İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen, en az 8 bin 372 Boşnak sivilin katledildiği Srebrenitsa soykırımının 35 kurbanı daha bugün toprağa verilecek.
Törenlere Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de katılacak.
Soykırım kurbanlarının ailelerini acılı günlerinde yalnız bırakmak istemeyen yurt içi ve yurt dışından binlerce kişi, sabahın erken saatlerinden itibaren Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari'ye gelmeye başladı.
Kurban yakınları, Potoçari Anıt Mezarlığı'na geçmiş yıllarda defnedilen sevdiklerinin mezarları başında dua etti.
Toprağa verilecek tüm kurbanların isimleri şöyle:
Omer Alic, Muhamed Alic, Fahrudin Alisevic, Suvad Avdic, Hazim Beganovic, Suad Begovic, Kiram Bektic, Ramo Boric, Bajro Budovic, Edin Buric, Salem Cakanovic, Aziz Dautbasic, Nijazija Dudic, Remzija Dudic, Avdija Gusic, Sahin Halilovic, Ahmet Hasanovic, Nesib Hasanovic, Hamdija Hasic, Sejad Husejnovic, Vesid İbric, Saban İkanovic, Hazret Kadric, Nijaz Kadric, Senad Malic, Feris Mehmedovic, Safet Merdzic, Hajro Muhic, Nesad Mujcinovic, Asim Mujic, Kadrija Music, Salih Selimovic, Hamed Smajic, Ahmo Smajic ve Rizo Sulejmanovic.
Yaklaşık bin 600 soykırım kurbanının halen kayıp olduğu gerçeği ise Srebrenitsa yarasının neden hala kapanamadığının en önemli göstergesi.
Yaranın tazeliğini korumasının bir diğer nedeni de genç yaşlı demeden sadece Müslüman oldukları için katledilen masum insanların katillerinin hala serbest dolaşıyor olması.
23 yıllık utancın tarihi
Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikler, 11 Temmuz 1995'te Hollandalı Birleşmiş Milletler (BM) askerlerinin koruması altındaki "güvenli bölge" Srebrenitsa'ya girdi.
Lahey'deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin (ICTY) aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum ettiği Mladic'in 11 Temmuz 1995'te yaptığı açıklama, sonraki birkaç günde olacakların habercisiydi.
Sırplar, Srebrenitsa düştükten sonra en az 8 bin 372 Boşnak sivili katletti, çok sayıda kadın ve çocuk evlerinden sürüldü.
"Ölüm Yolu"
Srebrenitsa'nın düşmesinin ardından bu şehirde yaşayan Müslüman halkın bir kısmı, bugünkü şehitliğin tam karşısında bulunan eski akümülatör fabrikasında konuşlanan Hollanda askerlerine sığınırken bir kısmı da orman yolundan Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmayı denedi.
Orman yolunu seçenlerin de Hollandalı askerlere sığınanların da kaderi aynı oldu.
Hollandalı askerlere sığınanlar da eski akümülatör fabrikasındaki ilk gecenin ardından başlarına gelecekleri anladı. İlk gece fabrikaya giren Sırp askerler Boşnakların kimlik kontrolünü yapıp keyiflerine göre bazılarını götürürken, eşlerinden ya da oğullarından ayrılan kadınların çığlıkları olacakların habercisiydi.
Ertesi gün Hollandalı askerlerin birkaç metre ilerisinde, kampın hemen dışında bekleyen Sırp askerler, kadın ve çocukları otobüslere bindirirken erkekleri hemen orada ailelerinden ayırdı. Ailelerinden ayrılan erkekler, daha sonra katledilip farklı toplu mezarlara gömüldü. Kadın ve çocuklar ise yıllardır yaşadıkları evlerinden sürgün edildi.
"Soykırım" kararı ve suçluları
Hollanda'nın Lahey kentideki Uluslararası Adalet Divanı, 2007'deki kararında, ICTY'den gelen kanıtlar doğrultusunda, Srebrenitsa ve civarında yaşananları "soykırım" olarak nitelendirdi.
Sırp komutan Ratko Mladic, ICTY'de geçen kasım ayında sonuca bağlanan davada, aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok suçtan müebbet hapse mahkum edildi.
Mahkeme ayrıca, Srebrenitsa soykırımındaki suçları nedeniyle eski Sırp general Radislav Krstic'i 35 yıl, Vidoje Blagojevic'i 15 yıl, Vujadin Popovic ve Ljubisa Beara'yı ömür boyu, Drago Nikolic'i 35 yıl, Ljubomir Borovcanin'i 17 yıl, Vinko Pandurevic'i 13 yıl, Radivoje Miletic'i 19 yıl, Milan Gvero'yu 5 yıl hapse mahkum etti. Bosna Hersek Mahkemesinde görülen davada ise 13 Temmuz 1995'te bine yakın Boşnak sivilin öldürülmesiyle suçlanan Milorad Trbic, 30 yıl hapse mahkum edildi.
Farklı mahkemelerde görülen Srebrenitsa davalarında bugüne kadar 45 Sırp, toplam 699 yıl hapis cezası aldı.
Eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Milosevic de Srebrenitsa'daki soykırımla suçlanmış ancak ICTY'deki yargılanması devam ederken tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitirmişti.