Dünyayı değiştiren Rusya-Ukrayna Savaşı birinci yılını doldurdu. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgali, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük ölçekli savaş olarak kayıtlara geçti. Rusya merkezli Conflict Investigation Team verilerine göre Rus cephesi 270 binden fazla kayıp verdi. Norveç Savunma Bakanlığı verilerine göre ise Ukrayna cephesi en az 30 bini sivil olmak üzere 135 bin kayıp verdi. Savaş iki ülkede de yıkıma yol açarken, dünya genelinde de büyük etki yarattı. Savaş öncesi dönemde enerji tedarikinde Rusya’ya göbekten bağlı Avrupa, alternatif çözümlerle bağımlılığını minimum düzeye indirdi askeri harcamaları asgari düzeyde tutan Avrupa ülkeleri, bu kararlarından cayarak savunma bütçelerinde ciddi artışa gitti. Dünyanın tahıl ambarı kabul gören Ukrayna’nın tahıl sevkıyatındaki aksama ve bir diğer büyük tahıl tedarikçisi Rusya’ya uygulanan ambargolar nedeniyle gıda krizi baş gösterdi.
ENERJİDE DENKLEM DEĞİŞTİ
Rusya, dünya çapında en büyük doğal gaz, en büyük ikinci ham petrol ve üçüncü en büyük kömür ihracatçısı. Rus gazının dörtte üçü ve ham petrolünün neredeyse yarısı savaş öncesi dönemde Avrupa’ya ihraç ediliyordu. 2020 yılında, Avrupa Birliği’nin (AB) toplam enerji tüketiminin çeyreğini Rus gazı, petrolü ve kömürü oluşturdu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında AB, Rus enerjisine bağımlılığını azaltma yollarını aramaya başladı. Avrupa Komisyonu geçtiğimiz sene Mart ayında AB’nin 2030 yılına kadar Rus fosil yakıtlarını almayı bırakması niyetini açıklamıştı. Bu kapsamda alternatif arayışına giren AB, Rusya’dan kopardığı göbeğini ABD’ye bağladı ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında ABD AB’ye ekstra 15 milyar metreküp LNG sattı. Uzun vadede ise, 2030’a kadar ABD’den yaklaşık toplam 50 milyar metreküp sıvılaştırılmış gaz alacak olan AB, bunun dışında Azerbaycan ve Cezayir gibi ülkelere yöneldi.
KÜRESEL GIDA KRİZİNİN EŞİĞİNDEN DÖNÜLDÜ
Ukrayna önemli bir tahıl ve ayçiçek üreticisi konumunda bulunuyor. Ukrayna, ayçiçek arzının yarısından fazlasının üreticisi. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre, Ukrayna küresel mısır arzının yüzde 15’i ve buğday ticaretinin yüzde 10’undan sorumlu.
Savaşın başlamasının ardından Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz limanlarına girişini engellemesiyle tahılların ihracatı durdu. İhracatın engellenmesi en çok Mısır ve Hindistan gibi, Ukrayna’nın tahıl ve ayçiçek yağı ithalatına bağımlı olan ülkeleri etkiledi. Dünya genelinde gıda fiyatları yükselirken, gıdaya erişimde halihazırda güçlük çeken Afrika ülkeleri için alarm zilleri çaldı. Sancılı süreç, Türkiye’nin arabulucuğu ile çözüme ulaştı. Rusya, Türkiye’nin garantörlüğünde Karadeniz ablukasını tahıl koridoru oluşması için esnetti.
15 MİLYON İNSAN YERİNDEN OLDU
Rusya saldırısından bu yana çoğu kadın ve çocuk 7,2 milyon Ukraynalı ülkesini terk etti, en az 8 milyonu da ülke içinde yerinden edildi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, ilk etapta komşu ülkelere kaçan 3,2 milyon kişi, sonrasında başka ülkelere geçti. Polonya’dan sonra, en çok Ukraynalı sığınmacı alan ülke yaklaşık 1 milyon kişi ile Almanya oldu. Savaştan kaçan yaklaşık 2,3 milyon Ukraynalının ise ülkesine geri döndüğü kaydedildi. Ukraynalıların Avrupa ülkelerine gelişi, hem büyük bir desteği harekete geçirdi hem de sistemlerinin zorlanmasına neden oldu. Yeni bir ülkeye yerleşen sığınmacılar, ülkelerde aşırı sağ görüşün güçlenmesine yol açtı.
NATO KÜLLERİNDEN DOĞDU
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi dünya siyasetinde de geniş bir etki uyandırdı. Ambargolarla dünya siyasetinden ve ekonomisinden izole edilmeye çalışılan Rusya, kendisine ambargo uygulamayan Çin ile ilişkilerini geliştirdi. İşgal öncesi dönemde ABD ile Brüksel arasında ciddi fikir ayrılıkları gözlemlenirken, savaşın başlangıcıyla birlikte iki aktörün müttefiklik anlayışıyla hareket ettiği gözlemlendi. Doğu’da Rusya ve Çin’in olduğu, Batı’da ABD ve AB’nin olduğu yeni bir Doğu ve Batı jeopolitik/ekonomik blok ayrımı oluştu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan NATO için 2019 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Beyin ölümü gerçekleşti” demişti. Ukrayna Savaşı, dünyanın en güçlü askeri ittifakı olan örgütü yeniden sahneye taşıdı. NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah ve mühimmat desteği sağlaması, savaşı gayriresmi statüde NATO-Rusya çekişmesine dönüştürdü.
SİLAH YAĞDIRDILAR
Başta ABD olmak üzere Batılı müttefikler Ukrayna’ya tam anlamıyla silah yağdırdı. Yapılan silah sevkıyatı maliyetinin 100 milyar doları geçtiği ifade ediliyor. Yardımlar arasında HIMARS topçu sistemleri, tanksavar ve uçaksavar sistemleri, hava savunma sistemleri, zırhlı araçlar, ağır makinalı tüfekler ve askeri ekipmanlar bulunuyor. Son olarak Alman yapımı Leopard 2 tanklarının Ukrayna’ya tedarik edilmesi kararlaştırıldı. ABD yapımı F-16 savaş uçaklarının Ukrayna’ya tedariki ise tartışılıyor.
Savaş AB için ciddi sınama
Dr. Filiz KATMAN
Savaşla birlikte AB ülkeleri arasında ayrışmaları bir kenara bırakıp birlik olma zorunluluğunu hissi oluştu. Daha önce Almanya ve Fransa tarafından ortaya atılan Avrupa Ordusu fikri tekrar gündeme geldi. Savunma harcamalarına önem verilmesi refah alanlarından feragat edilmesi tartışmasını getirdi. Eski SSCB toprakları olan AB üyesi ülkeler Rus tehdidini daha derinden ve yakın hissetti. Savaş AB için ciddi bir sınamaydı.
Türkiye dengeleyici güç
Prof. Dr. Nurşin ATEŞOĞLU GÜNEY
Savaşla birlikte yeni bir soğuk savaş ve güç rekabeti ortamı oluştu. ABD yönetimi Çin’in güvenliğini tehdit ettiği algısını netleştirdi ve rekabete girişti. Türkiye jeopolotik konumu, büyük güçler arasında kurduğu denge politikası, çoklu diplomasi girişimleri ile ön plana çıktı. Akılcı ve rasyonel hamlelerde bulunan Türkiye, Rusya’yı Karadeniz’de dengeleyen bir güç olarak görülüyor. Türkiye’nin Montro Boğazlar Sözleşmesi’ndeki haklarını kullanarak savaşın Karadeniz’e sıçramasını önlemesi, Tahıl Koridoru Anlaşması’nı iki kere canlandırması gibi politikaları takdir topladı.
ABD-Körfez çatlağı büyüdü
Doç.Dr. Sefhan AFACAN
Uzun zaman sonra Körfez’in iki yakasının tutumunun (İran ve Arap devletleri) birbirine yakın olduğunu gördük. İran net bir şekilde Rusya’yı destekledi. Körfez’in Arap devletlerinin tutumu bizi şaşırttı. ABD ile eş güdümlü politikalar gütmesi beklenen Körfez devletleri, Washington’ın isteklerini geri çevirdi. ABD’nin Rusya’ya uygulanan yaptırımlar neticesinde enerji arzındaki açığın kapatılmasını yönelik talepleri karşılık bulmadı. Arap devletleri tarafından Rus karşıtı bir duruş da sergilenmedi. Körfez’in Arap devletlerinde son bir sene içinde bağımsız bir dış politika yürütüldüğünü söyleyebiliriz.