31 Aralık gecesi Suriyeli bir grup gencin Taksim meydanında çekilen görüntüler üzerinden sistemli bir provokasyon süreci başlatıldı. Yazılı ve görsel basın ile sosyal medya üzerinden verilen Suriyeli karşıtı mesajlar Almanya’daki Nazileri, ABD’deki neconları andıran ırkçı bir söyleme dönüştü. Çatışmaya evrilme potansiyeli olan provakosyona muhafazakar kimlik taşıyan isimlerin de omuz vermesi dikkat çekti. Irkçı kampanyalarda siyasiler de sahnedeydi. Birçok siyasetçi sosyal medya hesapları üzerinden Suriyelilere yönelik paylaşımlarda bulundu. Toplumu yönlendirme misyonu olan siyasetçiler paylaştıkları mesajlarla adeta provokasyona kapı araladı.
ARTIK YETMEZ Mİ?
KÜSTAH SÖZLER
Eski milletvekili Sinan Oğan da sosyal medya hesabı üzerinden "Türk askeri her gün sınıra sevk edilirken, Suriye'de askerimiz şehit olurken; Türk milletinin rızkıyla beslenen bu tosunlar Taksim'de Suriye bayrağı açıp kafayı çekiyor! Kadına yaşlıya çocuğa bakalım ama bu tosunları istemiyoruz, isteyen evine alsın" ifadelerini paylaştı. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ Suriyelilerin bir an önce ülkelerine dönmesi gerektiğini belirterek, "Suriyelilerin Türkiye'de kalmasını isteyenler Suriye'de PKKistan kurmak istiyorlar" dedi.
ÜRKÜTÜCÜ SENARYOYMUŞ!
SURİYE DEĞİL İSTANBUL
Eski Milletvekili Özcan Yeniçeri de Yeniçağ’daki köşesinde “Suriyeli genç mülteciler Taksim'de ellerinde Suriye bayraklarıyla "Yaşasın Özgür Suriye! Suriye'ye özgürlük!" sloganları atıyorlar. Ülkesinin bağımsızlığı için yalnız slogan atabilenler bunu ülkelerinde değil İstanbul'da atıyorlar… Bu zevata Türkiye'de Türk Bayrağından başka bayrak sallanamayacağını yetkililer hatırlatması gerekir. Türk milleti, misafirlerinden hassasiyetlerine riayet edilmesini bekliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Nefret dili her sene tırmandı
Suriyelilere nefret söylemi basın yayın organları ve sorumsuz siyasetçilerin körüklemesiyle her yıl sistemli olarak arttı. İçerik analizi yapan sivil kuruluşlarının verilerine göçün başladığı 2011 yılı ile 2012 ve 2013 yıllarında medyada Suriyelileri hedef alan bir yayın neredeyse hiç çıkmadı. Ancak 2014 yılından sonra nefret söylemi kıpırdanmaya başladı.
2018 ZİRVE YILI OLDU
2014 yılında 50, 2015 yılında ise 305 içerikte Suriyeli mülteciler hedef alındı. 2016 yılından itibaren nefret söyleminde ciddi bir artış yaşanmaya başladı. 2016 yılında bu sayı 1000’i aştı, 2017’de 1148’e yükseldi. 2018 ise rakamların korkutucu boyutlara ulaştığı yıl oldu. Yılsonu raporları tamamlanamasa da Suriyeli sığınmacılara yönelik nefreti ve düşmanlığı körükleyici içerik sayısı binlerle ifade ediliyor. Sosyal medyada ise Suriyelileri hedef alan etiketlerle üretilen olumsuz mesaj sayısı on milyonlarla ifade ediliyor ve sayılamayacak kadar çok.
Acılarla dolu hikayeleri var
Suriyeliler basında ve sosyal medyada Türkiye’ye tatile gelmiş gibi servis edilse ede birçoğunun Suriye’de bıraktığı acı hikayeleri var. 2015 yılında Halep’ten Türkiye’ye gelen Rehab Hummeyni (35) onlardan birisi. Esed rejiminin saldırıları sonucunda aile ve arkadaşlarının şehit edildiğini belirten Hummeyni, “Esed’in zulmüne karşı birçok akrabamı kaybettim. Zulmün sona ermesi ve geride kalanların korunması için birçok akrabam ise ÖSO saflarında yer alarak zalime karşı mücadele veriyor” ifadesini kullandı. Esed rejiminin Halep katliamlarından kaçarak Türkiye’ye sığındığını kaydeden Sara Naciabbara (56) ise, “Erdoğan olmasaydı biz şuan burada olamazdık. Türkiye bir İslam beldesidir” dedi. Naciabbara, 100’den fazla akrabasını kaybetti. Ramadan Muhammed, işkencelerle geçen 12 yıllık bir tutukluluk geçirdi.