ÖMER FARUK DOĞAN-BÜYÜKELÇİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son iki ay içerisinde altısı yüz yüze olmak üzere, toplamda 15 Afrika ülkesi lideriyle görüştü. Özellikle küresel salgın ve buna dayalı dünyanın sürüklendiği ekonomik istikrarsızlık ile küresel ısınmanın getirdiği birçok sorunla mücadele edilirken, orta vadeli programın bir parçası olarak Afrika ihmal edilmedi.
Küresel salgının başlamasıyla ülkeler kendi meseleleri ile uğraşırken Türkiye, TİKA ve diğer sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla Afrika’ya pandemi desteğinde bulunmuştur. Tüm ülkelerin dikkatini çeken bu durum, Afrika ile olan bağlarımızı sağlamlaştırmıştır.
DÜNYANIN GÖZBEBEĞİ
Petrol, doğal gaz, altın, elmas kıymetli taşlar sanayiye esas teşkil eden birçok kıymetli ve ender bulunan madenler, uranyum, radyoaktif elementler ve diğer kıymetli taşlar açısından Afrika dünyanın önde gelen rezervlerine sahiptir ve bu rezervlerin büyük bölümü halen işlenmeyi beklemektedir. Geçmişi sömürgecilik faaliyetleriyle geçen Batılı ülkelerle, Afrika’daki yerel halk ve yönetimlerin asli kavga ve güç dengesi mücadelesi bu gerçeğe dayanmaktadır. Afrika’daki Eş Şebab, Touareg, Boko Haram gibi suni terör örgütlerini bu gerçekle ilişkilendirmek mümkündür.
Afrika ve münhasıran Orta Afrika genelinde Türkiye’ye duyulan bir güven ve dostluk ilişkisi mevcuttur. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı’mızın yüksek düzeyde tanınırlığı ve güvenirliği de bulunmaktadır. 2008 yılında Afrika Birliği’nin Afrika I. Zirvesi’nde Türkiye’yi “stratejik ortak” olarak ilan etmiş olması bunun bir göstergesidir. Halihazırda Afrika’daki ülkeler ile hiçbir siyasi ve ekonomik sorunumuz olmadığı gibi, olumsuz bir geçmişimiz de bulunmamaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu bu imkâna bugün hiçbir Batılı ülke sahip değildir. Cumhurbaşkanımız da büyük bir gayret ve özveri ile iki ay gibi kısa bir sürede tüm girişimcilerimize bu kapıyı açmış bulunmaktadır.
TÜRKİYE’NİN ÇOK YÖNLÜ TECRÜBE AKTARIMI
Önümüzdeki süreçte en hızlı ekonomik büyüme Afrika kıtasında beklenmektedir. Özellikle tüketim mallarında yüzde 85-90 düzeyinde ithalata bağımlı Afrika ülkelerinde, ekonomik büyümeden ülkemizin potansiyeli ve girişim kabiliyeti ölçüsünde özellikle; müteahhitlik, alt yapı ve enerji sektörünün ve münhasıran savunma sanayiinin gereken payı alabilmesi, profesyonelliğin ve kabiliyetin yanısıra, her düzeyde Afrika ile sıcak ilişkiler kurulmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Afrika kıtasındaki mevcut büyükelçiliklerimizin 2000 yılında 12 olan sayısı bugün 44’e ulaşmıştır. Ticaret Bakanlığı, TIM, THY Kargo anlaşması ise ayrı bir ivme kazandırabilecek niteliktedir. Dünya ekonomisinin giderek daralmasına rağmen, ihracatımızın 2023’te 300 milyar ABD doları üzerinde hedeflendiği dikkate alındığında, ekonomik büyümemiz, kalkınma, sanayileşme ve ortaya konan ihracat hedefimizin gerçekleştirilebilmesinin, yeni ve gelişen pazar Afrika kıtasında yeterli payın alınmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.