Tarihin en büyükleri
Bir ülkenin iflas etmesi o ülkenin yükümlülüklerini yerine getirememesi anlamına geliyor. Yani bir ülke memur maaşlarını, borçlarını ödeyemiyorsa teknik anlamda iflas etmiş olarak kabul ediliyor. Ancak bir ülkenin 'Ben borçlarımı ödemiyorum' demesi öyle kolay değil. Böyle bir şey yapan ülkeye yatırımcılar bunun faturasını daha sonra mutlaka ödetiyor. Bazı ülkeler var ki zaman içinde tarihin en büyük iflaslarını yaşamış durumda. Bazıları kendilerini toparlarken, bazıları ağır aksak yollarına devam ediyorlar. İşte en büyük ekonomik iflası yaşayan ülkeler...
Sadece yüzde 0,4 büyüdü
3.2 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyen Ekvador Aralık 2008’de iflas etti. Bu dönemlerde yoksulluk önemli ölçüde artmış, bankacılık sistemi zarar görmüş ve ülke borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. Nitekim bölgenin en yoksul ülkelerinden olan ülkede en zengin yüzde 10’luk kesim, en fakir yüzde 10’luk kesimden 37 kat daha fazla gelir elde ediyor. 2008 yılında yüzde 7,2’lik büyüme sonrasında 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz Ekvator ekonomisini önemli ölçüde etkilemiş, aynı yıl yüzde 0,4 büyüme kaydedebildi.
Şimdi iş yapması kolay ülkeler arasında yer alıyor
Pasifik Okyanusuna sahildar stratejik bir konumu haiz Peru, tarım, madencilik ve enerji kaynakları açısından son derece zengin bir ülkedir. Peru yüzölçümü bakımından Güney Amerika’nın en büyük üçüncü ülkesidir. Ancak Peru da, 4.9 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Eylül 2000’de iflas etti. Ama son günlerde Dünya Bankası’nın “Doing Business 2017” raporuna göre iş yapma kolaylığı açısından; 190 ülke arasında; iş yeri açma ve kapama, krediye ulaşım, yatırımcıları koruma, vergi ödemeleri, imzalanan kontratları uygulama hususlarında yapılan değerlendirmede 54.; Latin Amerika bölgesinde ise Meksika ve Şili’nin ardından 3. sıradadır.
Krize rağmen büyüyor
Uruguay, 5.7 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Mayıs 2003’te iflas etti. Uruguay bu dönemi atlattı. 2015 yılında yüzde 0,5 büyüyen Uruguay ekonomisinin, 2017 yılında % 1,2 büyüyeceği tahmin ediliyor.
Her an patlak verebilir
Jamaika, 7.9 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Şubat 2010’da iflas etti. Ekonominin yapısal sorunları halen çözüm bekliyor. Yüksek faiz oranları, büyük dış ticaret açığı, yüksek işsizlik oranları, döviz fiyatlarında istikrarsızlık, büyüyen iç borç ülkenin çözüm bekleyen sorunlarının başında geliyor. Kamu çalışanları ve halk çok düşük ücretler nedeniyle sosyal patlamaya varabilecek bir sıkıntı içinde. Jamaika’nın ekonomik gelişimi küresel kriz sonrasında oldukça yavaş olarak değerlendiriliyor. Ancak; inşaat, tarım, turizm ve telekomünikasyon gibi birçok sektörün gelişimi oldukça dinamik olup bu sektörlere yönelik yatırım ve ticaret fırsatları bulunuyor.
Yüzde 25'ten fazla küçüldü
Yunanistan, 42 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Aralık 2012’de iflas etti. Bağımsızlığını kazandığından bu yana dışarıdan aldığı yüklü kredileri geri ödeyemediği için ekonomisi dört kez iflas eden Yunanistan'da 2012, ülkenin yakın tarihindeki en acı senelerinden birini oluşturuyor. Yunan ekonomisi öteden beri bütçe açığı ve kamu borçlarının yüksekliği, kamu sektörünün hacmi, piyasaların düşük rekabet gücü ve ülkeye yapılan doğrudan yabancı yatırımların azlığı gibi sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Yunanistan’da ekonomik kriz ve mali uyum programının uygulanmasına ilişkin gelişmeler, son yıllarda Yunanistan’ın iç siyasetinin temel parametresini teşkil etmesinin yanı sıra, AB içindeki gündem ve tartışmalara da yön vermiştir. 2010 yılından bu yana, Yunan Hükümeti ile Kurumlar (AB Kurumları ve IMF) arasında yürütülen görüşmeler neticesinde, sonuncusu Ağustos 2015’te olmak üzere toplam 331 milyar Avro tutarında üç Mali İstikrar Paketi imzalandı. 2009’dan itibaren yüzde 25’ten fazla küçülen Yunan ekonomisi, ilk defa 2014 yılında tekrar pozitif büyüme oranı (yüzde 0,7) yakalamış, ancak 2015 yılında yine daralmış (yüzde - 0,2), 2016’da ise çok düşük bir oranda ( yüzde 0,1) büyüdü.
Artık çok sağlam
Rusya, 73 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Ağustos 1998’de iflas etti. Rusya o zaman dış borçlarını ödeyememiş ve iflas ile karşı karşıya kalmıştı. Bu kriz doğal olarak uluslararası piyasalarda ciddi sarsıntılara yol açmıştı. Ancak Rusya aradan geçen yıllarda kendisini toparladı. Hem daha büyüdü ve genişledi, hem de yapısal olarak daha sağlam hale geldi.
Gayrı Safi yurtiçi hasıla (GSYH) 16 yılda 406 milyar dolardan 2.1 trilyon dolar büyüklüğüne ulaşarak 5’e katlandı. Ortalama ücretler ise 32’ye katlanarak bin Ruble’den 32 bin 408 Ruble’ye çıktı. Ekonominin petrol ve doğalgaza bağımlılık düzeyi, hala yüksek olmakla birlikte, 1998’e göre kayda değer ölçüde azaldı. Bütçe gelirlerinin artık sadece yüzde 27.4’ü madenler ve doğal kaynakların işletilmesinden elde ediliyor. 1998’de bütçe nakit açığı milli gelirin yüzde 8’ini buluyordu ve kamu borçları milli gelirin yüzde 75’i düzeyindeydi. Şimdi kamu borcunun GSYH’ye oranı sadece yüzde 10.45. Devlet bütçesi ise binde 3 fazla veriyor. Rusya’nın toplam dış borçları milli gelirin ancak yüzde 35’i kadar. Bunun karşısında Rusya’nın 400 milyar dolar dolayında döviz rezervi var. Buna ek olarak ulusal yatırım fonlarının sahip olduğu varlıkların 170 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Oysa 1998 krizine yakalandığında Rusya’nın sadece 15 milyar dolar döviz rezervi vardı.
Dev enflasyon rakamları
Arjantin, 82 milyar dolarlık borcunu ödeyemeyerek Kasım 2001’de iflas etti. Bu iflastan sonra kendisini toparlamaya çalışan ama başaramayan Arjantin’e bir darbe de 2014 yılında geldi. Arjantin 2014’te Ekonomi Bakanı Axel Kicillof ülkenin iflasa düştüğünü açıkladı. New York'ta gerçekleştirdiği basın toplantısında konuşan Kicillof ülkenin ABD'li hedge fonlara olan ve 1.3 milyar doları bulan borçları ödeme konusunda fonlarla anlaşamadığını açıkladı. IMF’e göre 2017 ve 2018 yılında büyüme hızı sırasıyla yüzde 2,73 ve yüzde 2,76 olarak tahmin edilmekte olup; enflasyonun sırasıyla yüzde 23,2 ve yüzde 19,0 olacağı öngörülüyor.
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı Resmi Web Sitesi