TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İspanya'nın El Mundo gazetesinde yayımlanan röportajında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ile İspanya arasındaki ilişkilerin karşılıklı ziyaretlerle ve 17 Kasım'da yapılan hükümetler arası zirveyle birçok boyutta gelişmeye devam edeceğini vurgulayan Şentop, "Zirvede ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin artık kapsamlı ortaklık seviyesine yükseltilmiş olması ve ülkelerimiz arasında birçok alanda önemli anlaşmaların imzalanması ilişkilerimizde önemli bir aşamaya gelindiğinin göstergesidir." ifadelerini kullandı.
Doğu Akdeniz sorunu
Doğu Akdeniz sorunuyla ilgili bir soruya ise Şentop, "Burada yaşanan sorunların kaynağı hiç şüphe yok ki Yunanistan ve Güney Kıbrıs’tır. Arzuladıkları ya da hayal ettikleri şeyler uluslararası hukuka, eşitlik ilkesine ve yapılan anlaşmalara, hatta akla ve mantığa aykırı istek ve taleplerdir." yanıtını verdi.
Türkiye'nin Ege’de kıyıları tehdit etmek isteyen, uluslararası hukuka aykırı şekilde silahsızlandırılmış adalara askeri yığınak yapan Yunanistan’a karşı tavrının net olduğunu vurgulayan Şentop, "Doğu Akdeniz’de Türkiye hem kendi hak ve çıkarlarını hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru hak ve çıkarlarını her zaman ve her türlü yöntemle koruyacaktır." ifadelerini kullandı.
AİHM eleştirisi
AİHM'in birçok noktada "özgürlükçü bir bakış açısından, demokratik bir perspektiften uzaklaştığını" belirten Şentop, "AİHM, maalesef siyasi kararlara imza atarak, Avrupa Konseyi'nin ortak değerleri olan demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri hilafına bazı ülke ve toplumları ötekileştirmektedir. Kısacası, sürekli şekilde bazı ülkelere karşı kasıtlı ve siyasi bir şekilde adeta taraf olunarak kararlar alındığını üzülerek müşahede ediyoruz." yorumunu yaptı.
AİHM'in siyasi içerikli kararlar almaya devam etmesi halinde "hukuki olmaktan çıkacağını ve toplumsal barışa da büyük yara açacağını" aktaran Şentop, şunları kaydetti:
"Bugün herhangi bir Avrupa ülkesinde terör iltisaklı bir kişinin suçsuz bulunması mümkün mü? Bakın Paris’te yaşanan terör saldırısından sonra sosyal medya üzerinden bu saldırı ile ilgili şaka yollu bir paylaşım yapan komedyen üç yıl cezaya çarptırıldı. Biz burada herhangi birinin (şaka) yapmasından değil bizzat mahkeme tarafından teröre ve terör örgütlerine yardım eden ve onların propagandasını yaptığı kanıtlanmış kişilerden bahsediyoruz. Bu ikircikli ve artık ayan beyan taraflı olduğu ortaya çıkan tutumdan adalet sağlanmayacağını AİHM'in görmesi lazım. AİHM ülkelerin iç hukukunun, iç hukuk düzeninin ve ulusal mahkemelerin yerine geçerek, onları işlevsizleştirerek karar alamaz. Bu AİHM'i kuran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin metnine de ruhuna da aykırıdır. Yargı kurumlarının aktivizmi bizim iyi bildiğimiz bir yargısal sapmadır. Bildiğiniz üzere bugün, İngiltere dahil birçok ülke AİHM'in bu ülkelerin hukuk ve yargı düzenlerini yok sayan aktivist tutumundan rahatsızdır. Bu tutum devam ederse, AİHM kararlarının etkisi azalmaya başlar, sonunda toplumlar AİHM'in meşruiyetini sorgular hale gelir."