Üstelik, Türkiye-Azerbaycan hattı Hazar üzerinden Türkistan’daki Türk devletlerine de ulaşacak ve bölgede bir Türk Dünyası ağırlığı oluşacaktır. Bu durumda hem İran’ın bölgesel gücünün azalacak olması, hem de İran’daki Güney Azerbaycan Türklerinin Azerbaycan’a yaklaşması riski gibi bazı sebepler, tecrübelere göre İran’ın kolay kabul edebileceği sonuçlar olarak görünmüyor.
Olayın ayrıca ekonomik boyutu da mevcut. Ermenistan’ın “arz çeşitliliği” için sadece İran yerine Azerbaycan’dan da doğalgaz ve petrol alması İran’ı rahatsız edecektir. Benzer şekilde Türkiye ile Türk dünyası arasında bir zamanlar TIR ve kamyon taşımacılığında ilk akla gelen ülke İran’dı. Ancak 2014’te yapılan yüzde 100’lük zammın ardından ibre önemli ölçüde Azerbaycan (Hazar geçişli) ve Rusya’ya dönmüştü. Ancak gene de kullanılmaktaydı. Ermenistan üzerinden açılacak koridorla İran’ın bu sahadaki ekonomik çıkarları daha da hasar alabilir.
İran’ın olası endişeleri Rusya için de geçerlidir. “Ön bahçesi” gibi gördüğü bölgelerde Türkiye’nin (dolayısıyla Batı’nın) etkisinin artabileceği ihtimalinden Rusya’nın memnun olması beklenemez. Hele de Türk Dünyası’nın bütünleşmesinin kolaylaşması… Hazar geçişli enerji hatları ise ucuza alıp Avrupa’ya pahalı sattığı Türkmen ve Kazak gazları için alternatif olabilecektir. Keza aynı ulaştırma hattının Türk TIR’larının çoğunlukla bu güzergaha çekilmesi riski de var…
TÜRKİYE KAZANIR
Mevcut koşullarda platformun bir bölgesel iş birliğine dönüşmesi, çoğunluğu yukarıda açıklanan sebeplerle Türkiye’nin çıkarınadır. Platformun işlerlik kazanması demek, Ermenistan’ın da Türkiye’yle ilişkilerini güçlendirmesi demektir. Türkiye ile yakınlaşan Ermenistan, Türkiye’nin sinerjisiyle ekonomik açıdan kısa sürede kalkınabilir. Türkiye ve Azerbaycan buna hazır. Ermenistan şayet takiyye yapmıyorsa, uygulanabilecek en iyi zaman gelmiştir.
Acaba Rusya, kalkınan ve Türkiye ile ekonomik bağları güçlenen “arka bahçesindeki” Ermenistan’da böyle bir gelişmeyi ne kadar arzu eder? Türk Dünyası’nın daha da yakınlaşmasını görmezlikten gelebilir mi? Son 42 yıldır bir türlü uzlaşamadığı ve darbe yediği ABD ile ve zaman zaman ilişkileri limonileşen Rusya ile söz konusu Ermeni-Türk ilişkileri olduğunda çıkarları örtüşen İran, artık bu düşüncesinden ve planlarından vaz geçebilir mi? Bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz!
Platformun başarılı olması arzu edilmekle birlikte, Gürcistan’ın tutumu da dikkate alınmalıdır. Şayet Gürcistan dışarıda kalırsa bölgenin kaybedeni olarak kalmaya mahkûm olabilir. Ermenistan, Rusya ve İran! Eğer bu üç ülke samimi ise 3+3 platformu (veya 2+3) sayesinde Güney Kafkasya önemli ekonomik kalkınma hamlelerine kavuşabilir. Eğer İran ve Rusya yan çizerse “3+1” (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan+Türkiye) formülü de düşünülmelidir!