Türkiye'nin iç savaşın ilk yıllarından beri dillendirdiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden gündeme getirdiği "güvenli bölge" 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, önceki gün Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye'de "20 mil"lik (32 kilometre) bir güvenli bölge kurulmasından söz etmişti.
Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün telefon görüşmesi yaparak konunun detaylarını değerlendirdi.
Erdoğan, bugün AK Parti'nin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, söz konusu hat için, "Suriye'de Türkiye sınırı boyunca bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge dahil, hatırlayın Obama döneminden itibaren benim vurguladığım, bu güvenli bölge konusu 20 mil olarak kendisi tarafından da ifade edildi ki bu da 32 kilometre derinlikte bir güvenli bölge." ifadesini kullandı.
Türkiye-Suriye sınırında 32 kilometre derinlikte oluşturulacak bölge, 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor.
Şuyuf Tahtani, Aynularab (Kobani), Tel Abyad, Derbesiye, Amude, Kahtaniye, Cevadiye ve Malikiye ilçeleri idari olarak tamamen bu hattın içinde kalıyor.
Hat, batıda, Münbiç'in doğusundaki Sacur çayı kıyısından başlıyor. Münbiç ilçe merkezi, 32 kilometrenin dışında kalıyor.
Diğer taraftan, 32 kilometrelik alanın fiziki olarak içinde kalan Haseke ilinin Kamışlı ilçe merkezinde, Beşşar Esed rejimi varlık gösteriyor.
Güvenli bölge ihtiyacı
Güvenli bölge, ilk olarak Erdoğan tarafından Mayıs 2013'teki ABD ziyaretinde dile getirilmişti. Erdoğan, dönemin ABD Başkanı Obama'ya; Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, siviller için güvenli bölge oluşturulması ve koalisyon güçleriyle ortak kara operasyonu yapılmasından oluşan 3 aşamalı bir plan sunmuştu. Türk yetkililer, Suriye ile ilgili her aktörle görüşmesinde konuyu dile getirdi.
Türkiye'nin gündeme getirdiği güvenli bölge, Suriye'deki çatışmalardan kaçan sivil nüfusun can güvenliğinin sağlandığı barınma alanı oluşturulmasını öngörüyor. Türkiye bölgeyi, tüm Suriye'den göç eden sivillerin toplanabileceği ya da Türkiye'ye geçmiş Suriyelilerin arzu etmeleri halinde yerleşebileceği bir bölge olarak tasarlıyor.
Zira Suriye'de iç savaşın durması halinde dahi Suriye halkının, barınma, iş ve sosyal hizmetlerden mahrum kalmasından ötürü başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dış göçe devam etmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum en fazla, Avrupa ülkelerini endişelendiriyor.