Bundan tam 7 yıl önce Arap dünyası toplumun en derinlerinden gelen özgürlük, demokrasi, onur taleplerini ifade eden geniş bir toplumsal hareketle çalkalanıyordu. Bu hareketin yarattığı devrim atmosferine Arap Baharı ismi verildi.
Eski yönetimlerin hangisi bunların hangi sözlerinden çıkmıştı ki, bugün itibariyle bu ülkeleri yöneten idareciler eskilerden daha fazla nasıl bir hizmet sunuyor efendilerine?
Peki Arap Baharı sürecini planlayarak yedi yıldır dünyanın sürüklenmiş olduğu bu istikrarsızlıklarla kaybettikleri pazarlarının, huzurlarının, bir sürü maddi kazanımlarının, alışverişlerinin karşılığında ne kazanmış olabilirler? Bu soruya verilebilecek hiçbir makul cevap yoktur. Çünkü bütün sosyolojik gelişmeleri kendi dinamikleri içinde değerlendirmekten kaçınan, her olayın arkasında mutlaka gizli bir el arayan bir yaklaşımla, bütün olayların başını sonucuna göre açıklayan bir yaklaşım sağlıklı bir çıkarımda bulunamaz.
Neticede belki günü kurtarmış gibi oluyorlar, ama Arap Baharı meşalesini bu tedbirlerin hiç birisi söndürmeye yetmeyecektir.
O meşale yanmış bir kez. Bugün o meşale uzanamayacakları yerde insanların umudu, hedefi ve rüyası haline gelmiş bulunuyor.