|

Bir kadın romanı olarak Köhne

Ethem Baran’ın Köhne romanı değersizlik duygusunu kuşaktan kuşağa aktaran, bu duygu ile baş edemediği için erkeklerin şiddete baş vurduğu, kadınların ise bu erkeklere rağmen aşkın coşkunluğunda iyileşmeye çalıştığı, adına yakışan köhnelikteki bu kasabadan Ankara’ya kadar uzanıyor.

04:00 - 15/04/2024 Pazartesi
Güncelleme: 01:44 - 15/04/2024 Pazartesi
Yeni Şafak
Ethem Baran
Ethem Baran
FUNDA ÖZSOY E.

Ethem Baran; halka halka genişleyen, genişlerken birbirinin içine sokularak çoğalan hayatları anlatan bir romanla okurlarını selamlıyor. Diyebilirim ki, yazar, daha önce yazdığı iki romanından çok daha farklı ilerleyen Köhne romanı ile özgün bir söyleyiş yakalamış ve bu söyleyişin peşinden giden okuruna da yerel insan hayatlarından evrensel duygulara ulaşılabileceğini ispatlamış.

Bir kadın romanı olduğunda ısrar ediyorum Köhne’nin. Evet, romanda pek çok erkek kahraman da var; ama bu erkeklere aşık olan ve bu erkekler tarafından şiddet gören kadınların bakış açıları hakim romana.Özellikle Kumru ve Selver’in diğer kadınlara göre öne çıktığını görmekle beraber aslında yazarın kaleminin bütün kadınlara -toplum tarafından kabul edilemeyecek ahlak tanımazlıklarına karşı bile- merhametle karışık bir şefkat gösterdiğini söyleyebiliriz.

Üç kuşağı anlatan romana adını da veren Köhne, kurgunun merkezinde yer alan bir Orta Anadolu kasabasının ismidir aynı zamanda. Çoğu köy kökenli, birbiriyle uzak veya yayın akrabalık ilişkisi ile bağlı kahramanlara yakın gözlüğü ile bakacak olursak; değersizlik duygusunu kuşaktan kuşağa aktaran, bu duygu ile baş edemediği için erkeklerin şiddete baş vurduğu, kadınların ise bu erkeklere rağmen aşkın coşkunluğunda iyileşmeye çalıştığı, adına yakışan köhnelikteki bu kasabadan Ankara’ya kadar uzanıyor roman. Erkeklerin yenilgilerini kenar mahalle kabadayılığı ile, kadınların ise yine kenar mahalle dilberleri olma yolunda kendilerine kader biçtiği bu insanlarla Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” ına benzer uzun bir yolculuk yaptığınızı hissediyorsunuz. Evet, uzun bir yolculuk bu, yine insanın insana ve nihayetinde kendine çıktığı,bir bengi dönüşün izdüşümü. Zira roman, Feramuz’un hastanede ölüm döşeğindeki sayıklamalarıyla başlar ve yine bir türlü ölemeyen Feramuz’un sayıklamaları ile biter. Böylece bir halkanın içine hapsolan insanın – ve okurun da tabii- o bengi dönüşe dahil olarak bir türlü değiştiremediği kaderini ancak sevmekle ve böylece acıları ile yüşleşmekle güçlenebileceğini ve hayatı da yaşanır kılabileceğini söylemeye çalışıyor sanki.


FARKLI KAHRAMANLARA GÖNDERME

Roman boyunca yazar, zamanı geri alarak sayfalara serpiştirdiği türkülerin mihmandarlığında Neşet Ertaş ve babası Muharrem Ertaş’ı da selamlar. Hatta Yılmaz Güney dahi girmiştir Köhne’nin içine, Selver’in hapis yattığı cezaevinin anlatıldığı sayfalara süzülüp. Yazar, zaman zaman farklı kitaplarındaki kahramanlarını da taşımıştır romanına ki, Bulut Bulut Üstüne kitabında yer alan “Ankara Herifi” hikayesi, en dikkati çekenidir. Orwell, 1984 romanı ile İngilizceye “düşünce suçu” ifadesini kazandırdığı gibi öyle sanıyorum ki, Ethem Baran da “Ankara herifi” ifadesini Türkçenin argo sözlüğüne kazandırmıştır.

Ethem Baran, edebiyat dünyasında öyküleri ile güçlü bir yer edinmiş; hatta 1994 TYB Hikaye Ödülü, 2005 Yunus Nadi Öykü Ödülü ve 2020 Sait Faik Hikaye Armağanı gibi Türk edebiyatının en prestijli öykü ödüllerini alarak bu alanda tartışma götürmez ustalığa sahip olduğunu ispatlamıştır. Şimdi de Köhne romanı ile bu ustalığının farklı bir boyutunu görmenin keyfini sürüyor okurları.


#hayat
#aktüel
#kitap
15 gün önce