|
Yazalım en pahalısından bir antibiyotik

Rahatsız edici bir durumla karşılaştım. Bir hasta küçük bir yaranın pansumanı için aile hekimine gelmiş.

Aile hekimi hangi antibiyotiği kullandığını sormuş. O da söylemiş. Meğer en pahalı ve en güçlülerinden bir antibiyotikmiş. Neden tedaviyi yapan doktor bu antibiyotiği yazdı, diye bir sorgulama olmuş tabii.

Sonuçta mesele sağlık. Tedavinin bir gereği mi, gereği…

Ama bir doktor bir diğerini sorguluyorsa bu köşeye taşınacak kadar bir mesele var demektir. Elbette kamu kaynaklarının lüzumsuz harcanıp harcanmadığı herkesin ortak hassasiyeti... Doktor-ilaç şirketi temsilcisi ilişkileri hemen bu durumlarda akla geliyor.

Doktor maaşları konusu gündemden düştü. Ama gene de artış için alan vardır, diye düşünüyorum. Sağlık sektöründe ücretleri artırmanın ilaç giderlerini azaltıp azaltmadığını bilmekse gerçekten güzel bir istatistik olurdu.


EYT BORSASI

Pek tutar yanı, belgesi, ispatı olmayan konulara girmeyi sevmem ama bugünkü köşem böyle gidiyor.

Son günlerde EYT borsası kurulduğuna dair spekülasyonlar duyuyorum. Deniyor ki; EYT’li olmayıp bu nimetten yararlanmak isteyenler için SGK kayıtlarından benzer bir isim bulunuyor. Sonra EYT’li olmak isteyen kişi bu benzer isimli kaydın aslında kendine ait olduğu ve sehven yanlış yazıldığı şeklindeki itirazını yapıyor.

Eğer doğruysa itirazın kabul edilmesini sağlayacak iddialara da ulaşılabildiği, sanırım anlaşılıyordur.

Sonra gerçekte EYT’li olmayan bu kişiler EYT’li yapılıp emekli ediliyormuş.

Anlaşılacağı üzere bu yöntem her “talihlinin” kullanabileceği türden değil. İsim benzerliği tutturmak kolay olmaz. Ama gene de iler tutar bir spekülasyon mudur bunlar, gerçekse matematik karşılıkları ne kadardır, diye düşündüm. Belki bu ön kısmı dikkate almaya gerek yoksa dahi, ki varsa fena şey bilemiyorum, buradan sonra yazacaklarım EYT hakkında gerçekten düşündürücü olabilir.

Dün AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın EYT maliyetleriyle ilgili açıklamaları gündeme düştü.
5 yıl için 300 milyar dolarlık
bir fatura oluşacağına işaret ediyor. EYT’lilerin bir bölümü zaten emekliliğine birkaç ay belki birkaç sene kalmış kişilerdi. Fakat önemli bir bölümü de 5 seneden fazlasını kotardı. 300 milyarlık maliyet hesaplanırken bu ilişkilerin hesaba katılıp katılmadığını bilmiyorum. Gene de 5 senelik hesaptan ötesini tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü Türkiye’de EYT şartlarında emekli olmuş birisi 10 yıllarca ve tonlarca lira emekli maaşı alacak ve hatta belki toplamda 100 yıl kadar eşine, çoluğuna, çocuğuna ödemeler devam edecek.

Evet, bir EYT’linin 100 yıla yayılan yükü oluşabilir. EYT’li bir gün bir yerde emekli olacaktı onu mahsup etmek gerekir falan, tamam doğru. Ama bugünkü şartlardan emekli olacak olanların kendisi, eşi, varsa çocuğu falan sanırım kabaca en fazla 50 sene emeklilikten faydalanabilir.

100 yıl kadar deyince; ülkede EYT günü itibariyle çalışmadığı halde ve belki de hiçbir zaman çalışmamış olduğu halde ne kadar varsıl çocuğu varsa babaları, dedeleri tarafından SGK girişleri ve ödemeleri yapılıp emekli ettirildi ya, toplum bunu nasıl tolere edebilir, bilmiyorum.

Memlekette o dönemde varsıl veya nüfuzlu kişilerin girişleri ayarlanan ne kadar çoluğu, çocuğu, torunu, torbası varsa emekli ama elinden tutup SGK girişini yapacak/yaptıracak kimsesi olmayan yoksullar çalışmaya devam ediyor ve devam edecek…

Bu gidişle 7000 gününü dolduranlar işi bırakıp ömürleri vefa ederse diye yaşı beklemeye daha çok yönlenecekler. Böyle bir trendin başladığını daha önce yazmıştım.


7000 gününü dolduran çalışanlar işyerinden ayrılırsa nasıl geçinirler?

Yeniden hatırlatmam gerekirse; 7000 gün meselesi SGK’nın emeklilik tarafına bir tepki. Sağlık tarafını dışarıdan ödeyerek ya da özel sağlık sigortasıyla hallediyorlar.

Bu tepkinin tarafı olanlardan kimisi EYT’lilere ödenecek maaşa katkı vermemek için 7000 gününü doldurup işini bırakıyor. Kimisiyse meselenin asıl rasyoneli olan; daha fazla prim ödeyip daha düşük maaş alma şokuyla karşılaşmamak için 7000 gününü doldurmak adına gün sayıyor.

Peki, bu kimseler işi bırakıp ne yapıyorlar veya yapacaklar?

Daha önce bu konuda birlikte ele aldığım motokuryelik işi en popüler 7000 günü dolduran mesleğiydi. O taraf artık kayıtiçine alınıyor. Yevmiyeci işler (inşaat işleri gibi) gene tercih ediliyor ki bu kısım hala kayıtdışı.

Ailesinden birisi üzerine ufak bir esnaf dükkânı açma düşüncesi de yaygın. Bu ufak sermayesi olanlar için tercih edilebilir bir yöntem. Zaten esnaflıkta (Bağ-kur) gününü dolduranlar kendisi adına ödemek yerine aileden birisi üzerine işletmeyi devretmeyi çoktan çözmüşlerdi.

En ideal düşünenlerse durumları yeterse günü doldurduktan sonra fon, hisse (pay) senedi gibi portföy yöneterek emeklilik yaşını beklemek düşüncesinde.

Belki bir kısım da özellikle memlekette evi arazisi olanlardan; gidip çiftçilik yapmayı hayal ediyor. Sanırım 7000 gün tepkisinin tek fayda üreten kısmı bu olur.

Amma 7000 gün tepkisi gerçekten hissedilir seviyelere çıkarsa SGK’nın aktüeryal dengesi fena etkilenir.

Belki çok az kişi 7000 günü dolunca işyerinden ayrılıyordur veya ayrılacaktır, olsun. Bugünden tezi yok; daha uzun süre çalışıp daha çok prim ödeyenin daha yüksek emekli maaşı alacağına dair ikna edici reformları yapmak gerekir.

#Ekonomi
#Sağlık
#Toplum
#Yusuf Dinç
2 ay önce
Yazalım en pahalısından bir antibiyotik
PPK’nın faiz kararı ve yıl sonu için beklentiler
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…