Afrika’nın gerçek ortağı Türkiye: Etiyopya örneği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tigray krizinin çözümünde barışçıl adımları desteklediği, Etiyopya-Sudan arasındaki sınır anlaşmazlığı için iki ülke arasında arabuluculuk önerdiği gözönüne alınırsa, Türkiye’nin bölgedeki dengeleri gözettiği ve Afrika politikasında Batılı veya Doğulu aktörlerin aksine müdahaleci, nobran ve mütekebbir adımlardan ziyade eşit ortaklığa ve barışa önem verdiği anlaşılıyor.

İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

OSMAN KAĞAN YÜCEL ARAŞTIRMACI – AFRİKA KOORDİNASYON VE EĞİTİM MERKEZİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son bir aylık diplomasi trafiğinde Afrika ülkeleri ile gerçekleştirdiği temaslar, Türkiye’nin son 19 yıllık dönemde kıta ile kurduğu sağlıklı ve istikrarlı ilişkilerin son halkası olması bakımından önem arz ediyor. Bu diplomasi trafiğinin en dikkat çekeni ise Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’nin Ankara’ya yaptığı ziyaretti. İki ülke bu ziyaret vesilesiyle iş birliği alanlarını genişletme yönünde adımlar atarken Türkiye tüm samimiyetiyle bölgede bir arabuluculuk rolüne üstlenebileceğinin sinyallerini vermiş oldu.

ÇİN’DEN SONRA İKİNCİ

125 yıldır süregelen diplomatik temaslara rağmen, Türkiye ve Etiyopya arasındaki ilişkilerin ekonomik ve kültürel alanlarda somutlaşması ancak 2005 yılından sonra mümkün olmuştur. Bunun en çarpıcı örneği Türk şirketlerinin Etiyopya’daki yatırımları ve dev projeleri üstlenmeleridir. 2012 yılında Türk inşaat şirketi, Etiyopya’yı Cibuti’ye bağlayacak olan 1,7 milyar dolarlık hayati bir projeyi üstlendi. 2000 yılında 27 milyon dolar olan ticaret hacmi günümüzde 650 milyon dolar seviyesine gelmiş durumda. Bu, iki yıl öncesine göre 200 milyon dolar artış olduğunu gösteriyor. Dikkate değer bir başka nokta ise 2,5 milyar dolarlık Türk yatırımı ve 30 bin kişilik istihdam ile Türkiye, Çin’den sonra Etiyopya’daki en önemli yatırımcı ülke konumunda. Bu tüm Sahraaltı ülkelerindeki yatırımın üçte birinden fazlasına tekabül ediyor.

NEDEN ŞİMDİ?

Abiy Ahmed Ali’nin 2018 yılında Başbakan olmasının ardından Türkiye-Etiyopya siyasi ilişkileri durağan seyretti. Bunun başlıca sebepleri arasında Etiyopya’daki pozitif siyasi tablo ve Başbakan Abiy’in dış politik tercihlerindeki eğilimlerin etkisi ağırlıktaydı. Göreve geldiği ilk yıllarda Başbakan Abiy Ahmed, günümüzde olduğu kadar iç ve bölgesel sorunların ortasında değildi. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin arabuluculuğunda Eritre ile yapılan tarihi anlaşma sonrasında Abiy’in aldığı Nobel Ödülü’nün rüzgârı ve reformist yaklaşımları, Batı yönetimleri ve medyası tarafından olumlu karşılanıyordu. Fakat bu durum önce Nil üzerindeki Hedasi Barajı inşaatında Mısır ve Sudan’la yaşanan gerilim, ardından ülkenin kuzey eyaleti Tigray bölgesinde Etiyopya Ordusu ve Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (THKC) arasında başlayan kanlı çatışmalar ile farklı seyretmeye başladı. Tüm bu sorunlara Sudan ile yaşanan Faşka bölgesindeki sınır anlaşmazlığı ve Kovid-19 salgınının ülke ekonomisine olumsuz etkileri eklendi. THKC ile yaşanan gerilimin askeri boyuta ulaşması ile bölgede yaşanan insani kriz, ABD’nin ve AB ülkelerinin Addis Ababa yönetimi hakkındaki olumlu bakış açılarının yerini sert eleştirilere bırakmasına sebep oldu. Abiy Ahmed hem bölgesel hem de uluslararası kamuoyu nezdinde yalnızlaştı. Bu durum onu farklı iş birliklerine yönelmeye zorladı. İlk adımı Rusya ile askeri iş birliği anlaşması yaparak attı. İkinci adımı ise kuşkusuz bölgede ciddi bir siyasi ve ekonomik ağırlığa sahip Türkiye ile atmak istiyor. İlk temas 2020 yılında, Abiy Ahmed’in özel temsilcisi Mulatu Teshome Wirtu’nun Türkiye ziyareti ile gerçekleşti. Bir başka önemli gelişme ise Abiy Ahmed’in Türkiye ziyareti öncesinde, Etiyopya’daki FETÖ’ye ait okulların Maarif Vakfı’na teslim edilmesi oldu. Bugün Başbakan Abiy Ahmed, Türkiye’nin kendisi için makul ve önemli bir stratejik ortak olduğunu daha iyi kavramış görünüyor.

İKİ SOMUT ADIM

Son iki yıl içinde medyada Etiyopya ve Türkiye ile ilgili çeşitli spekülasyonlar dolaşıma girdi. İlk olarak Türkiye’nin, Etiyopya’nın Hedasi Barajı’nı korumak için bazı askeri ekipmanlar tedarik edeceği iddia edildi. İkincisi ise Ankara’nın, Tigray bölgesinde devam eden askeri operasyonlar nedeniyle Addis Ababa’ya SİHA temin edeceği yönündeki söylentiydi. Hatta, Etiyopya’nın Türk SİHA’larını kullanmaya başladığı yönünde haberler de yayınlandı. Fakat, bu iddialar her iki hükümet tarafından da doğrulanmadı.

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’nin, Ankara’ya gelmesinin hemen öncesinde yapılan analizler, bu ziyaretin başlıca sebepleri arasında bu konuya da yer verdiler. Ancak bu hususta henüz somut bir adım atılmadığı söylenebilir. Kaldı ki; Etiyopya tarafından böyle bir talebin söz konusu olduğu da hala muğlaklığını koruyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tigray krizinin çözümünde barışçıl adımları desteklediği, Etiyopya-Sudan arasındaki sınır anlaşmazlığı için iki ülke arasında arabuluculuk önerdiği gözönüne alındığında, Türkiye’nin bölgedeki dengeleri gözettiği ve Afrika politikasında Batılı veya Doğulu aktörlerin aksine müdahaleci, nobran ve mütekebbir adımlardan ziyade eşit ortaklığa ve barışa önem verdiği anlaşılıyor. Bu durum bile başlı başına Türkiye’nin Afrika’da veya bölgede üstlendiği misyonunun ipuçlarını takip etmek için çok değerli.

Bu ziyarette ele alınabilecek iki somut konu mevcut. Bunlar Türkiye’nin bölgedeki sorunlarda üstlenmesi muhtemel arabuluculuk rolü ve Ankara ile Addis Ababa arasında imzalanan anlaşmalardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abiy Ahmed’in ziyareti esnasında gerçekleşen ikili görüşmelerden sonra yapılan ortak basın açıklamasında Türkiye’nin, Etiyopya-Sudan arasındaki mevcut sınır anlaşmazlığında arabuluculuk yapabileceği açıklandı. Bu durum Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah Burhan’ın Ankara ziyaretinde de muhtemelen gündem başlıkları arasındaydı. Etiyopya Dışişleri Bakanı Dina Müfti, Ankara’nın bu girişimine yeşil ışık yakarak Türkiye’nin bu sorunun çözümüne katkı sunabileceğini açıklaması da tarafların buna olumlu yaklaştığının sinyallerini veriyor. Gündemdeki bir başka arabuluculuk girişimi ise Etiyopya hükümeti ve THKC arasındaki çatışmaların sonlandırılması ve tarafların soruna makul düzeyde bakabilecek bir ülkenin gözetiminde bir araya gelmesi olacaktır. Bu durum şu an Etiyopya içindeki dengeler bakımından zor gibi görünse de Türkiye’nin bu konuda adım atması sürpriz bir gelişme olmayacaktır. Diğer önemli konu ise Türkiye ve Etiyopya arasında imzalanan anlaşmalar. İki ülke su, askeri ve finansal konularla ilgili iş birliklerini içeren bazı önemli anlaşmalara imza attı. Bu anlaşmaları, iki ülke arasındaki ilişkileri ekonomik ve siyasi seviyeden stratejik ortaklığa geçişinin bir adımı olarak yorumlamak gayet isabetli olacaktır.